'Al şu parayı git evin eksiklerini tamamla. Birde kendine birşeyler al istersen hadi.'
Sevinçten parlayan gözlerini saklama çabalarıyla, koşar adımlarla evden çıktı. Artık hep böyle davranıyordu, gerçekleri ögrendikten sonra. Sanki o yapmıştı, kendini suçlu hissediyordu. Benim canımdan olmasa bile canımın canı. Haftalardır evden adımını atmıyordu, bu bir deyişiklik olacaktı. Onun dik yürümesi için herşeyi yapacağım, herşeyi! Onun hatası değildi kesinlikle, anneminde değildi. Hepsi sizin için, hepsi.
Belki her ailenin bir isteği vardır aramızdan gidenlerden, küçükte olsa bir not, bir hatıra. Hafızamdan yıllar geçtikce silinen hatıralar var, beynimden atılıyorlar sanki. En çokta korktuğum şey, onu tamamen kaybetmek, görüntüsünü hatırlayamamak. Herşey silinebilir ama ayna'nın arkasındaki not, içindeki yazan cümleler, kelimeler ve harfler beynimin içine kazılmışcasına hiç çıkmıyordu aklımdan. Çıkmayacakta.
Mutluluk insanın kendi içindedir. Belki mutlu bir son olmaya bilir, ama önemli olan hikayedir. Hayatın amacı, bir amac ile yaşamaktır. Mutluluk bir rota'dır, bir amaç değil. Beni tanıyor olabilirler, ismimi biliyor olabilirler, ama benim hikayemi bilmiyorlar. Sevgi tıpkı bir cam'a benzer, okadar güzel görükürki, lakin bir okadarda kolay kırılır. Sevgi çok az bulunan birşeydir, hayat çok tuhafdır, hiçbir şey sonsuz değildir ve insanlar deyişir.
Derinlere dalmışımtımki kapi ziliyle sıçramam bir oldu. Yeni çıktı sayılırdı, bu kadar kısa sürede dönmesi imkansızdı. Bu eve kimse uğramazdı, ya ben ya O yada Emre, evet evet kesin Emre geldi. Aslında onada çok kızgınım, lakin bizim kardeşliğimize bozabilecek birşey yok bu dünyada. Hatasını anlamıştır umarım.
Yavaştan kapıya doğru yöneldim. Kapı israrcasına tekrar çaldı. Biraz daha hızlanıp, aynı hızla kapiyi açtım. Tam noldu diyerek kızgınlığımı ifade edecektimki, soğuktan ve utançlıktan neredeyse kırmızıya boyanmış kız duruyordu, domates güzeli, Ela. Onun ne işi olabilirki burada, bu evi kimse bilmez, bilemez. Ah Emre ahh, çok düşünmeme gerek bile kalmadan bunun altından Emreden başka kimse çıkamazdı. Hesaplar toplanıyor Emre bey...
Ağzımdan çıkan kelimenin, ne kadar itici, korkutucu ve sinirli bir ton ile çıktıysa, hem benim hemde Elanın içine ürperti girmişti. Şaşkın şaşkın kara gözlerini büyüterek beni izliyordu.
'Sen..?!'
'Ehhh... Özürdilerim gerçekten, ben kesinlikle rahatsız etmek istemedim. Özür di-'
'Senin burda ne işin var çabuk söyle ve defol git, çabuk dedim!'
Zayıf anıma denk gelmişti, beni zayıf görmemeliydi buna izin veremem. Sinirli konuşarak onu uzak tutmayı başarmıştım. Üstüne çok gittiğimin farkındayım, çok üzgün görüküyor, ama üzgünüm güzel kız, üzgünüm. İçeri alamam onu yoksa herşeyi anlayabilir, saf ve temiz kız ama aptal değil. Çok temiz, ilerideki yaşanacakları kesinlikle hak etmiyecek kadar temiz. Bazen kendimi onun gözlerinde kaybolmuşcasına çabalarken görüyorum, kendime gelmeliyim kesinlikle.
ELA
Bana kızgın bakışlarla bagirması, ağrıma gitmişti, çok ağrıma gitmişti. Neden bilmiyorum ama onun karşısında o kadar çaresiz hissetmiştimki kendimi, oturup ağlamak istiyordum. Vicdanım yerle bir olmuştu, evet bu sefer gerçekten ben suçluydum ve Selim benim yüzünden dövülmeyi hak etmiyordu ama bana böyle sert davranmasınıda bende hak etmedim kesinlikle.
Bazen okadar zor durumda kalırsınki, dayanacak bir dal ararsın, lakin benim o yanım eksik gibiydi, yok gibiydi. Bitme, yenilme, kaybetme duygusu içimi sarmalamıştı. Bir adım öne attım, istemsizce. Gözlerimi gözlerine diktim. Sanki gözlerini kaçırmaya çalışıyordu benden.
Nefesinin verdiği sıcaklığı hissetmeye başlamıştım ve gittikce hızlaşıyordu. Vücudum resmen kaynar su dökülmüşcesine yanıyordu, ve her an dışa vurabilirdi. Kokusunu bir müddet içime çektikten sonra, ne olduğunu fark edemedim. Beynim vücudumdaki hakimiyetini kaybetmişti sanki. Yaklaşıyorduk.
Artık oda gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Gözlerinin içindeki öfkeyi görebiliyordum, ama yinede içimi ürperitiyordu, nedenini bilmesemde. Bir anlık ne yaptığını anlamasamda, kendini geri çekip salon olduğunu tahmin ettiğim bir odaya ilerledi. Yavru kedilerin annesini usulca takip ettiği gibi, Selim peşinden gittim.
'Geç!' Diyerek emir verircesine beni tek kişilik koltuğa doğru yöneltti. Bir müddet kayboldu, seslenmekten korktuğumdan sesimi çıkartmadım. Çok geçmeden içeriye dalga geçercesine sırıtarak elinde bir tepsiyle girdi. Daha algılayamadan tepsiyi önüme koyunca sırıtmanın nedenini anladım.
'Kusuruma bakma domatez güzeli, evde pek birşey kalmamış, yani yok. Şansına bir bardak içecek birde domates kalmış, afiyet olsun.'
'Gerizekhalı, komikmisin sen? İlk okul şakalarıyla geçmişsin karşıma gülüyorsun. Yoksa türk filmlerdeki gibi ilaçtamı attın içeceğe? Senden herşey beklemek mümkün.'
Ciddi bir duruş alıp, alaylı bakışlarını üstümden almıştı. Yinemı kızmıştı bana? Söylediklerimden pişmanmı olmuştum? Sessizliğiyle beni iyice vuruyordu sanki. Ciddi bir okadarda çekici bakışları artık rahatsız etmişti. Hemen bardağı elime alıp yudumlamaya başladım. Biraz zaman geçmiştiki, ayağa kalkıp beklediğim soruyula önüme geçti. Nediyecektim? Özür dilesem çok saçma olur, bunun içinmi geldin diyebilir. Ağzımdan yuvarlanan laflarla benim bile şaşıp kalmama neden olmuştu.
'Seni çok, eh, merak etmiştim..'
'......'
'Şey yani benim yüzümden dayak yedin sonuçta, acıdım sana!'
İnanmıyorum kendime gerçekten, nasıl dedim ben bunu. Zaten aramız yeterince gergindi bundan sonra işler daha kotü olacak, sanki çok güçsüzsün deme manasına getirdim. Artık ne yaptığına bakmadan, çeketimi alıp orayı terk etmek için büyük adımlarla dış kapısı sandığım bir kapıya sarılıp açmaya kalktım.
Tam kapıyı iyice geriye doğru asılacaktımki, hızlı bir şekilde kolumdan çekildiğini hissettim. Tam kolumu geri asılmaya kalkacaktımki, karşımda o duruyordu, eminimki oydu. Ama bu nasıl olabilirdi??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığa yolculuk
RomanceÇok duydum hayatım bir günde deyişti diyen insanları. Bir günde hayatmı deyişirmiş, bu mümkün olmasa gerek diye düşünürdüm hep. Aslında yine öyle düşünüyorum, ama sadece bir farkla. Hayat gerçekten yönünü deyiştirebiliyor insanın, aynı benim yönümü...