Furkan gülerek kızla apartmanına geliyordu. Kıza o kadar odaklanmıştı ki beni daha fark etmemişti, edememişti. Onunla konuşmak istemediğimi fark ettiğim an vücudum harekete geçmiş kendime saklanacak bir yer aramaya başlamıştım. Normalde apartman önüne park edilen sayısız araba olurken bugün neden hiçbir araba yoktu? Benim olduğum yöne baktığında hızla arkama döndüm. Umarım beni görmemiştir diyerek çantamdan hızla kulaklığımı çıkarıp kulağıma takarken omzumda hissettiğim el beni çevirmişti. Furkan bana bakıyordu ve elini omzumdan indirmemişti. Kız da arkadan merakla bana bakıyordu.
"Senin burada ne işin var?"
Kıza bakış atıp omzumdaki eli düşürdüm. Kaşlarını çatıp arkasına baktı. Bana yeniden bakmaya başladığında kollarını bağlamış ve bana merakla bakıyordu.
"Ne bakıyorsun?"
"Sana soru sordum da ondan."
Ha... soru...
"Seni göremeyince merak ettim."
Kız Furkan'a yaklaşıp arkadan belinden sarıldı ve çenesini omuz boşluğuna koydu. Yutkunamayıp sadece baktım. Furkan'a baktığımda Furkan kızın elini çözdü. Kıza döndü.
"Ne yapıyorsun?"
"Sarılıyorum?"
"Hadi canım ben neden fark edemedim bunu?" dedikten sonra ikisi de gözlerini devirdi. "Neden sarılıyorsun?"
"Canım sıkıldı."
"Canın o kadar sıkıldıysa çık yukarı." Deyip ev anahtarını kıza verdi.
"Ah ben Burçin bu arada."
"Çık dedim."
Burçin omzunu silkerek apartmana girdi. Asansöre girene kadar sadece ona baktı sonra bana baktı. Bileğimden nazikçe tutarak hemen yanında olan parka götürdü. Bir banka oturttuktan sonra ayakta durup bana yukardan bakmaya başlamıştı. Kollarını yine bağlamıştı.
"Ne?"
"Hala sorumun cevabını bekliyorum."
"Söyledim zaten."
"Evet söyledin ama yalanını söyledin. İkimizde biliyoruz ki notu okudun."
"Evet orada sadece nereye gittiğin yazıyordu. Telefonunu hala açmamışsın."
"Yeteri kadar şarjı doldurdum ama kapattım sonra."
"Ne?"
Kendini beğenmiş şekilde omzunu silkti. Bu hareketi sinirlerimi bozmuştu. Oturduğum yerden ayağa kalktım. Hatta ona üstten bakabilmek için banka çıkmıştım. Bu hareketim onu güldürmüştü.
"Ne?"
"Hiç."
"Dün neden yanımda yatmadın?" birden sorduğum soruya şaşırmadan cevap verdi.
"Neden yatayım?"
Bu sefer ben şaşkınlıkla cevap verememiştim. O şaşırmadığına göre bu soruyu zaten bekliyormuş.
"Yanına gelmemi istedin, geldim. Yat dedin yatmadım. Ama eğer yatsaydım sonraki isteğin ne olacaktı?"
"Sapık."
"Sorun o düşünceyi veren de."
"Sorun onu düşünen de." Kendimi tutmak için çaba harcamadan konuşmaya devam ettim. "Dün gece gerçekten birine ihtiyacım olduğu için seni çağırdım. Sana güvenebileceğimi hissettiğim için, sana sığınabileceğimi hissettiğim için seni çağırdım. Başka bir düşünceyle nasıl hareket edebilirsin?"
"Neden bana sığınasın ki benim bile sığınacağım kimse yokken?"
"Annen var."
"Seninde baban var."
"Ama babam dün orada değildi."
"Ben babama sığınmak istesem bile asla bu yeryüzünde olmayacak bunu ne yapacağız?"
"Bende anneme sığınmak istiyorum ama seni annemin yerine koymuş gibi hissediyorum. Sığınacak biri. Sende beni aynı şekilde koyabilirsin. Sığınacak birisi."
"Sen dağılmışsın, ben zaten darmadağınım birde sana gelirsem yok olur giderim herhalde." Diyerek gülerek uzaklaştı yanımdan.
Apartmanına girene kadar sadece arkasından izledim. Demek istediğim şeyi dinlemeden uzaklaşmıştı.
"Babamın da dediği gibi; dağılmış insanı başka dağılmış bir insan toparlar."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORTAK NOKTA
ChickLit***Kanserli Kızın Aşkı adlı kitabın ikinci serisidir. "Annesi doğum sırada öldü Dilara. Ona her zaman babadan çok anne gibi yaklaştım ve benimle her zaman konuşurdu. Şimdi sorunu ne bilmiyorum. Benimle artık konuşmuyor bile ve delirmek üzereyim!" "B...