-sen ne nne saçmalıyorsun ha? ,bu sefer..ki ..kandırmanın altında ne yatıyor?
A dur yoksa bu sefer Emmayla gizlice evlenmeyi mi düşünüyorsun? Bu yüzden mi,bu saçmalık
-ben seni kandırmıyorum,ben içimdekileri sana söylemeliydim. İşte söyledim!
Jessica daha ne kadar oyun oynarsın.Çok iyi biliyorum ki senin de şuran ....
Derek elini Jessicanın kalbine götürdü.
-benim için atıyor.ve...
-o cümleyi tamamlama sakın!
Senin söylediğin hiç bir şey eski Jessicayı geri getirmez. Anladın mı?
Şu an ,kalbimde ne var biliyormusun ? sadece acı ve yaralar var,başka hiç bir şey!Jessica sinirden titriyordu.Karşısındakı onu ne sanıyordu oyuncağı falan mı? İstediğinde oyna ,istediğinde at,sonra tekrar oyna.
Derek elini Jessicanın bileğine götürdü.-Dokunma bana! Sakın! Ben şu an burda senin yerinde başka birinin olmasını tercih ederdim.
- onu değil mi? Piter…. Ne oldu şimdi o mu iyi?
Derek sinirli ve kızgın bakışlarla ayağa kalkmaya çalışan Jessicanın bileğinden tuttu.
-şu an iyi değilsin , biraz daha dinlen
-beni rahat bırak
Jessica bileğini onun parmaklarından kurtarmaya çalışırken, Derek onu aşağı çekti. Bu ani hareket karşısında Jessica kendini tutmadı, halsiz ve bitkin bedeni Dereke doğru gitti.... Jessica şu an Derekin kucağına düştüğüne inanamıyordu. Öylece onun 3 sm uzaklığında olan yeşil gözlerinde kayb olmuştu.
Şu an kendi onunla hep böyle kalmayı isterdi.Derek Jessicanın nefesini yüzünde hiss ediyorken , ona biraz daha yaklaşmamak elinde değildi. Şu an onun dudaklarını hiss etmek için, Derek her şeyi bırakırdı. Ama Jessica bunu asla kabul etmezdi. Derekin onun dudaklarına doğru biraz daha eğildiğini görünce, Jessica geri çekildi. Ama hala Derekin kolları onu sarmaşık gibi sarmış, bırakmıyordu
-Derek kendine gel, ne yapıyorsun? hemen beni bırak!! .
-Jesss… sende bunu çok istiyorsun, biz bir birimiz için yaratıldık.
Derek yine onun dudaklarına eğildi. Jessica bu kez hiç düşünmeden ona tokat attı. Ama bu Dereki daha da cesaretlendirdi ve o bir anda Jessicanın dudaklarına yapıştı.
Yumuşak, sıcak sahiller insanların gülümsemeleri, Simonun Jessicayı ıslatmak için peşinden koşması, hepsi Jessicanın hatıralarındaydı. Sonra herşey yeniden kararıyordu, etrafta sadece o vardı., uykuların korkulu kabusu, yeşil gözlerin sahibi, o yeniden Jesicaya yaklaşıyor, ve onun dudaklarına doğru eğiliyor, ve onu öpmeğe çalışıyor. Jessica onun kollarından kurtulmaya çalışıyor. Bu sefer o Jessicaya kaçmak için şans tanımıyor. Jessica artık ona karşı direnmiyor, ama bu kısa romantik anlar yine kabus oluyor. Jessica bir anda dudaklarına değen şeyin kan olduğunu, aniden dudaklarında soğuk sıvı hiss etmeye başladığında anlıyor. Gözlerini açıyor.Karşısında…… az önceki aşk dolu bakışlarla bakan Derek artık yok!!! kayb olmuş , yerinde zombi halinde Derek duruyor ve onu parçalamak için bekliyor.
-"HAYYYIIR!!!! "
Jessica büyük bir çaba içinde yerinden kalkıyor. Ve şaşkın halde onu izleyen Derekle karşılaşıyor.
-yaklaşma bana!
Jessica derin ve içten nefes alıyor, az önce yaşadıklarının rüya olduğunu Derekin şaşkın yüzüne bakarak anlıyor.
-kabus…. .kabus gördüm
Bunu sadece Dereke söylemiyor, aslında kendini inandırmaya çalışıyor.
-halüsünasyon görmen gayet normal , akrep zehrini def etsek bile, yan etkileri uzun süre insanda halüsünasyon görmeye neden oluyor.
Jessica yüzünü kapatıyor, yeniden gözlerini açtığında Derekin çantadan bir şeyler aldığını görüyor.
O,küçük ilaç poşetini ona uzatıyor.
-orda yeşil kutuda ilaç var, ondan al. İyi olmanı sağlar.
-ama çanta…
-evet onu sen uyurken ben aldım.
-ben ne zaman kendimden geçtim?
-kanı içtikten hemen sonra, ben sana bir şey oldu diye, hemen çantayı bulmaya gittim...
Arkasından Derekin neler söylediğini artık duymuyordum. Tek düşündüğüm, Derekin bana söyledikleri, aşk itirafları, sonrası ,… .. demek hepsi bir rüyadan ibaretti, Ben bir rüyadan diğerine yuvarlanırken, Derek benim için çantayı arıyormuş. Aslında aramızda birşey olmadığı için mutlu olmam gerekiyordu. Ama üzgündüm… Demek hala ben onu unutamıyordum, o değil. Oysa o sadece insanlık için yardım ediyordu. Bunu düşününce kendimi tuhaf hiss ettim. Yine yalnızdım üstelik zayıfdım, acizdim. Saklamaya, bastırmaya çalıştığım duygular, kabusumda beni bulmuşdu. Bunu görmemin tek nedeniyse hala onu sevmemdi .Bu düşüncelere son noktayı buraya gelme nedenim koymuştu. Hala Simonu bulamamıştım. Belki o bir yerlerde çok zor durumdaydı, bense gönül yaralarına tedavi arıyordum. Bunları düşününce , gerçekten boğulmaya başladım .Artık burda kalamazdım .
-hey ne yapıyorsun… ?
-ben Simonu arayacağım. Bana engel olmaya kalkma
-Engel olmayacaktım sadece ben önden gidicektim..
Jess sen gerçekten iyimisin?
-iyiyim, şimdi gide bilirmiyiz?
-tamam , Hadi..
Gerçekten şu anda kendi durumumu düşünecek halde değildim. Tek düşüncem Simonu bulmaktı. Tunellerden geçtikçe ben Simonla ilgili en ufak bir ip ucu bile olsa bulmaya çalışıyordum.
- Jessi, bak ilerki oda kapalı , galiba geldik.
- bana öyle seslenmeyi kes!
-tamam Jessica , Hadi
Gerçektende karşıdaki oda kapalıydı ve orası tunelin son kapısıydı.
Biz kapıya vurmaya başladığımız an , zombiler boş odalardan bize doğru gelmeye başlamışlardı. İşte o an, ben Piterin kumandasını duydum.
O, bana ve Dereke kısa bir bakış attı ve hemen işine geri döndü. İlaçla kaplı kurşunlar rüzgarı delerek , bize doğru koşan o iğrenc görünümlü yaratıklara bir ok gibi saplanırken , ben kapıyı kırmamak için kendimi zor tutuyordum. Ama daha fazla duramadım ve onların arasından kapıya koştum.
-Simon kardeşim, ordamısın lütfen bir ses ver?!
Ses gelmiyordu, ben daha da sert vurdum. Parmaklarım acıyor olsa , bile şu an hiss etmiyordum. Aklıma kötü- kötü şeyler geliyordu. Ya onlar saklanamadıysa , ya içlerinden ısırılmış olanlar varsa……
Tüm bunlar beni delirtiyordu.Gözlerim ağlamaktan göremezken, dudaklarımı sinirle kemirdiğimden , artık ağzımda kan hiss ede biliyordum .Tam o an yine zarbe indirmek için elimi havaya kaldırdığımda elim yumuşak bir şeye değdi. O an fark ettim Derekin yanı başımda olduğunu. O, yumruğumu parmaklarıyla sarmış, kapatmıştı. Ona baktığımda gözlerinde kendi acımı ve çaresizliğimin yansımasını gördüm.
O, etrafta olup bitene aldırmadan bana sarıldı, ben ondan uzaklaşmaya çalışsam da , o beni bırakmıyordu.
Tek duyduğum, onun benim kulağına fısıldadıklarıydı.
-şşşş sakin, sakin ol, böyle Simona yardım edemeyiz… şşş
Askerler o sırada tüm engellerden kurtulmuş, kapıyı açmak için çalışıyorlardı. Sonunda kapı açılmıştı. İçeride zombi mi insan mı vardı , henüz bilinmiyordu. Ama herkes askerleri görünce rahatladı. Emma onları gözden geçirirken, , Derekte Jessicayı içeri götürdü.
Ama Jessica bir anda yine ağlamaya , kardeşini aramaya başladı. Oda dolusu asker içinde bir tek Simon yoktu.
Jessica en yakınında duran bir askerin yakasından yapıştı.
-kardeşim nerde?? O, sizinle değilmiydi.??
Nerde o? Neden burda değil?!- Onu general geri çağırmıştı, biz buraya gelmeden önce..
Bunu diğer yandaki bir asker söylemişti.
Derek Jessicanın sorularını anlamış gibi, askere bir kaç soru daha verdi. Ama Jessica malesef duyamadı, yer ayaklarının altından kaymış gibi , Jessica kendini tutmadı ve düştü. Ama Derek koşarak onu yakaladı. Emma onun bayılmasına sebep , stres olduğunu söyleyince , Derek onu kucağına aldığı gibi dışarıya çıkarmak için , ordan ayrıldı. Ama ilerde onun karşısını Piter kesti.
-bu kadarı yeter, ben taşırım. Zaten ne geldiyse kızın başına ,senin yüzünden geldi, bence artık uzak dur. Yeter!!
Derek aslında Jessicayı ona teslim etmezdi. Ama Piter haklıydı. Derek istemsizce Jessicayı çok yavaş bir şekilde Piterin kollarına bıraktı. Son bir kez gözlerini onun baygın yüzünde gezdirdi ve diğerlerinin yanına döndü.
Ama aklında şu an tek düşünce vardı.
Emmanın babası Simondan ne istiyordu? Onu gizlice geri çağırmakta amacı neydi?
![](https://img.wattpad.com/cover/88467995-288-k658613.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanla yazılan aşk (Tamamlandı)
Science FictionDışarıda asla yalnız dolaşmayan Jessica kardeşi Simonla ayrı düşer.Yalnız ve zombilerle dolu bir kasabadan çıkış arar, bu yolda ona yeni arkadaşlarda katılır .Olayların arasında birde büyüleyici bir aşk onu beklemekdedir.Aşkın nasıl bir şey olduğun...