🎶Sonder-Departure🎶
Derenin içindeydik. Neredeyse 2 haftadır yıkamamıştık. Dereyi bulunca yıkanmaya ve pis ter kokularından kurtulmaya karar verdik. Ben Todoroki'nin kucağında oturuyordum. Oda bana sarılmış kafasını omzuma gömmüştü. Nedense güzel hissettiriyordu. Gözüm onun sol koluna kaydı. Yankılarla doluydu. Gücünü kullanmayı yeni öğrenmişti zaten. Gücünü kullanması ona zarar veriyordu. Onun kolunu tutup yanıklarına iyice baktım. Başını hafifçe kaldırırdı. Belkide omzumda uyuyordu.
"Gücünü bu kadar kullanman senin için zararlı."
Sesim endişeli çıkmıştı.
"Önemli değil. Iyilesirim."
"Ama sana ne yaptığını görmüyor musun?"
"Burada hayatta kalmamız için yapıyorum. Ensilenme. Ağır bir şey değil."
Gözlerine baktım.
"Ama daha dikkatli ol."
"Endişelenme."
Yanağıma busecik kondurdu. Boğazını temizledi.
"Şu kopyacı villain hakkında.."
"Evet?"
"Aramızda bir şifre belirleyelim. Her ihtimale karşı."
"Tamam..All Might'a nerdesin?"
Göz devirerek gülümsedi.
"Güzel bir şifre."
"Tabi konu All Might olunca."
Saçımı kulağımın arkasına koydu. Kızarmama engel olamadım. Suratı çok yakındı. Suratıma o aptal gülümseyisimi yerleştirdim. Dudağını araladı. Ardından kafasını hızlıca omzuma gömdü. Gülememek için kendimi zor tutuyordum.
"Gitsek iyi olucak. Buraya daha fazla katlanamam."
O güzel pozisyondan ayrılıp üstümüzü giydik. Çantalarımızı taktik.
"Yarışa var mısın?"
Pusulayı eline alıp sırıtarak bana baktı. Gülümsedim.
"Neden olmasın?"
"Ama özgünlük kullanmak yok. Biliyorsun senin gücün çok titreşim salıyor ve mutantlari çeker."
"Peki."
"Hazır mısın? 1, 2-"
3 demeden hızlıca koşmaya başladı. Arkasından bağırdım.
"Hilebaz!"
Ona yetişmek için bende hızlıca koşmaya başladım. Gülüyordum. Herşeye rağmen mutluydum. Onunla birlikte olduğum için kendimi güvende ve mutlu hissediyordum. Oda gülümsüyordu. Hayatımda bu kadar mutlu ve azimli olduğumu hatırlamıyordum. O bitiş çizgisine ulaşacaktik. Başaracağız buna inanıyorum. Todoroki yanımda olduğu sürece hiç bir şeyden korkmuyorum.
Aniden durunca yanına gelince bende durdum.
"Şunu görüyor musun?"
"Neyi?"
"Şurada" parmağı ile ağaçları gösterdi. "Orada güç dalgası var."
İyice bakınca dalgalanan ve titreyen güç dalgasını gördüm. Pusula orayı gösteriyordu. Elimi cebime sokup yumruk yaptım.
"Yeni bir oyun, ha?"
Shigakari'nin aptal oyunlarından bıkmıştım. Bizi öldürmeye çalışıyordu. Pusulayı cebine sokup bana elini uzattı. Elini tutup parmaklarımı ona kenetledim. Gitmekten başka şansımız yok. Ve ilerlemeye başladık. Güç dalgasının içine doğru. Ve girdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♥ || hunger games
Fanfiction"Özür... dilerim..." sesim titriyordu. Todoroki heykelleşmiş mutatdan gözünü ayırıp bana baktı. " benim yüzümden... ikimizde kaybedebilirdik... daha da kötüsü ölebilirdik... berbat bir takım arkadaşıyım , özür dilerim..." gözlerim dolmuştu. "Midoriy...