...Kağıdı açıp okumaya başladım.
''Bu mektubu okuduğunuza göre büyük bir ihtimalle istediğiniz bölgeye ulaşacaksınız. Bir umutla bu mektubu yazıp masamın köşesine koydum. Belki birileri gelip bunu okur diye.. Salgının başladığı saatlerde bütün çalışanlar bu binadaydı. Televizyondan haberleri takip ediyorduk. Uzun zamandır bu salgını bekliyordum. Ve işte.. Salgından sonra hemen askerler şehri dolaşıp insanları toplayarak ''Güvenli bölge'' diye adlandırdıkları yere doğru götürmeye başladılar. Biz en son gidenlerden olduk. Haliyle bizleri içeri almadılar ve geri gelmek zorunda kaldık. O anki korkumuz anlatılmazdı.. Sizlere bu yazmış olduğum mektupta da o yerin nerede olduğunu ve nelere ihtiyacınız olduğunu öğreneceksiniz. Güvenli bölge Merkez istasyon. Yeni açılmış olduğu için bulmanız biraz zor. Haritalar ise çoğu eski. Yeni bir harita bulmanız zor. Ama iyi araştırırsanız bu binanın içindeki kütüphanede bulacaksınızdır. İhtiyacınız olan ise fazlasıyla silah ve erzak. Olurda sizleri içeri almazlar ise bunlara ihtiyacınız olacak. Kendinize dikkat edin dostlar. Bu savaşı kazanın.. İsmimi merak ettiyseniz.. Kusuruma bakmayın.. Gizli bir dost olarak benimseyin beni..''. Son sözlerini bitirdiğimde aklımızda büyük bir durgunluk yaşandı. Bu mektubu bulmamız büyük bir şanstı. Şimdi tek yapmamız gereken ise dediklerini harfi harfine yerine getirmemiz olacak..
Mektubu yanımıza alıp binanın kütüphanesine doğru yola koyulduk. Binanın genel haritasına baktığımızda kırkıncı katta olduğunu gördük. Oraya merdivenlerden inmek biraz zor ve tehlikeli olacağını düşündüğümüzden asansöre binmeyi tercih ettik.
-Asansör umarım çalışıyordur Rory.. Ya buradan sağ çıkamazsak?
- İnan hayatım.. Duygusal olma. Önüne çıkan bütün yürüyenlere büyük bir güçle vur. Elbet sağ kalacağız Amy.
İki genç.. Aramızda çok yaş farkı olmasa da beyinleri genç daha. Milla ile ben olgun insanlarız tabii ki. Asansörün önüne gelmemiz çokta zor olmadı. Hemen merdivenlerin karşısında yer alıyordu. Düğmeye basıp olduğumuz kata gelmesini bekledik. Sonunda geldi ve sakince kapıları açıldı. İçeride neyseki bir yürüyen yoktu. İçeri girip kırkıncı katın düğmesine bastık. Kapı kapandı ve asansör yürek hoplatıcı küçük bir sarsıntıyla aşağıya inmeye başladı.
Söze girdim,
- Dikkatli olun. Kapı açıldıktan sonra karşımızda güzel bir manzara göremeyebiliriz. O yüzden kızlar siz bizim arkamızda durun ve sopalarınız hazırda dursun. Rory biz de gerekli olmadığı durumlarda silahımızla ateş etmeyeceğiz.
Amy iki elini kafasının üstüne koyup, telaşlı bir şekilde söyledi,
- Lanet olsun.. Korkuyorum Allahım..
Teselli etmek isterdim ama aklımdaki o karmaşık düşüncelerle, o an bakmakla yetindim. Kırkıncı kata varmamıza bir kaç kat kalmıştı. Asansör sarsıntıyla yavaş yavaş aşağıya inmeye devam ediyordu. Ama hemen asansörün tavanından akan kan köşede birikmişti. Anlaşılan o ki hemen üstümüzde yatan bir ceset vardı. Kata vardığımız da yavaş bir duruş yaptık ve kapı açıldı. Hemen ilerideki ofiste üç tane bekleyen misafirlerimiz olduğunu gördük.
- Başlayalım artık.. Ne dersin?
Rory çoktan hazır gibiydi. Ben ise kendimi pek hazır hissetmiyordum.
- Ben hazırım sanırım... Gidip şunların işine bakalım... Kızlar siz arkamıza göz kulak olun.
Yavaş adımlarla o ofise doğru ilerlerken bir yandan etrafımıza bakıyorduk. Ama sessizdi. Bir tek buradaki sürtükler o sessizliği bozuyordu. İçlerinden birisi daha genç yaşlardaydı anlaşılan. Daha yeni çürümeye başlayan bedenlerinden bile bu anlaşılıyordu. Diğer ikisi orta yaşlarda görünüyordu.
Hırıltılarla, topallayarak bize doğru gelmeye başladılar. Sopamı birisin kafasına doğru nişan aldım ve hızlı bir manevrayla vurdum. Oracıkta birisinin beyni parçalanıverdi. Diğer yetişkin olanın kafasına ise Rory vurarak etkisiz hale getirdi. Geriye o küçük canavar kalmıştı. Bize zarar verebileceğini sanmıyordum doğrusu.
-Bekle..
-Ne demek bekle? bize doğru geliyor! Isırınca geri dönüşü olmaz bunun Loris!
Hepsi onu öldürmekten yanaydı. Bense duygusallığa bağladım. Gerçekten de öldürmemiz gerektiğini sonradan anladım.
- Pekala.. Bunu sen yap Rory...
Arkamı dönüp dışarı çıktım. Arkamı döndüğümde o küçük pisliğin kafasının parçalandığını duydum. Bir yandan üzülmüştüm aslında.
- Hadi oyalanmayalım. Kütüphane hemen ileride..
Kütüphanenin kapısının önüne geldiğimizde içeriye bir göz attık. Yine sessiz bir manzara karşıladı bizi. Peki ama geldiğimizden beri bu pislikler neredeydi? İçeri adımımızı attık..
Her şey şuan gayet yolunda gitmekte. Kitaplıkların hepsine bakmaya başladık. Çoğu eski ve bana göre gereksiz kitaplardı. Binanın diğer bölümlerine göre burası daha düzenli kalmıştı. Kitaplar alfabetik sıraya göre dizildiğinden işimiz daha basitti. Şehir ile ilgili bölümlere bakmaya yoğunlaşmıştık ve bir süre sonra sonuca ulaştık. Haritayı bulduk. Oldukça ayrıntılı bir harita olduğundan her yer birbirine girmişti.
- Evet hadi... Bulduğumuza göre artık gidebiliriz. Mutfağa gidelim şimdi. Su ve yemek bulmamız gerek...
Milla haklıydı. Su ve yiyecek bizim yaşam kaynağımızdı.
- Evet çocuklar. Hadi gidelim artık... Lütfen...
Amy bir an önce gitmek istiyordu. Korkuları onu sarıyordu anlaşılan. Haklıydı da...
Haritayı çantama koyup ilerlemeye başladık. Mutfak sekiz kat aşağıdaydı. Yine merdivenler yerine tercihimizi asansör tarafından kullandık. Yine asansörün kapısı açıldı, içeri girdik. Yine aynı sarsıntıyla aşağıya doğru inmeye başladık.
- Evet. Bu daha en basit görevimizdi sanırım..
- Haklısın Rory... Bizi daha ne güzel şeyler bekliyordur eminim..
Dedi Milla alaycı bir şekilde.
Milla'nın kendilerini korumaları için benden silah istediğini o cümlesinden anlamıştım. Ama yanımda hiç silah yoktu.- Milla, hayatım.. Biliyorum silah istiyorsun ama yedek silahımız yok. Bunun için yakınlarda bir yerde silah bulmamız gerek.
Milla- Ne demek yok? Bana lazım olursa ne yapacağım Loris!
Milla'nın sinirlendiğini anladığım için karşılık vermemeyi tercih ettim. Biliyordum ki cevap verseydim.. Bu daha kötüye gidecekti. Asansör ile bir yolculuğumuz daha sona ermişti. Olduğumuz katta durduk ve kapı açıldı. Asansörden dışarı çıktık.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatta Kalma
Action''Her şey güzeldi... Sadece o ana kadar... Artık her şey değişti... Dünya, çevre, bizler... Artık hayat savaşmak, kaçmak ve öldürmekten ibaret...''