11. Deniztan

65 8 4
                                    

Babam çoktan Mert ve Sinemi alıp Emine teyze'ye gitmişti. Arabaya doğru yürürken ne Mira'nın nede abimin gözleri birbirilerin üzerinden gitmemişti. Hava güzeldi, sabahki bunaltıcı sıcaklık kaybolmuş, gecenin verdiği serinlik heryeri kaplamıştı. Saçlarımın arasından geçen ve tüm vücudumu saran rüzgar, gök yüzünde ışıl ışıl parlayan yıldızlar ve gideceğimiz eğlence mekanı. Bugünümü kimse ve birşey asla bozamazdı.

Yıldızlar. Hergün çoğalıyorlar sanki. Aynı annem gibi tüm karanlığın, siyahlığın ve boşluğun içerisinde ışıldayan, parlayan bir ışık. 'Gök yüzüne bak, annen seni ordan takip ediyor' Sözünü çok duymuştum, ama sanki şimdi anlıyordum nedemek istediklerini. Gerçekten annemdemi yildizlardan biriydi? Beni gerçekten görüyor, koruyor, takip ediyormuydu?

Ay çakılır gecenin içine, acılar saklı kalır yarı karanlık yüzünde. Gökyüzü kurşun iliğinden çıkamaz yıldızlar demir almazsa. Mehtap bitimine varamadan güneş kavuşamaz akşamın kızıllığına.(Kafkaslar)

Arabanın sesiyle düşüncelerim yarıda kalıp, gökyüzüne dikilmiş olan gözlerimi bizim arabaya diktim. Abim ve Mira çoktan arabaya binmiş beni bekliyorlardı. Büyük adımlarla yanlarına ulaşıp, hemen arka koltukta yerimi aldım. Kafamı cam'a dayayıp gök yüzünü seyretmeye devam ettim. Nekadar mutlu olsamda, içimde bir hüzün yayılıyordu.

Frozen-Let it go şarkısı kulaklarımı doldurmuştu. Yakın olduğu için çok vakit geçmeden Deniztan kulübünün önündeydik. Indiğimiz an birden tüm arkadaşlarımız, sevdiklerimiz arabaların arkasından cıkıp birlikte şarkı söylemeye başladılar.

Yine de aklımızdasın

Sadece uzaktasın

Ama olmuyor, sensiz olmuyor

Gülmüyor, gözlerimiz gülmüyor

Aşk başımıza vurdu

Müptelanız kaçma bizden

Sen kanımıza girdin

Yine de haylazız biz

Aşk başıma vurdu

Baş belanız zordayız biz

Sen canımızı yaktın

Yine de severiz biz

Şarkıyı kökten deyiştirip, maf etmişlerdi. Sonuna doğru bizde eşlik edip, gülmekten yıkıldık. Yüzümüzden düşmeyen, hatta gittikce büyüyen gülücüğümüz ve sevinçimizle herkezle merhabalaştık'dan sonra gece kulübüne girdik. Içimdeki mutluluk yüzüme vuruyor, daha çoğu için çabalıyordu. Baskılı bir hava ve müzik vardı, lakin küçük olduğundan pek kalabalık değildi. Bir gurup halinde içeri girdiğimizde hemen göze batıp, gözleri üstümüze çekmiştik. Dans pisti neredeyse boştu, bir kaç kişi kendi halinde dans ediyordu. Galiba tutulmayan bir kulüb, bukadar boş olduğuna göre.

Geniş bir koşe koltuğuna geçip herkez birşeyler sipariş etmişti. Abim arkadaşlarıyla derin konuşmalara dalmıştıki etrafı pek görüp duymuyordu. Müziğin sesi içimde hopluyordu sanki, içimde yankılanıyordu. Kalbim, müziğin ritmiyle çarpıyordu sanki. Bir müddet kendi kendime kıkırdadım, evet iyice saçmaladım. Lambalar okadar kısık birşekildeydiki, birbirini zor görüyordun. Bir müddet sonra pist'te abim ile Mirayı fark ettim. Beraber slow müzik eşliğinde dans ediyorlardı.

'Meyve suyu öylemi?'

Sesin geldiği tarafa yöneldiğimde kısık olan lambalar sayesinde iyyice incelediğim, yanıma oturan kişinin Oğuzhan abinin olduğunu gördüm. Oğuzhan abi, abimin en iyi arkadaşlarından biridir, kendisinide severim. Küçükken hep bizde kalırdı, bazende abim onlarda, ama abim Amerikaya gittikten sonra pek uğramıyordu. Arada mesajlaşıyorduk. Etrafa bakındığımda, Nazlıda dahil herkez dans pistindeydi. Belliki Nazlıda hoşlandığı çocuk Ömer tarafından dans'a kaldırılmıştı. Ömerde Selimin kardeşi gibi sevdiği biriydi, ama birbirilerine hiç benzemiyorlardı. Ömer çok uslu, iyi ve sıcak kanlıydı, okulun ilk günlerinde hemen arkadaşlık kurmuştu benimle. Selim ise şımarık, kendi beyenmiş poker face. Soruyu neden sorduğunu pek algılayamamıştım, ama yinede gülmeme engel olmamıştı.

'Daha okadar büyümedik Oğuzhan abi, meyve suyu iyi.'

Oda hafif kıkırdayıp, hafifte bozulmuş gibiydi. Nedenini pek anlamamıştim. Öylece otururken, hareketli bir müzik çalmaya başladığında, birden herkez kollarımızdan tutup pist'e doğru sürüklediler. Karşılıklı dans etmeye başlamıştık. Herkez çok eğleniyordu, memnun bakışlar, sevinçli gözler ve mutlu gülüşler hertaraftan yansıyordu. Aslında çok hoş biri, ama benden yaşca büyük ve abim sayılır. Herkez kardeş gibi olduğumuzu bildiği için ters bakmıyorlar. Uzun zamandır bukadar eylenmemiştim. Yüzümdeki gülümseme ve sevinç arttıkca, içimdeki hüzün daha çok yayılıyor sanki. Anneme ihanet etme hissi doluyor içime. Biran duraklayıp müsade isteyip, müziği ayarlayanın yanına gidip kulağına bir parça fısıldadım.

Ferhat göçer-ayrılsak ölürüz biz

Yok, dokunduğun her yerim acıyor şimdi

Gidemezsin ki, gidemezsin ki

Biliyorum deli gibi sevdin

Ayrılalım artık diyemezsin ki, diyemezsin ki

Ayrılsak ölürüz biz

Bir bedende bütünüz biz

Ellerde ölürüz biz

Ayrılsak ölürüz biz

Bir bedende bütünüz biz

Ellerde ölürüz biz

Herkez abim ve Miranın etrafına yuvarlak yapıp, onları izliyorlardı. 'Gidemezsinki', ama gitti, annem bizi bırakıp gitti. Gözlerimin dolmasına engel olamadım, ne kadar mutlu olsamda içimde birşeyler kopuyordu sanki. Şarkıya eşlik etmeye kimse ihmal etmiyordu. Mira kafasını abimin göğüsüne yaslamış, abimin kafası ise Miranın kafasına yaslanmıştı. Çok romantik bir görünüşü vardı. Yavaş yavaş, yuvarlak bozulup, herkez sevdiğiyle dans etmeye başladı.

Ben ise masaya doğru yol alırken, belime dolanan kollar sayesinde pistte geri çekildim. Kollarını belimden asılıp, bir hışınla, çatık kaşlarla arkamı döndüğümde, günüm asla bozulmaz dediğim sözüme geri aldım. Aynı o sırıtan suratla karşılaşmamla, yüzümün asılması bir oldu.

'Waay domates güzeli, senin benim mekanda ne işin var?'....

Merhabalaar,

umarımki beyenirsiniz, yorumlarınızı ve beyen dügmesine basmayı unutmazsanız sevinirim. Sevgilerimlee..

XXX-x_NuNu_x

Karanlığa yolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin