○On Altıncı Bölüm○

156 15 10
                                    

Aarondan...

Gözlerimi araladığımda yer yatağında tek başımaydım. Yavaşça yerimden doğrulup etrafıma bakındım.

Dün Emmanın okuduğu dergi gözüme çarptı. Alıp biraz inceledim. Besbelli çocuk dergisiydi. Ama yinede o heycanla okumuştu.

Okuduğu tüm bir zaman boyumca yandan onu seyretmiştim ama o dergiye kendini okadar kaptırmıştıki fark etmemişti bile.

Dergiyi elimden bırakıp ayağa kalktım ve üzerime siyah bir tişört alıp odadan çıktım. Etraf kap karanlıktı. Klidorun sonundaki cama doğru yürüyüp dışarıya baktım.

Güneş yeni yeni doğuyordu ve bir kaç yıldız hala daha parlıyordu. Yıldızları görünce dün Emmanın söyledikleri aklıma geldi.

"Anlayacağın asla pes etme. Çünkü onlar karanlık oldukları için parlamaktan pes etmiyorlar ve tek gece parlayarak kendilerini gündüze kanıtlıyorlar."

O gerçekten kelimeleri güzel bir araya getiriyordu. Hayaran olmamak elde değildi. Gökyüzüne bakarken dikattimi Emmeyla dövüş antrenmanı yapan Elena çekti.

Siyah dalgalı saçları arkasından toplanmıştı ve mavi gözleri rakibine kararlılıkla bakıyordu.

Akademiye geldiğinden beri onu seviyordum ama o Adrianların gurubuyla takıldığı için ona söylemeye hiç fırsat bulamamıştım.

Şimdi ise elimde bir sürü fırsat vardı ve ben Emmanın dediği gibi asala pes etmeyecektim. İlerde pişman olmak istemiyordum.

Birazdaha onları seyrettikten sonra banyoya gidip soğuk bir duş aldım ve ardından aşşağya inip mutfağa girdim.

"Çocuklar?"

Jim ve Jack masada karşılıklı oturmuş şişmiş gözleriyle önlerindeki tabaklara bakıyorlardı.

"Bu haliniz ne? Ölü gibisiniz."

"Seni ilgilendirmez."

Jack le bir birimize kötü kötü baktık.

"Sadece aynı yatakta olduğumuz için uyuyamadık."

"Aynı yataktamı?"

Bakışlarımı Jime çevirdim.

"Evet sadece iki tane yatak vardı. E haliyle birinde Elena diğerinde de biz yattık."

"En azından sizin yatağanız varmış. Bizde yer yatağı var ve ayrıca pencere bilene yok."

"İyi olmuş."

Jackle gözlerimiz tekrar buluştu.

"Bir derdin varsa dışarda halledelim."

"Bana uyar. Nede olsa burası akademi değil ve kimsede bizi atamaz."

Jack ayaklandığında Jimde onunla birlikte ayağa kalktı ve konuşmaya başladı.

"İkiniz de kesin şunu ve buraya gelme amıcımızı unutmayın. Elenaya destek olup onu korumak. Kavga etmenizin ona destek olacağını hiç sanmıyorum."

"Haklısın."

Jack ona onay verdi ve hala daha bana kötü kötü bakarken mutfaktan çıkıp bahçeye geçti. Bende yemeyimi yedikten sonra Jimle birlikte bahçeye çıktım.

Kızlar hala daha antreman yapıyorlardı ve Jackte onları seyrediyordu. Bizde onları seyretmeye başladık.

Bir kaç dakika sonra Elena elini başına götürüp ona saldırı hareketini yapmak üzere olan Emmayı durdurdu.

"Bir şeymi oldu dostum?"

Emmanın sorusu hepimizin merak ettiği şeydi. O yüzden dikkatlice Elenanın vereceği cevabı bekledik.

"Sadece... Sadece."

Bir anda yere yığılınca Emma onu tuttu ve yere yatırıp başını dizine koydu. Bizde hemen yanına gidip endişeli bir şekilde etrafında toplandık.

"Elena sen gerçekten iyimisin?"

Emma onun elini tutup güven vermeye çalıştı. Bir kaç saniye sonra Elena yavaşça gözlerini açtı. Mavi gözleri sanki bir şeyi haber verirmişçesine parlıyorlardı.

"Elena gözlerin..."

Jack şaşkınlıkla konuşmuştu.

"Gözlerime ne olmuş?"

Elena Emmanın dizinden kalkıp bize baktı.

"Size diyorum, gözlerime ne olmuş?"

Tam o esnada etrafımız bir ateş halkasıyla kapaklandı.

"Neler oluyor?"

Emmanın sorusu üzerine hepimiz ayaklanıp etrafımıza bakmaya başladık. Çünkü kimse neler olduğunu bilmiyordu ve biz bir an önce öğrenmek istiyorduk.

"Olan bir şey yok."

Bir kadın alevlerin içinden geçerek halkanın içine girdi ve bize cevap verdi. Ardından eliyle Elenayı işaret edip konuşmasına devam etti.

"Sadece şu kızı öldürücem."

--------------------------

Bölümler bundan sonra hızlı hızlı gelecek. Sağlıcakla kalııın;-)




Dört Elementin EfendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin