'Baba o oğlanı tanımıyorum, ismini bile bilmiyorum. Biliyorsun daha yeni başladım bu liseye, daha kimseyi tanımıyorum Nazlı dışında. Bizim mahallede ne işi vardı bilmiyorum, ama gerçekten tanımıyorum ve kesinlikle o ödememiştir, bunu umuyorum, yani bundan eminim, insan tanımadığı birinin masraflarını hiç ödermi, ama ona soracağım, eğer bunu yaptıysa son kuruşuna kadar geri ödiyeceğim.'
Paçayı kurtarmak için savunmaya geçmiştim bile. Ama benim asla yalan söylediğimi bilirlerdi. Yalandan nefret ediyordum, hep uzak durmuşumdur.
Ikisininde gözleri üstümden gitmemişti, ama onları ikna etmek için bütün şeyleri söyledikten sonra azda olsa tatmin olmuşlardı. Gerçekten çok yorulmuştum ve dinlenmeye ihtiyacım vardı. Peki ya kendim inanmışmıydım onun ödemediğine. Kesin beni zor duruma sokmak için yaptı bunu, sanki ant içmişti benle uğraşmayı. Ama busefer sert kayaya tosladı, ona istediğini vermiyecem. Birdaha beni küçük düsüremiyecek.
'Amaa amaa ben çok yoruldum, gidelim eve noluuuur!'.
Canım kardeşim benim, farkında olmadan beni bu zor durumdan kurtardı. Bazen bu çocuk o kadar işime yarıyorki. Hemen elimi uzatıp Mertin elimi tutmasını bekledim. Beraber arabamıza doğru yol aldık. Dışarıda esen soğuk rüzgar, sıcak olan havayı anlamsız kılıyordu.
'Ablaa, geldik uyan artık, alo?'.
Zorla gözlerimi açtıktan sonra, evimizin önüne geldiğimizi gördüm. Yolda uykuya dalmışsım. Arabadan inerken, yaşanmışların hepsi birden tekrar önüme geldi. Annemin yattığı yere doğru adımladım. Hiçbirşey yoktu artık, annemi hatırlatan hiçbir iz kalmamıştı.
'Elaaa!'
Hemen kafamı, sesin geldiği tarafa çevirdim. Nazlı ve Mira bize doğru koşuyorlardı. Bende yavaşca onlara doğru adımladım. Ikiside bana iyyice sarıldıktan sonra, içeri girdik. Mira benden yaşca büyüktü, abimin yaşındaydı, ama hiç yaşını göstermiyordu. O yüzden abla demezdik ona, kardes gibiydik. Mira yavaşca koltuğa oturmuş olan abimin yanına gitti. Babam çoktan yukarı çıkıp kendini odasına kapatmıştı.
'Başınız sağolsun Efe, nasılsın iyyimisin, uzun zaman oldu görüşmeyeli?'
Abim doğrulup Miraya yanını gösterip oturmasını istedi. Ardından bana bakıp yukarı işaretini yaptıktan sonra Nazlı ve ben odama çıktık. Nazlı, soru işaretli gözlerini bana coktan yollamıştı. Normalde Nazlıya bütün dertlerimi anlatırdım, ama şimdi anlatacak birşeyim yoktu. Anlatmak istemiyordum, hatta anlatamıyordum, ne anlatacaktimki. Içimdeki boşluğu nasıl anlatabilirdim. Yavaşca beni içine çeken karanlığı nasıl anlatabilirdim.
Kot çeketimi koltuğuma atıp, ayakkabılarımı yatağın kenarına çıkarıp, kendimi yatağıma attım. Nazlı ise yatağımın kenarına oturup, konuşmak istemediğimi anlamış bir şekilde sessiz duruyordu.
'Ela, sana birşey anlatmalıyım, ama şuan zamanımı bilmiyorum'.
Hemen yerimden doğrulup, gözlerimi Nazlının üzerine diktim. Sıkıntılı gorukuyordu, bir sorun vardı hemen anlamıstım. Sabırsızlıkla ağzından cikacak olan cümleyi bekledim.
'Nazlıı, çabuk çıkart ağzındaki baklayı!!'.
'Hani sen sınıftan gitmistin ya, uhmm arkandan Selim'de çıktı. Herkez sizin hakkınızda konuştu. Ve--...'.
'Durbirdakka Nazlı, Selim kim ya?!'.
'Ya kızım malmısın, hani o oğlan vardı ya, sana domates güzeli diyen'.
Selimmi? Sıntırın ismi Selimiymiş demekki, ama sıntır ne güzelde yakışmıştı. Ama neden bizim hakkımızda konuşsunlarki. Bilmiyorlarmı benim yeni olduğumu ve daha kimseyi tanımadığımı. Bu nedeler karistiriyordu yine. Beni kücük düşürmek icin ve rezil etmek icin elinden geleni yapiyor neredeyse. Artik sabirsizlanmaya baslamistim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığa yolculuk
RomanceÇok duydum hayatım bir günde deyişti diyen insanları. Bir günde hayatmı deyişirmiş, bu mümkün olmasa gerek diye düşünürdüm hep. Aslında yine öyle düşünüyorum, ama sadece bir farkla. Hayat gerçekten yönünü deyiştirebiliyor insanın, aynı benim yönümü...