Gözlerimi aralayarak tavandaki florasana baktım.
Florasan.
Gözlerim seruma takıldı. Serumu takip edince koluma bağlı olduğunu gördüm.
"Genç Midoriya.."
Sağa doğru dönüp varlığını fark etmedigim sönmüş All Might'a baktım. Yanımdaki sandalyede oturuyordu.
"All Might?"
Onu görünce herşeyi hatırladım ve yerimden zıpladım.
"Herkes nerede? İyiler mi? Todoroki nasıl?!"
"Hop hop! Sakin ol! Herşeyi anlatacağım ama önce sakin ol!"
Odanın kapısı tıklandı ve içeri bir kadın girdi.
"Oda servisi."
Elindeki tepsiyi bana uzattı ve çıktı. Tepside balık ve sebze gibi sağlıklı şeyler vardı. Yemeğe yumuldum. 4 haftaya yakın süredir sağlıklı beslemiyordum açıkçası bu yemekleri özlemiştim. Yemeğimi yerken All Might beni izledi. Sonunda yemeyim bitince tabağımı itip merakla ona baktım.
"Işte yedim. Artık anlat lütfen."
Gözlerime baktı sonra iç çekti. Parmağı ile oynamaya başladı. Boğazını temizledi.
"Her şey siz ormana girdikten 2 gün sonra başladı. Biliyorsun ben sınavda yetkili değildim."
Başımı onaylarcasına salladım. All Might sınava katılmamıştı çünkü izinliydi. Hasta olduğu için.
"Hergün hocaları arayıp durumunuz hakkında rapor alıyordum. Bir gün telefona cevap vermediler. Ertesi günde. Bende endişelendim. Sizi izledikleri üsse gelmeye karar verdim. Ama.."
Dalgınca yere baktı.
"Üs orada yoktu. Sanki hiç orada değilmiş gibi."
Aynı çölün yok olması gibiydi.
"Bu durumu profesyonellere bildirdim. Genç Mineta ve Yaozoru oyunlardan elenmişti ve onlarda sizden haber alamıyordu. Onlarda iyileşince bize yardım etti. Çok faydaları dokundu."
Yaozoru ve Mineta o mağaradan sonra elenmişti. Bunca zaman bizi kurtarmak için çabalamışlar.
"Sonunda sizin olduğunuz ormana geldik. Ama havayı bir çeşit duvar sarıyordu."
"Yapay hava gibiydi içerden."
"O bir çeşit zırh gibiydi. Dışarıdan hiç bir engel geçirmiyordu."
Şaşkınlıkla ona baktım. Demek o duvar kaçmamızı ve dışarıdan gelen kuvvetleri engellemek içindi.
"Bütün yaptıklarımız boşa gidiyordu. Daha çok kahraman sayısını yükselterek daha fazla çalıştık. Sonunda iki sistem açığı bulduk. Herseyde bir açık olur illaki.."
Birden aklıma Dağ kadının tavanda açtığı delik ve kaçmak için yaptığı delik geldi. Demek ki o noktalar sistem açığıydı. Başımla onayladım ve çenemi ovuşturup düşünmeye başladım.
"Peki ya bizi izleyen kahramanlara ne oldu?"
"Onlar kurtuldu tabiki ama kolay olmamış. Onlar da bir çeşit lanetli oyuna girmişler. Bunun birisinin özgünlüğü olduğunu düşünüyoruz."
"Peki ya villainler? Çok sayıda villain vardı. Hepsi büyük bir tehdit."
"Hepsini oradayken yakaladık hatırlamıyor musun? Sadece 2 kişi yakalanmadı Shi-"
"Shigakari ve Kara Sis."
Her zamanki gibi kaçmayı başarmış olmalılar.
"Peki benden ne istiyorlardı? Beni kaçırıyorlardı!"
"Bunun nedenini hala araştırıyoruz. Ama hala cevap alamadık."
Düşünceye dalmak üzereyken kapıdan içeri bir kafa girdi. All Might zayıf halinde olduğu için korkuyla kapıya baktı."Todoroki!" diye heyecanla bağırdım ve ardından bir All Might'a bir Todoroki'ye bir All Might'a bir Todoroki'ye bir All Might'a bir Todoroki'ye bir All Might'a bir Todoroki'ye (...) baktım. Sonra kekeleyerek bir yalan uydurdum.
"B-bu benim amcam. Eee şey beni ziyarete gelmiş.."
All Might eliyle selam verdi ama oda ter boşalıyordu. Todoroki başını salladı.
"..merhaba"
"M-merhaba. Eee ben gitsem iyi olur. K-kendine iyi bak benim biricik yeğenim."
Ve aceleyle Todoroki'nin yanından geçip kapıyı kapattı. Todoroki ile göz göze geldik. Bana gülümsedi "selam" dedi ve yatağımın kenarına oturdu. Onun ufak yaraları vardı ama iyi gözüküyordu. Beni süzdü kafamdaki sargıya, kolundaki sargıya, bacağındaki yara bantlarına baktı.
"Nasılsın.."
Elini yaralı kolumda gezdirdi. "Bayağı hırpalamışsın.. benim yüzümden.."
"H-hayır! Kendini suçlama. Sen olmasan şuan burada olmazdım şuan öl-"
Todoroki işaret parmağını benim dudağıma götürerek beni susturdu. "O kelimeyi söyleme."
Yüzü bana çok yakındı. Gözlerinin içine baktım. Gözlerinin içinde kayboldum. O hala parmağını dudağımdan çekmemişti. Parmağını dudağımda gezdirdi. Ve yanağımı okşadı.
"Seni seviyorum. Hemde çok."
"Bende seni seviyorum."
Ve dudağımdan öpmeye başladı. Kollarımı onun boynuna dolayarak kendime bastırdım. Diliyle dudağımı araladı ve dilini ağzıma soktu. Dillerimiz birbiriyle dans ediyordu âdeta. Kesik kesik nefes alıyordum. Onu istiyordum. Kendimi iyice ona bastırıyordum. Sonunda geri çekilip nefes almak için başını boynumun arasına soktu. Artık sıcak nefesi boynuma çarpıyordu. Kulağıma doğru yükseldi.
"Bana güzel bir hayat verdiğin için ve beni sevdiğin için teşekkür ederim."
.。.:*♡SON♡*:.。.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ || hunger games
Fanfiction"Özür... dilerim..." sesim titriyordu. Todoroki heykelleşmiş mutatdan gözünü ayırıp bana baktı. " benim yüzümden... ikimizde kaybedebilirdik... daha da kötüsü ölebilirdik... berbat bir takım arkadaşıyım , özür dilerim..." gözlerim dolmuştu. "Midoriy...