Artık bütün işlemler bitmişti. Annem ve babam gururlu ve sevecen bir tavırla çıkar çıkmaz hemen sarıldılar. Onları mutlu etmek benim dünyadaki en buyuk mutluluğum sanırım. Heyecanımı bastırmak icin biraz bahçeye cikalim dedik. Bahceye çıktığımızda bir sürü neşeli insanlar vardı. Hepside çok mutlu gözüküyor du. Ama bazıları pek bi ruhsuz du nerede niçin bulunduklarını ellerindeki fırsatların değerini bilmeyen gençler vardı. Onlara baktıkça resmen içim daralıyordu. Bu kadar mutsuz depressif gençler görmekden nefret ediyorum. Evet bende daha cok genç olabilirim ama onlar gibi ölü ruhlara sahip değilim. Iyikide oyle değilim. Etrafımdaki bütün yüzlere baktım teker teker acaba gözüme ketirebileceğim biri olurmu ki diye ama yok hepsi benden benim ruh halimden pek bi uzaklar. Kızlar fazla çocuk erkekler ise fazla laubali. Sanırım koca bir 4 , 5 yıl yanlız geçecek diye düşünürken bir yandan da öyle olmamasını diliyordum. Sonra derin bir nefes aldım. Evet artık ev bakmaya girebilirdik.
Annemlere artik evlere bakmaya gidebilir miyiz sabırsızlık dan çatlamak üzereyim dedim. Nereden nasıl başlamamız gerektiğini hiç bilemiyorum. Önce esyalar mı? Ev mi? Bu duygu inanılmazmış. Kendime ait bir evim olacak bir de istediğim okulda.. Daha ne ister ki insan... Tüm bunlara dalmış düşünürken annem;
- Tatlim senin hayallerine doyum olmaz istersen gel birazda gerçeğini yaşayalım.
- Evet anne haklisin ben yine daldım gittim. Şu an bütün firsatlar resmen ayağımın altındayken neden hayal kuruyorum ki? Hemen gidelim babacım.
- Hayatım ilk once öğlen yemeğimizi yiyelim simdi ev bakmaya dalarsak aç kalırız.
- Ama baba ben hic ac değilim henüz .
- Olmaz tatlım. Hem etraftaki esnafları restoranlara da bakmış oluruz.
- Peki babam sen nasıl istersen . Deyip babama kocaman sarıldım. İçim içime sığmıyor sanki sürekli bi annemi bi babamı öpüp duruyordum. Arabaya bindik en yakın dışarıdan temiz güzel duran bir restorana girdik. Orada bir güzel karnımızı doyurduk. Izmır köfteyi burada yemek ayrı bir lezzetmiş cidden. Sanırım burada ben kilo alabilirim. Bu kofteyi her gün yesem bıkmam. Babam restorandaki bir beye üniversiteye en yakın ev tutabileceğimiz güzel semleri sordu. Narlıdere diye bir semt söylediler. Yemekden sonra hemen oraya gittik bir emlakçı bulduk bize bir sürü evler gösterdi. Hepside cidden cok güzeldi. Hem okulumada cok yakındı. Babam aslında buradan bir ev satın alabileceğimizi söyledi. Çok sevinmiştim. Ve çok mantıklı gelmişti. Dört beş sene orada yaşayacağım netice de. Sonra emlakçı bize ınanılmaz bir ev gösterdi. Bu gercekden harikaydı. Manzarası harikaydı. Denizi görüyordu. Resmen bu eve aşık oldum. Ve bir balkonundan guzel bir park gözüküyor du. Burası ışıl ışıl. Annem ve babamda cok beğendi evi komşularının da cok iyi olduğunu soyledi ev sahibi. Yanlız ev biraz bana fazla büyüktü 3+1 bir evdi ama olsun ben bu evi cok seçmiştim. Bir insan yaşayacağı eve girer girmez ısınmalı bence. İlk görüşte olan aşklar gibi ilk adımda hissetmeli insan o sıcaklığı. Annem;
- Bilemiyorum mehmet biraz fazla büyük sanki deniz daha önce hiç tek kalmadı. Tedirgin olabilir.
Ben hemen babamın cevap vermesine fırsat vermeden atladım.
- Hic tedirgin olmam annem sen merak etme. Hem büyük yada küçük ne fark ederki sonuçta evde sadece ben olacağım.
Babam;
- Aslında cok doğru söylüyor hayatım ben kararı size bırakıyorum .
Diyerek canım babam yine onayladığını sessizce ilan etmişti . Kalbim ağzımda anneme baktım çünkü asıl mesele sultanımızın ikna olmasıydı çünkü o yaşayacaktı ya burada! Birazdan annem gözleriyle evi 1+1 e çevirecek diye gerçekten çok koşmuştum. Neyseki derin bir nefes ardından beklediğim soru geldi.
- Tatlim sen karar ver, istersen başka evlerede basabiliriz. Sonra korkuyorum burada gibi mazeretler kabul edemeyiz.
- Asla annecim ben buraya bayıldım lutfen baska eve gerek yok
- Peki Tatlim sen bilirsin. Hayatım seninde aklına yattıysa olumlu bence...
Babam tabiki de hic itiraz etmedi çünkü o bir pamuk. Gerçekten dünyanın en zeki en pamuk babası.. Sonra zorda olsa evden ayrıldık keske hemen yerleşebilseydim ama daha bir sürü islemler var birde güzel esyalar seçme gercekden cok heycanlı. Babam ertesi gün işlemleri başlatmak istediğini belirmişti. Bizde o arada annemle eşyalara bakarız. Evden sonra emlak ofisinde bazı islemler icin oyaladık. Ben o arada evin her tarafıyla ilgili hayallere daldım bir çalışma odası yapıcaktım evin en büyük odasına hatta salona yada solan sacma olabilir orada misafirlerimi ağırlayacağım. Sonra bütün evin duvarlarını kendi resimlerimle tablolarım la dolduracağım yapmam gereken bir sürü eser var...
Ofisten ayrılınca bir otele yerleştik güzel bir oteldi aksam yemeği de harikaydı. Aklım fikrim neden yemek de benim hic anlamıyorum. Bu kadar yemek sevdası hiç iyi bir şey değil. Bir sehire gittigimizde bile aklima ilk yemekleri geliyor. Allahdan dikkatli davranıyorum. Yoksa sonuç gercekden vahim olur. Aksam yemeğinden sonra kendimi yatağa attım ve bugün serdar hic gelmemişti. Kendime çok kızdım bu kadar kalpsiz olabileceğim hic aklıma gelmezdi. Yoksa onu unutuyormuydum. Yada gercekden aşık değilmiydim. Hayır tabikide ben onu tam dört yıl hiç bıkmadan sevdim. Peki şuan ne oluyor. Kalbim mi taşlaşıyor acaba? Kendime olan hayrettim beni aslında sinir ediyordu. Bir insan kendini ne hissettiğini nasıl bilemez bunca seneyi nasıl bir anda silebilir. Aslında serdar-ı içimden silmemiştim sadece mecbur kalmıştım. Bazen mecburiyetler alışmaları da beraberinde getiriyor gerçekten. Artık bende hayatın düzenine boyun eyen bir insan olmuştum. Kendim için ilk defa başkasının canını yakmıştım. Şu an kim bilir ne durumdadır. Benim kadar rahat nefes alabiliyormudur ki? Tüm bunların suçlusu bendim tabiki pes ettim yenildim. Ama baska bir çarem yoktu. Ailemi arkama asla alamazdım. Yavaş yavaş kapanan gözlerimi direterek açıp göz pınarlarımı kurutmaya ant içmiştim sanki bu gece. Hem zaten onlar kapalıyken de akıyordu. İçimi rahatlatacak kelimelere cümlelere ihtiyacım vardı. Bir anne gibi düşünecek zihne... Oluyordu sanki kendi üzerime bu kadar gitmemeliydim sonucda bazı engeller kaçınılmazdır. Ve insanın dünyada ailesinden daha degerli baska kimsesi olamaz . Derken gözlerim artik pes etmişti, bende....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DELİ BİR ADAM
ChickLitDaha önceki aşklardan eser yoktu... Sevmek sanki "O"nun icin çarşafa sarılı çıplak bir kadın bedeniydi... Ama o oyle sevmiştiki o bedene bürünmeye razıydı... Ben ilk defa böyle bir adim atıyorum umarım hikayeyi ve asıl anlatmak istenenleri begenir...