Orman bize heran oyunlarını gösterebilir.
Tam tamına 2 saatir koşuyoruz. Dijital saate göre. Ve saat gece 10'a kadar kosucaktık. 10'dan sonra hareket etmek yasaktı. Diskalifiye olabilirdik.
Pusula onda olduğu için Todoroki önden koşuyordu. Ben ise arkasındaydım. Çok hızlı koşuyorduk ve eminim ki ön sıralardaydık.
Orman gayet sakin ve sıradan gözüküyordu. Ama bizi heran yanıltabilirdi. Uzun ağaçlar beni korkutuyordu ve heran yıkılacak gibiydi. Birden Todoroki yavaşladı ve durdu. Bende ona yetişince karşımda duran devasa sarmaşıklara baktım. Kurumuştu ama yolumuzu sarmıştı. Aynı bir kale gibiydi. Todoroki pusulaya baktı ve birkaç kez salladı.
"Pusula bu yönü gösteriyor. Sanırım buradan gecmemiz gerek"
"Ama baksana sarmaşıklar sanki bir duvar gibi. Nasıl geçebiliriz ki? Ayrıca sivri dikenleri var."
"Bir şekilde gecmemiz gerek. Tırmanamayız çünkü çok uzun ve sarmaşıklar güvenli değil. Etrafından da dolanamayız. Yolumuz uzayabilir."
"Şurası var." Eğilerek sarmaşıkların boşluğunu gösterdim. ancak emeklekleyerek geçilebilirdi.
"Başka şansımız yok gibi." Dedi etrafa bakınarak. "O zaman önden sen git. Eğer yolumuz biterse gücün ile bize yol açarsın ve ilerleriz."
"Evet zekice." Dizimin üstüne çöktüm ve emekleyerek ıçeri girdim. Arkamdan Todoroki girdi. Dirseklerimin üstünde emekleyerek ilerledim. Şuan için gücümü kullanmama gerek yoktu.
Yanağımda hissetiğim keskin acı ile kendimi savunmak için kendimi yana attım ve lanet sarmaşıklara dolandım. Saçıma dolamıştı. Kendimi çekmeye çalıştım.
"Bekle. Daha kötü yapıyorsun." Başarısızlığımdan utanarak yere baktım o sırada Todoroki bana yanaştı ve saçımı çözmeye başladı. Sıcak nefesini boynumda hissediyordum. Yine o lavanta ve yanık kokusunu içime çektim.
"Çekilebilirsin" dedi saçımı çözerek. Sonsuza kadar öyle kalmak istiyorum. Ama ilerlememiz gerek. Emeklemeye devam ettim. Kuru sarmaşıklar bitmek bilmiyordu. Sonunda ışığı görünce durakladım. Ve olan oldu. Aniden durunca Todoroki'nin başı götüme geçti. Ne olduğunu anlamak için arkamı döndüm... VE KENDIMI DIŞARI YÜZ ÜSTÜ ATTIM! BUNU YAPARKEN DE BAĞIRDIM! Ve yerde yuvarlandım. Todokori ise emekleyerek sarmaşıklardan cıktı (y/n aklımda emekleyerek çıkan ve masum gözlerle bakan Todoroki portesi geldi xd)
" şey özür dilerim. Yanlışlıkla oldu."
"H-hayır aniden duran bendim. Benim suçumdu." Dedim kıpırdanarak. Todoroki pusulaya bakarken halâ kıpırdanıp durdum. Sonunda ayağı kalkttı.
"Devam edelim o zaman." Dedi bana elini uzatarak. Elini tutarak kalktım ve koşmaya başladık.
***
Güneş batmak üzereydi. Nehrin yanına gelmiştik. Yol boyunca ne kadar susadığımı unutmuştum. Serin suda ilk elimi yıkadım ve terden yapışyapış yüzüme sürdüm. Avcuma suyu alarak iştahla yudumladıktan sonra mataraya su doldurmaya başladım. Todoroki ise kana kana su içiyordu. Çantalarımız hemen yanımızdaydı. Saate baktım. Henüz saat akşam yediydi.
"İlerlemeye devam edelim mı?" Dedi Todoroki elini üstüne kurulayarak. Sonra beni süzdü. Anlaşılan ne kadar yorulduğunu görmüştü. "Yavaşça?"
Başımı salladım ve sırt çantamı alıp nehir boyunca yürümeye başladık.
***
"Burası akşam için ideal." Deyip çantasını yere koyarak çadırı aramaya başladı. Ger grupta 1 çadır ve 2 tane yer yatağı vardı. Aslında çantada daha neler olduğunu bilmiyorduk.
"Işte burada." Dedi çadırı çıkararak.
"Nasıl yapılıyor biliyor musun?"
"Eh, tabiki. Babam sağ olsun." Dedi homurdanarak ve çadırı kurmaya başladı. Bende yere oturarak onu izledim. Bu esnada çantayı karıştırdım. 1 takım kıyafet, erzak (Ama muhtemelen birkaç gün idare ederdi), mutat rehberi, not defteri ve ufak bir yer yatağı.
"Bitti." Dedi çadırı gösterek ıçeri girerek yatağı yerleştirdik ve çantamızı yanımıza koyduk. Ben yatağın içine girdim. O ise bir kitabı inceliyordu.
" Neye bakıyorsun Todoroki-kun?"
" mutat rehberine, yardımı dokunabilir."
Doğrularak ona yanaştım. O kadar yakındım ki yine o kokuyu içime çektim. Göz kapaklarım ağırlamaya başladı ve kafam onun omzuna düştü.
***
Saat 6.
ŞU SAATİN ALARMINI KAPATIN!
Saat 6 mı?!Yerimden fırlayarak etrafı toplanmasında Todoroki'ye yardım ettim. İş bitince yakınmaya başladım.
" benide uydurabilirdin. Tek işi senin yapman doğru değil Todoroki-kun."
Basını sallamak ile yetindi.
"Neyse ben çantaları alıyorum" dedim ve çantaları alamaya gittim. Ormanda gözümü alan bir pırıltı gördüm. Todoroki bakıyor mu diye arkamı baktım ve onun bağdaş kurmuş bir şekilde yere baktığı gördüm.
O parıltı ne diye merak ediyordum. Merak içimi kemiriyordu sanki. Hem zaten hemen bakıp geri dönücektim. Hemen yaprakların arasına fırladım ve bakmaya ilerledim. Yerde sadece bir cam parçasını görünce merakım söndü ve arkamı dönerek yürümeye başladım. Birden arkamda hışırtı sesi duydum. Birazdan önümde devasa bir gölge belirdi. Arkamı dönüp gölgenin sahibine baktım.
Bakmaz olaydım. Gözlerine baktığım anda dondum. Cidden parmağımı bile hareket ettiremiyordum. Sapsarı yılan gözleri vardı. Basında 8 tane yılan vardı ve tıslıyorlardı. Kadın gibi gövdesi vardı ama çok büyüktü. Bacakları yerine yılan gövdesi vardı. Kocamandı. Gülmeye ve tıslamaya başladı. Kocaman dilini dışarı sarkıttı.
" bu akşam insan yiyeceğim~"
Bu bir mutanttı!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ || hunger games
Fanfiction"Özür... dilerim..." sesim titriyordu. Todoroki heykelleşmiş mutatdan gözünü ayırıp bana baktı. " benim yüzümden... ikimizde kaybedebilirdik... daha da kötüsü ölebilirdik... berbat bir takım arkadaşıyım , özür dilerim..." gözlerim dolmuştu. "Midoriy...