Ev

7.1K 479 42
                                    


Medya; Mirza Asadzade

İnsan kendisi için yazılmış olan kaderi ve kendisi için düzenlenmiş olan geleceği bilemezdi. Neyin kendisi için doğru neyin yanlış olduğunu elbette kendisi karar verirdi ama gelecek hakkında verdiği kararlar sadece hayallerden ibaretti. Bazı kişiler bu konuda şanslıydı. Geçmişte, gelecek ile ilgili kurduğu hayalleri gerçekleştirme imkanına sahipti. Ama bazıları da hayallerinin dışında olan bambaşka bir kaderle ve o kaderin peşinden getirdiği yazılarla kuruyordu geleceğinin sayfalarını...

Sanırım ben de ikinci kategoriye giriyordum. Hayallerim vardı, sevdiğim kişi ile evlenip bir ömür boyu mutlu bir şekilde yaşayacaktım. Sevdiğim adam ile arada ufak tartışmalarımız olacaktı evet ama o da evliliğin tuzu biberi olacaktı.

Ama hiçbiri gerçekleşmedi, kader buna izin vermedi. Öyle bir kader yazılmıştı ki hayatıma artık hiçbir şeyi kestiremiyordum. Herşeyim elimden alınmış ve önüme hiç tanımadığım birini çıkarmıştı karşıma ve bu kişi ufacık bir oğlan çocuğuydu.

Ölmek için gittiğim kayalıkların ordan yanımda bir çocuk ile geri dönmüştüm. Daha birkaç saat önce yaşadığım o anlar aklıma gelince başımı kucağımda uyuklayan Asaf 'a çevirdim.

Hiçbir şeyden habersiz bir şekilde öyle güzel, öyle masum uyuyordu ki... Kalbime bir sızı girmişti. Anne demişti bana. Anne... Ne güzel bir kelimeydi. Annelik duygusunu hiç bilmiyordum ama bu çocuk bana anne dediği zaman onu herşeyden koruma güdüsü doğuyordu içimde. Bu ufaklık bana anne dediği zaman kendimi herşeyin üstesinden gelebilecek kadar güçlü hissediyordum.

Peki böyle hissetmem normal miydi? Üstelik bu çocukla aramda kan bağı bile yoktu.

Yapma ama Hazan... böyle hissetmenin tek sebebi şu ki sen de annesizliğin ne kadar kötü bir duygu olduğunu tattın. Her gece kafanı yastığa koyup uyku seni kendisine esir ettiği an annen ile ilgili hiç bitmesini istemediğin ama yedi saniye sonra biten güzel rüyalar görüyorsun. Bazen yaşadığınız güzel anıları rüyanda tekrar ve tekrar yaşıyorsun. Ama bu ufaklığın annesi ile ilgili rüyasında tekrar yaşayacak bir anısı bile yok varsa da daha çok küçük olduğu için hatırlamıyordur. Belki de bu yüzden ona karşı böyle duygular hissediyorsun.

İç sesime hak verip Asaf ' ın göğsümün üzerine koyduğu kafasını şefkatle okşadım. Hayran kaldığım mavi gözleri uykunun esiri olmuş ve bilmem kaçıncı rüyasını görüyordu şu an. Çok ama çok güzeldi.

"Teşekkür ederim."

Yan taraftan gelen Mirza' nın sesi ile usulca ona döndüm.

"Ne için?"

"Asaf ' ı üzmeyip bizim eve geldiğin için. Ve en önemlisi biraz da olsa anne sevgisini, şefkatini ve merhametini ona tattırdığın için."

Burukça gülümsedim. Anne sevgisi, şefkati ve merhametini ona gerçekten gösterebilmiş miydim? Eğer bu dediklerini başarmışsam o zaman benden mutlusu yoktu.

"Ben sadece içimden geldiği gibi davranıyorum Mirza. Aslında bu küçük beden farkında olmadan hayatıma güneş gibi doğdu. İlerde hayat benim karşıma neler çıkarır bilmem ama o kayalıkların orda karşıma çıkan bu minik yüzünden verdiğim karardan pişmanlık duymuyorum. Artık yeni yaşama amacımı buldum. Asaf ' ın yanında olacağım ve ona kaybettiği aslında hiç hissetmediği anne sevgisini, şefkatini ve merhametini ona tattıracağım. Her ne kadar annesinin yerini tutamayacağımı bilsem de onu hiçbir şeyden mahrum etmemek için elimden geleni yapacağım."

Mirza yola odaklanmış olan gözlerini çekip bana baktığında gözlerinin buğulandığını fark ettim.

"Çok teşekkür ederim Hazan. Senin bu yaptığını kimse yapmazdı emin ol. Daha birkaç saattir tanışıyoruz ama çok yüce bir gönlün olduğunu oğlumu böyle sahiplenmen ve onun için bir şeyler yapmak istemenden anlaşılıyor. Hayatım boyunca sana hep minnet duyacağım. Tekrar çok teşekkür ederim. Biliyorum senin bu yaptığın benim ettiğim kuru bir teşekkür ile karşılık bulmaz. Ama şu anlık elimden gelen sadece bu."

Yarama Merhem "Hazan Mevsimi" &TAMAMLANDI&Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin