Bu sabaha yine heycanlı bir giriş yapmıştım. Yeni olan her şeyin güzel olduğuna inanıyorum. Okulun ikinci günüydü. Ve hala çok yeniydi. Umarım bu heyecanı hiç bir zaman yitirmem. Ama insan elde ettikçe hayatı, sanırım değerini yitiriyor hersey oysa ki peşinde koşarken hayaller ne kadar heycanlı. Aslında her güne mutlu uyanmak için bir sebep arayanlardan asla değilim. Benim için mutluluk sadece huzurdan ibaret. Hayallerimin gerçek olmasını ise ben piyangodan çıkmış gibi düşünüyorum. Zaten sevdiğim sabahları daha da çok seviyorum. Başarılarımı sadece kendime mal etmiyorum. Bütün başarılar benim başarısızlıklar olasılık veya kader demek oldukça yanlış. Hatalarımın sebebi olduğu kadar başarılarımın da bir sebebi olduğuna inanıyorum. Dünyanın mutsuz olmak için gerçekten çok kısa olduğunu biliyorum. Kendimize neden mutlu olmak için bir sebep arıyoruz ki? Dünyaya gelebilmek değilmi aslında mutluluğun en büyük sebebi. Dokunabilmek çiçeklere, koklayabilmek dünyanın en güzel kokularını. Ve hatta sabah kalktığında çalan telefonun alarmını kapatabilecek gücü bulmak kendinden. Bence şükür etmeli insan, seni uyandıracak bir sebebe uyandığından her sabah.Ağladığına şükür etmeli insan hala ağlayacak bir kalbi olduğundan. Yaşamaya, hayata nasıl bakarsan ve onu nasıl hayal edersen onu verir Yaradan. O yüzden mutluluk hayel et huzur hayal et. Mutsuzluklar sadece hayellerin den seni bir adım daha uzaklaştırır. Öteye geçememek değildir mühim olan , adım atamamaktır aslında... Attığın her adım da neyi yaşamak istediğini hayal etmek. İstemediklerini yaşama korkusunu degil. Savaşmak degil ki bu dünyanın kuralı, o kadar zor olamaz bence hissedebilmek mutluluğu... Doğduğun günü hayal et... Temiz boş bir kutu icine şekil veren sensin, dolduran boşaltan. Dışını süsleyen içini karartan. Her gün uyandığında düşünsen uyanamayanları, iste ozaman anlarsın mutluluğun asıl anlamını. Her şey bizim için bu dünya da ağaçlar, böcekler, gökyüzü, yağmur bir tanesini sevmek yerine hepsini sevebilsen anlayabilirsin yavaş yavaş neden var olduğunu. Mutluluğu uzaklar da arama ellerinde ara gözlerinde, görebildiğin veya göremediğin bütün bedenin de...
Ben hayata istediğim gibi bakıyorum. Mutluluğa uzanmıyorum çünkü o hep benim yanımda. Ağladığım zamanlar, karanlık gecelerde belkide kimi zaman onu kaybediyorum.
Sabahları tek kahvaltı yapamaya galiba alışamayacağım. Tuzlukla sohbet etmek ona hayatın ve yaşamanın anlamını anlatmak biraz fazla garip:)
Evden çıkıp durağa doğru yürüyordum. Hava çok güzel mis gibi bir gün daha bol oksijen. Hayatın her köşesinin tadını çıkarmak istiyorum. Doya doya sindire sindire yaşamak. Hatta sıkış tepiş dolmuşları bile dediğimde ayağıma basan insanlar sinirlerimi bozmuyor değil aslında ama enerjimi hiç bir ayağın ezmesine izin veremem:)
Okula geldim tanıdık bur yüze bakarken Buseyi gördüm. Nihayet bir insanla sohbet edeceğime çok sevindim. Biraz kapının önünde konuştuk dan sonra sınıfa dogru ilerledik. Sınıfa giderken berkayla karşılaştık. Selam verip aceleyle yoluna devam etti. Yavaş yavaş başlayacak olan dersler beni biraz tedirgin etsede bölüm derslerimi düşünmek gerginliğimi tamamen alıyordu. Ders içeriklerini anlatan bütün hocalarımız gayet sevimli gözüküyor du ancak asıl tatlılık tabiki sınavlarda belli olurdu. Son saatlere doğru geçiyorduk zaman su gibi akmıştı yine. İçimden acaba bugün buseyi eve davet etsemmi ki diye düşünüyordum. Artık bir karar vermeliydim ders bitmişti. Yalnızlık mı? cesaret mi? çanları kafamda çalarken. Cesaretligi seçerek onu eve davet ettim. O da ilk başta tedirgin bir tavırla kibarca rahatsızlık vermek istemediğini söyledi fakat ben ısrar ettim kıramayıp kabul etti. Işte sanırım doğru tepki buydu. Buseye su alıp geleceğimi soyleyip kantine doğru ilerlerken annemi aradım doğru arkadaşı bulduğunu soyledim ama annem tabiki ole hemen anlaşılmaz demişti. Belkide ben daha yanlıştım kim bilir ki? Sonra busenin yanına dönüp beraber o hep hayallerimi süsleyen dolmuşun yolunu tuttuk. Dolmuşta baya samimi dakikalar geçirdik. Aslında mecbur kaldık. Eve kadar resmen sarılarak gittik:) Eve geldiğimizde ilk olarak kahve yaptık uzun uzun sohbet ettikten sonra yiyecek bir şeyler yaptık. Buse inanılmaz güzel yemek yapıyordu. Yani bende güzel yaparım ama onunki de gerçek den çok lezzetliydi. Kesinlikle buse benim arkadaşım olmalıydı. Benden bir 10 puan daha alan buse ile yola devam ediyoruz bakalım buse sıradaki etaplarda da başarılı olabilecek mi? O gün gerçekten güzel gecmisti ikimizde hiç sıkılmamıştık. Saatlerce sohbet ettik, ve birbirimizi epey tanıdık. Umarım güzel bir arkadaşlığımız olur. Buse gittikten sonra balkona geçtim biraz gerneştikden sonra arkama yaşlanıp biraz sessizliği dinledim. Beynimin bazen düşünememeye de ihtiyacı vardı. Gün içinde okadar kurgu geçiyordu ki kafamdan gerçekten hayal gücüm çok güçlüydü. Buda bazen beni biraz fazla yoruyordu.Artık yatma vakti gelmisti. Yatağıma uzanıp biraz odamı izledim. Çok garip bir his di herşeyin sadece sana ait olduğunu bilmek. Yastığıma sıkıca sarıldıktan sonra derin bir uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DELİ BİR ADAM
ChickLitDaha önceki aşklardan eser yoktu... Sevmek sanki "O"nun icin çarşafa sarılı çıplak bir kadın bedeniydi... Ama o oyle sevmiştiki o bedene bürünmeye razıydı... Ben ilk defa böyle bir adim atıyorum umarım hikayeyi ve asıl anlatmak istenenleri begenir...