15 dakika mola.
Ben şimdi sınıfın en iyisiyle beraber mi takım oldum? Vay canına. Gerçi cidden güçlü takımlar var. Mesala Kacchan ve Iida. Ikiside güçlü elemanlar. Ve Tokoyami, güneş battıktan sonra güçlü oluyor. Herkes düşmanımız olucaktı tabikide. Ama aynı zamanda ormanda bizim düşmanımızdı. Heran bizi oyunlarına dahil edebilirdi.
"Hey, Deku-kun iyi misin?" Dedi Uraraka kederli bir gülümsemeyle.
"Ah, iyiyim sadece olasılık yürütüyordum."
"Büyük bir olasılıkla sizin takım kazanacak. Sen çok güçlüsün."
"Eh, Todokori'nin yanında bir hiçim aslında. Bu arada Todokori nere-" arkamı dönünce birisinin göğsüne yapıştım. Başımı kaldırınca bunun Todokori olduğunu fark ettim. Birden onu görünce titredim." Todokori beni korkuttun. Ne zamandır oradasın yahu?"
"Basından beri." Diyerek kestirip attı.
"Neyse sonra görüşürüz Deku-kun!" Dedi Uraraka ve gitti. Ileride Kaminari söyleniyordu. Belliki sabah yazılı sınav olmasın diye dua ettiğine pişman olmuştu.
"Dostum bu ne ya?! Açlık oyunları gibi!" Diye yakındı.
"Demek sonunda birilerini geberteceğim!" Kacchan keyifle elinde küçük patlamalar yaptı.
"Çok korkunçsun." Dedi Kirishima göz devirerek.
"Umrumda bile değil hepinizi yeneceğim ve özellikle sizi" parmağı ile bizi gösterdi. "Ikinizi yeneceğim."
Birden kanımda adrenalin pompalandığını hissettim. Yumruğumu sıktım. "Bizde seni yeneceğiz Kacchan!" Dedim yüksek bir sesle.
"Ha? Kapa çeneni inek. İkinizde kolay yemsiniz." Yere sert sert basarak yürüdü.
"Kacchan hep böyledir." Dedim Todokori'ye dönerek. "Tam bir baş belası." Diye söylendim.
"Midoriya." Dedi ve ona döndüm."Bu sınavı kazanalım. Birincilik ile." Dedi ve gülümsedi. Başımı salladım. "Evet" dedim. "SUNA BAK!" Diye bağırdım. "Kantin varmış! 10 dakikamız kaldı hadi hemen birşey yiyelim!" Diyerek kantine koştuk.
・.。.:*・・.。.:*・・.。.:*・
10 farklı kapı. Her takıma farklı giriş kapısı vardı ve hepsi birbirinden çok uzaktı. Aizwa sensei kumaşları ve pusulaları dağıtıyordu. Her takım için 1'er tane olucaktı. Ve kumaşlar farklı renkte olucaktı. Bu kumaşlar olmadan takım olmazdı. Eğer birisine kaptırır veya kumaşı düşürürsek diskalifiye oluruz.
"Işte kumaş ve pusula. Bunlara dikkat edin. Ve kumaşı kimin takıcağına, kimin pusulayı alacağına iyi karar verin." Dedi Aizwa sensei ve kumaşı ve pusulayı yere koyarak sonraki takımın kapısına gitmek için ayrıldı.
Ikimizde haraket etmeden pusula ve kumaşa bakıyorduk. Bu sonsuza kadar sürerdi. Sonunda sessizliği bozdum.
" Todoroki bence kumaşı sen almalısın. Sen kendini koruyabiliyorsun." Dedim. Ve sessizlik.
"Aslında ben senin takmanı düşündüm. Çünkü herkes kumaşın bende olduğunu düşüncenecek ve ilk hamleyi bana yapıcaklar ve sende zaman kazanmış olacaksın ve hamleyi yapacaksın." Dedi. Aslında haklıydı. Elimi tutup kaldırdığında kas katı kesildim. Kostümümün kolunu açtı ve yeşilimsi bağlamaya başladı. Saçının kokusunu alıyordum. Hafif lavanta ve yanık kokusu.
"İyi mı?" Dedi kumaşı sıkarak.
"Sanırım biraz sıkı..."Dedim. Bu sefer başını elime eğerek kumaşı dişiyle gevşetti. Sıcak nefesi tenime çarpıyordu şimdi.
"Şimdi?" Dedi. Elimi hala tutuyordu. Başımı evet anlamında salladım.
Birden kapının üstündeki kırmızı ışık yanmaya başladı ve yer sarsıldı. Başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ || hunger games
Fanfiction"Özür... dilerim..." sesim titriyordu. Todoroki heykelleşmiş mutatdan gözünü ayırıp bana baktı. " benim yüzümden... ikimizde kaybedebilirdik... daha da kötüsü ölebilirdik... berbat bir takım arkadaşıyım , özür dilerim..." gözlerim dolmuştu. "Midoriy...