Tozlu Raflar

4.6K 389 48
                                    

Medya; Asadzade Ailesi (Mirza Asadzade, Hazan Yalçıntaş Asadzade ve küçük adamımız Ali Asaf Asadzade)

Kader' den kaçamaz insan, gelecekte insanoğlu kendisini nelerin beklediğini bilmeyerek yaşıyor bu hayatta. Belirsizliklerle dolu bir labirentin içerisindeyiz ve nereye dönsek, hangi yoldan gitsek yine bir şekilde aynı noktada buluyorduk kendimizi.

Başladığımız nokta da.

Mirza ile tanışmamızın üzerinden çok olaylar yaşamıştık, bazen gülmüştük bazen de yere çakılı kalıp bir süre ayağa kalkamamıştık. Ayağa kalktığımız zaman da birlikte topallayarak ilerliyorduk geleceğe doğru adım adım. Aslında ikimizde korkağın tekiydik bir nevi. Tamam yaşananlar ilerlediğimiz yolda bize zorluk çıkarsa da biz ayağa kalktığımız zaman koşmak yerine topallayarak ilerlemeyi tercih etmiştik.

Çünkü üzerine doğru yürüdüğümüz bu gelecek belirsizliklerle doluydu ve biz acaba bu sefer karşımıza ne çıkacak da bizi yine yerden yere vuracak korkusuyla hareket etmiştik.

Ve şu an karşı koltukta oturan çiftin sayesinde Mirza' nın gerilmeyen tek bir kası bile kalmamıştı. Bu insanlar kimdi bilmiyordum ama tozlu rafların arasındaki geçmişten çıkıp geldikleri belliydi.

Baştan aşağıya beni süzen iki çift göz benim de gerilmemi sağlamıyor değildi. Gözleri en çok şişen karnımda oyalanan çiftin yüzüne yerleşen buruk tebessüm ise gözlerimden kaçmamıştı. Sabahtan beri sessizliğin hüküm sürdüğü salonda aramızdan birinin konuşmayı başlatması gerektiğinin bilincindeydim lakin kimsenin konuşmaya gönlünün olmadığı da aşikardı. Her ne kadar nasıl bir tepki ile karşılaşacağımı bilemesem de bu görevi ben üstlenmiş ve bir şekilde sohbet ortamı yaratmaya çalışmıştım.

"Dışarıda söylemeye fırsatımız olmadı kusurumuza bakmayınız, hoş geldiniz evimize."

Gözleriyle pür dikkat beni izleyen çift hafifçe tebessüm edip

"Hoş bulduk" demiş ve bir süre duraksadıktan sonra

"Kızım" diyerek konuşmasının tamamlamıştı adını henüz bilmediğim bayan.

Kızım demesi, özellikle böyle içten bir şekilde kızım demesi tuhafıma gitmişti. Nasıl desem sanki yıllardır bu kelimeyi söylemeye hasret kalmış gibiydi. Karşısında sanki kendi öz kızı vardı da ona sesleniyormuş gibiydi. Bilmiyorum belki de bu kelimeyi annem dışında yıllardır bana böyle içten bir şekilde söyleyen birine daha önce rastlamadığım için böyle hissetmişte olabilirdim. Ya da hamileliğimin vermiş olduğu aşırı hormonsal duygular sebebiyle de olabilirdi. Hangi sebepten olursa olsun "kızım" kelimesini duymak bana iyi gelmişti.

Hafifçe tebessüm ederek kadına bakarken Mirza beni kolunun altına çekmişti. Gözleri ikisinin üzerinde gezerken sert sesi ile konuşmaya başladı.

"Ne işiniz var burada?"

Mirza' nın bu kaba tavrı karşısında kaşlarımı çatarak ona baktım. Karşısında kendisinde yaşça büyük insanlar vardı ve biraz daha kibar olsa bir şeyleri eksilmezdi.

"Mirza!" Diyerek sertçe ikaz etmemi umursamamış ve omuz silkmişti.

"Evlendiğini duyduk ve o sebeple geldik Türkiye' ye."

Bu cevap karşısında alaycı bir tebessüm oluştu sevdiğim adamın yüzünde.

"Sizi buraya kadar getiren nedenin yeniden evlenmiş olmam olmadığını ikimizde biliyoruz Kemal Bey!"

Ufak bir tebessümün ardından tekrar konuşmaya başladı adının Kemal olduğunu öğrendiğim adam.

"Hiç değişmemişsin, hala çok zekisin Mirza Asadzade" demiş ve gözleri, gözlerimi bulmuştu.

Yarama Merhem "Hazan Mevsimi" &TAMAMLANDI&Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin