This Is Not Fair!

69 4 0
                                    

     Ve B-Bu kavga edenler... Carter ve Harry'di !

Onları görür görmez ayırmaya çalıştım. Ama bana aldırmıyorlardı bile. Harry'nin Carter'a yumruk atmakta olan sağ elini tuttum fakat nafile. Hiç bir işe yaramıyordu bu boş çabalarım. Ve etrafdakiler...Niye sadece burada dikilip izliyorlardı? Yeniden onlara baktım. Ikisinde de yer yer morluklar vardı. Carter'ın tişörtünde de bir yırtık vardı. Her yerlerinde sıyrıklara rastlayabilirdiniz.

Onları durduramayacağımı bile bile bağırmaya başladım.

" AYRILIN IKINIZDE!!!"

" HARRY, BIRAK ONU."

" ÇOCUKLAR KESIN ŞUNU!"

" LUTFEN!!!"

Bu bağırışlarım bir sonuç elde edemedi. Ne etraftakiler kılını kıpırdatıyordu, ne de Carter ve Harry beni duyuyordu.

Bir iki dakika sonra kapalı olan büyük bahçeye açılan kapı sertçe açıldı. 'Sonunda!' dedim içimden isyan edercesine. Kaç dakikadır kavga ediyorlardı ve onlar şimdi gelmeyi akıl edebiliyorlardı.Tebrikler!

Gelenler okulun müdürü idi.    

Hemen kavganın olduğu alana geldi tabi kimseden de çıt çıkmıyordu. Müdür'ün geldiğini fark eden (sonunda!) Harry ve Carter hemen ayağa dikildiler ama öyle gözüküyordu ki ikisi de haddinden fazla rahattı. Korkmadıklarından emindim. Kesinlikle onların şu an tek yapmak istedikleri şey kavgaya devam etmekti. Müdür de pek etkilenmiş gibi durmuyordu. Fark edilebilir bir soğuk kanlılıkla önümüzde durdu ve adeta rujdan yaratılmış olan dudaklarını konuşmak için araladı.

" Harry,Carter ve Katherine. Hemen odama gidin! Bu konuyu orada konuşacağız."

Ne?!?! Niye ben de çağrılmıştım ki? Ben sadece ayırmaya çalışmıştım onları. Hani nerede adalet şimdi?

Harry ve Carter beni beklemeden birbirlerine pis pis bakışlar atarak önden ilerlemişlerdi. Tabi bende peşlerinden kedi yavrusu misali ilerlemiştim.

Bir kaç merdiven ve adımdan sonra nihayet müdürün odasına varabilmiştik. Yani varabilmişlerdi. Ben hala onların peşinden koşuyordum. Ne yapabilirim ki? Onların ayakları çok büyük.

Bir kaç adım sonra odanın kapısına ulaşmıştım ve bir saniye kaybetmemeye çalışarak içeriye girdim. Ne yani? Hızlı olmalıydım. Yoksa birbirlerine içeride yumruk atarken bulmak istemiyordum.

Bir yarım saniye sonra okul müdürümüz Bayan Moore içeri girmişti. Nam-ı diğer boya fırçası. Evet. Okula geleli bir ay bile olmamışken bu lakabı öğrenmek benim için büyük bir adımdı. Masanın önünde iki tane koltuk ve ortalarında bir sehpa vardı. Klasik ve boğucu bir odaydı. Oda da griden başka renk yoktu. Carter koltuklardan sağdakine oturmuştu ve Harry masanın sil tarafındaki duvara sırtını dayamıştı, ellerini birbirine  dolamıştı ve yamuk bir pozisyonda duruyordu. Ki bu hali çok çekiciydi. Ah! Hadi ama! Az sonra bir ceza alabilirdim-hem de haksız yere- ve benim tek düşündüğüm bu muydu?

Ah Katherine daha yaratıcı olmanı beklerdim yani. 

Vay be! Iç sesim bile benle dalga geçmeye başladı. Iç sesime cevap vermedim ve sessizce kendime trip attım. Evet. Evet, çok zekiyimdir ayıptır söylemesi. 

Bayan Moore masasına doğru ilerledi ve rahatsız gibi gözüken çirkin ve büyük koltuğuna oturdu.

" Neden kavga ettiğinizi ilk kim bana açıklamak ister? " dedi 'boya fırçası'. Kimseden 'çıt' çıkmadı. Ben ne söyleyebilirdim ki? Neden kavga çıktığını bile bilmiyordum.

Bayan Moore bizden ses çıkmayacağını nihayet  anladığında hepimize teker teker sormaya karar verdi.

" Carter bana neler olduğunu anlatmak ister misin? " dedi Bayan Moore.

Carter ilk önce bana ve sonra da müdüre baktı. Harry ile göz teması kurmamıştı bile.

" Kavga ettik." dedi Carter.

" Ah, evet o kısmı hepimiz anladık şükürler olsun ki."

Daha sonra Carter, müdüre anlamadığını belirten bir bakış gönderdi. Bunun üstüne 'boya fırçası ' konuşmaya devam etti.

" Bu kavga neden çıktı Carter? "

Carter hiç birşey demedi. Sadece bakışlarını parmak boğumlarına çevirmekle yetindi.

Bunun üzerine müdür sesini biraz daha yükseltti ama bağırmıyordu.

" Carter. Neden kavga ettiğinizi sordum."

" Aramızda ki bir sorun." dedi Carter. Harry alaycı bir sesli gülüş bahşetti hepimize."

" Tabi. Tabi eminim." diyede mırıldanmayı unutmadı.

Carter'dan istediği cevabı alamayan Bayan Moore ,sorularını bana doğru yönlendirmeye karar verdi.

" Peki Katherine.,senin bu olay ile alakan neydi? "

" Ben sadece ayırmaya çalışmıştım. "

Bayan Moore'un bakışlarından pek tatmin olmadını anlamak o kadar da zor değildi.

" Emin misin Katherine?  "

Başımı aşağı ve yukarı doğru onaylamak adına kafamı salladım.

Bayan Moore'un bakışları bu seferde Harry'de durmayı tercih etti.

" Senin bu konuda demek istediğin bir şey var mı Harry? "

Harry başını sırasıyla sağa ve sola doğru salladı. Bir şey demek için pek hevesli değildi herhalde.

" Biri bana asıl olayın ne olduğunu anlatacak mı? " dedi müdür sitem edercesine. Eğer konuşmamızı bekliyorsa fazlasıyla yanılıyordu. Kimsenin ağızını bıçak dahi açamazdı çünkü.

Bayan Moore yerinden kalktı ve rahatlamak adına gri çirkin sandalyesini getiye itti. Konuşmak için dudaklarını araladı.

" Demek öyle ki..."

" Madem konuşmak için pek hevesli değilsiniz ceza sizi bekliyor gençler."

Innocent BloodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin