....Etrafımızın sakin olduğundan artık emindik. Yinede dikkatli bir şekilde yürümeye başladık. Mutfak yazılı tabelayı görünce yolumuzu o tarafa doğru çevirdik.Yavaş adımlarla yürümekteydik.''Bir dakika.. Susun..'' diye durakladım.İlginç bir ses yankılanıyordu koridorda. Derinlerden çıkan bir ses çok yakında değildi ama yavaş yavaş artıyordu. Bize doğru geliyordu sanırım.'' Sizde duydunuz mu ?'' diye devam ettikten sonra ''Neyden bahsediyorsun Loris ?'' diye karşılık aldım Rory'den.
- Şu ses.. Sessiz ol ve bir daha dinle..
-Evet o haklı... Garip bir ses geliyor?
Ben- Duydun değil mi Amy ?
Bir anda hepsinin bakışları değişti. Sakin olan yüzleri korku içinde bakmaya başladı.
Milla- Lanet olsun.. Ne yapacağız !
Mutfağı işaret ederek sessiz adımlarla içeri girdik. Ses buradan gelmiyordu. Ama son bir kaç saniyede iyice yaklaşmıştı bize.
Ben- Sessiz olun ve hemen şu tezgahların arkasına geçin. Hadi ! Hemen !
O an kulaklarımızı tırmalayan korkunç bir ses duyduk. O kadar güçlü bir sesti ki kulaklarımızın bir an patlayacağını sandık..
Rory- Ahh !! Bu ses ne !
Ben- Sessiz ol Allah aşkına !
Yerde yankılanan o ağır ayak sesleri mutfak kapısının önüne kadar geldi ve bir an sessizlik oluştu.
Amy- Ne oldu.. Nerede ?
Ben- Tabii ki de ka....
Büyük bir parçalanma sesi sözümü kesti. Kapı yerinden ayrılıp adeta uçmuştu. Gözlerimizin önünde bulunan o yaratık ise... Bir mutasyondu adeta.. Ama nasıl oldu bu ? Nasıl çıktı ortaya ?
Milla- Lanet olsun.. İşte, şimdi öleceğiz...
Ben- Bu yaratık bu silahı nasıl buldu ? Nasıl kullanabiliyor !
Aramızda fısıldayarak konuşuyorduk. Yaratığın bizi duymaması lazımdı.. Ama gerçekten ilginçti..
Amy- Hala anlamadın mı? Resident Evil filminin içinde gibiyiz.. Oradaki yaratığa benziyor aynı.. Bizlerse kurbanlarız..
Ben- Haklısın.. Nasıl düşünemedim bunu ! Eminim bu salgınıda çıkaran bir şirkettir..
Rory söze karıştı..
Rory- Tıpkı Umbrella gibi..
Oldu canım. Biz de zaten 20 bölümlük ücret alıyorduk. Ne saçmalıyorlar bunlar ?
Milla- Belki sessiz olursak gider ?
Hepimiz sustuk.Başka bir şey yapamazdık zaten. Ortalık bir anda sessizliğe büründü. Sadece nefes alıp verişlerimizi duyabiliyorduk. Bizim nefesimizi bastıran şey ise O'nun nefesiydi. Büyük ağzındaki sivri uzun dişleri,geri çekilmiş çürük diş etleri ve küçük ama keskin gözleriyle etrafı süzüyordu. Tıpkı üçgene benzeyen burnundan ise nefesini alıp veriyordu. Ani bir şekilde çığlık attı. Hepimiz kulaklarımızı kapattık ama o kadar güçlüydü ki kulaklarımızı kapatmak bir işe yaramadı. Kulaklarımızı patlattı adeta..
Bir adım öne atıp nefes alıp vermeyi durdurdu ve daha keskin bakışlarla etrafı süzmeye başladı. Göz bebekleri küçülmüştü. Bir süre daha etrafını süzdükten sonra, arkasını dönüp uzaklaştı bizden..
Rory- Gerçektende gittimi acaba ? Geri gelirse ne yapacağız ?
Ben- Sessiz olun.. Biraz daha bekleyelim en azından..
Bir dakika kadar bekleyip ayağa kalktık. Bir tehlikeyi daha atlattığımıza sevinmiştik. Hepimiz donduruculara doğru yöneldik. Ama bu şeyin sırrını çözmemiz gerekiyordu. Bunu aklımda tutmalıyım..
Milla- Arkadaşlar.. Biliyorsunuz ki konserveler daha dayanıklı. Onlardan almaya gayret gösterin.
Ben- Çok doğru Milla ! Hepimiz onlardan almalıyız. Amy ! Sen de bize şişe su toplar mısın ? Büyük boy olsunlar.
Amy- Tabii ki. Ama çantam bunun için küçük çok fazla alamayabilirim. Rory ! Sen de benimle gel ?
Rory başını sallayıp Amy ile birlikte suların olduğu dolaba doğru gittiler. Biz de hemen konservelerin olduğu donduruculara doğru yöneldik.
Milla- Aşkım konserve et alalım ? Sürekli sebzeyle beslenemeyiz ?
Ben- Evet hayatım ama onlar çok dayanmaz. Ona göre sebze daha çok almaya bak..
Erzak en önemli ihtiyacımızdı bana göre. Bol erzak hayatta kalmamızı arttıracaktır. Biz dondurucudan konseve toplarken, Amy yerinden kalkıp pencerenin yanına geldi ve dışarı bakınmaya başladı.
Amy- Siz de duydunuz mu ?
Milla- Neyden bahsediyorsun Amy ? Ne sesi ?
Sanırım bende duymuştum o sesi. Yavaş yavaş artan uğultular geliyordu kulağıma. Yine garip bir olayla karşılaşmak istemiyorum !
Amy- Çocuklar.. Hemen gelseniz iyi olacak..
Hepimiz kalkıp Amy'nin yanına gittik ve parmağıyla işaret ettiği yöne doğru baktık. Başımız büyük bir beladaydı doğrusu.
Ben- Lanet olsun.. Hazırlanmalıyız.. Hemen !
Rory- Evet ! Hadi ! Çantalarınızı alın ! Hemen çıkmalıyız !
Helikopterle gelirken görüğümüz misafirlerimiz, şehire varmıştı. Ve bulunduğumuz binaya doğru yaklaşmaktaydılar. Çok yakın değillerdi. Kaçabilirdik. Ve bunu şimdi yapacaktık. Çantalarımızı sırtlanıp, hızlı adımlarla asansöre doğru koyulduk. Hemen kapıyı açtık ve içeri girdik. Rory zemin kat düğmesine bastı. Bu sefer asansör sessiz bir şekilde aşağıya inmeye başladı. Dört kişiydik. Bunların hakkından gelebilecekmiydik bilemiyorum.. İnanıyorum.. Bu savaşı bir gün bizler kazanacağız..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatta Kalma
Action''Her şey güzeldi... Sadece o ana kadar... Artık her şey değişti... Dünya, çevre, bizler... Artık hayat savaşmak, kaçmak ve öldürmekten ibaret...''