Koşucu

1.3K 78 27
                                    

...15 dakikadır saklanıyoruz. Şu an hemen ilerideki şey bizim peşimizde. İçimdeki korkuya engel olamıyorum. Kolonların arkasında saklanıyoruz ama o şey gittikçe bize yaklaşıyor. Sanırım kokumuzu almaya çalışıyor. Milla ve ben beraber saklanıyoruz. Onunda yüzünde korkunç bir ifade var.

   Diğer sevgili arkadaşlarımız ise rayların karşı tarafındaki merdivenlere saklandılar. Açıkcası onu vurmalıydık. Ama Joel'un söylediğine göre ölmesi biraz zormuş. Geriye tek bir seçim kalıyor. Kaçmak.. İçime aldığım nefesi dışarıya verirken kalbim her geçen saniye dahada hızlanıyor. Dur bir dakika.. O korkunç şey garip sesler çıkarıyor.. İşaret ederek Joel benimle konuşuyordu. Bende ona karşılık vererek, karşımızdaki yaratığın ne yaptığını sordum. Joel ve diğerleri merdivenlerden yavaşça indiler. Yaratık hala bizi görmemişti. Joel iyice yakınımıza geldi ve arkasında durdukları kola makinesinden kafasını hafif kaldırdı ve hemen eğildi.

- Hey! Loris! Şimdi asla ses çıkarmayın!

Sessiz olmamız gerektiğini biliyorduk,

- Merak etme Joel! Daha canıma susamadım!

Çok sessiz konuşmamıza rağmen misafirimiz bizi biraz duyuyordu galiba. Adımlarını ileri doğru atmaya devam ediyorken arkasından daha fazlası çıkageldi.

-Hayatım? Boku yedik...

Milla'nın korkudan donatılmıştı. Çok yakındılar bize. Bir an önce bir şeyler yapmalıydık. Yoksa gerçekten boku yiyecektik. O sırada Rory bana seslenerek buldukları kare şeklindeki tahtayı göstererek

-Beni dinle! Hatta boşver, izle!

Evet anlamında başımı yukarı aşağı salladım. Tahtayı aldılar ve kola makinesiyle bizim saklandığımız kolon arasına koymaya çalıştılar. İlk denemede başarılı olamadılar. Tahta az kalsın düşüyordu ve çok ses çıkarıyordu. İkinciyi denediler ve başarılı oldular. İşin ilginç tarafı koşucular bunu yaparken hiç bir şey farketmemişlerdi.

-Hadi Milla! Dayan!

Amy, Milla'ya eliyle gel işareti yapıyordu. Milla'nın elleri ve ayakları ise korkudan birbirine dolaşıyordu,

- Tamam ama korkuyorum..

Milla'nın elinden tuttum ve öne geçmesini sağladım. 

- Dikkat et Milla. Sakın ayağa kalkma.

Ayağa kalkarsa bu hepimiz için bir son olabilirdi çünkü.

-Sen de dikkat et Loris... Lütfen...

Milla önden geçip, şu an için kurtulmuştu. Ben de dikkatli bir şekilde sürünerek geçtim. 

- Harika! Kurtuldunuz! 

Gerçekten sevinmiş miydi yoksa dalga mı geçiyordu bilemedim. Milla üstüme atlayarak boynuma sarıldı. Öyle bir sarılmaydı ki boynumu iki büklüm edecek kadar güçlüydü.

-Hayatım, kollarını biraz gevşetirsen daha iyi olabilirim.. 

Hemen kollarını indirdi ve dudağıma bir öpücük kondurdu.

- Kusura bakma Loris ama bir kez daha kurtulduk!

İçime dolan sevinçle bir gülümseme attım ama gitmemiz gerekiyordu. Hemen..

- Tamam kelebekler. Aşkınızı bir kez daha anladık ama izin verirseniz artık gidelim. Değil mi?

Dedi Rory. Haklıydı ve hemen gitmeliydik. Dostumu görmek iyi hissettirmişti. Beni kurtarmıştı üstelik.. O planı sayesinde.. Tabii ki daha işimiz bitmedi. Aynı adımlarla merdivenleri atlatarak caddeye çıkmalıydık. Rory ve ben ikimiz arkada Joel ise en önde ilerlemeye başladık. Kızları ortamıza koyduk. Çünkü önden ve arkadan gelen saldırılara biz karşı koyacaktık. Gişelere vardık sayılır. Ama bir hata yaptım. Çantamı ani bir hareketle sırtıma geçirdim. Ve kenarındaki yırtık'tan dolu şarjör yere düştü ve sessizliğin içinde büyük bir yankı yarattı.

- Kusura bakmayın...

Joel kızgın bir bakış atarak,

- Bunu daha sonra konuşacağız! Şimdi kapa çeneni!  Herkes elinden geldiği kadar hatta daha fazlasıyla koşsun! Kurtulmak istiyorsanız!

Merdivenlerden yukarı koşuyorduk. Arkamızdan koşarak gelen yaratıklar çok hızlıydılar. Büyük bir hata yapmıştım. Bir çığlık sesi duyduk. Rory'i yakalamışlardı. Oysaki caddeye çıkmak üzereydik. Rory bize bağırıyor, onu kurtarmamız için yalvarıyordu. Amy ise çoktan göz yaşlarına boğulmuş ama elinden bir şey gelmediği için duvarın kenarına çökmüştü. Çığlıklar atıyordu..

- Artık çok geç! Gitmeliyiz! Şu parmaklıkları hemen indirin!

Diye bağırıyordu Joel. Bunu yapmak istemiyordum ama zorundaydık.

Amy'yi kolundan tutup dışarı çıkardım ve hemen kenara çektim. Rory'nin vücudu çoktan kanlar içerisinde kalmıştı. 

- Kapatın şu parmaklıkları!

Parmaklıkları büyük bir hızla indirdik. Koşucular tam karşımızdaydılar. Büyük kuvvetle parmaklıkları sarsıyorlardı. Hemen basamakları çıktık ve karşımızdaki ağacın dibine oturduk. En yakın arkadaşımı orada bırakmıştım. Ona dair gördüğüm son şey ise.. Karanlığa sürüklenen bedeniydi.. 

Takip edenlere bir kez daha teşekkür ederim. Uzun bir süredir yazmıyordum :) 3-5 okuyucum olmasına rağmen beni mutlu ediyorsunuz:) Eğer eksiklerim olduğunu düşünüyorsanız lütfen yorumlarınızı paylaşın :)

Hayatta KalmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin