Odama girer girmez evlenmeyi düşündüğüm ve üç çocuk yapmayı planladığım yatağıma adımladım. Seve seve yorganın içine girdim ve bir kaç dakika geçmeden uyuya kaldım.
Sabah uyandığımda okul olmamasının -sadece bizim için- verdiği mutlulukla banyoya girdim. Ihtiyaçlarımı giderdikten sonra kıyafetlerimin bulunduğu dolabın önüne gittim ve kapağını açtım. Dolaptan elime ilk geçen tayt ve salaş bir tişörtü aldım. Pijamalarımı çıkardım ve elimdekileri olabildiğince yavaş giydim. Sonuçta daha uykum açılmamıştı ve bolca vaktim vardı.
Giyinme fastım bittikten sonra aşağı indim. Mutfağa gidip kendime krallara layık bir kahvaltı hazırlamayı planlıyordum.Fakat mutfağa girince bu planlarımın suya düştüğünü anladım. Çünkü Tristian benden önce davranıp mükemmel bir kahvaltı hazırlamıştı. Masada bir kuş sütü eksikti. Aslında sevinmiştimde. Sonuçta artık kahvaltı hazırlamak için kendimi yormayacaktım. Ama bir sorun vardı. Tristian sadece yanlış bir şeyler yaptığında böyle jestler hazırlardı. Bu aklıma gelince hemen hafızamı yokladım. Mükemmel bir kahvaltı hazırlayabildiğine göre epey kızacağım türden bir şey olmalıydı. Daha sonra aklıma geldi. Beni dün Felicia ile tanıştırmıştı değil mi? Ah o kızdan hiç hoşlanmamıştım. Eğer onu affetmemi istiyorsa bir kahvaltıdan daha fazlası gerekti.
Yaklaşık beş dakikadır mutfağın kapısında dikiliyordum ve Tristian hala beni fark etmemişti. Çünkü beşinci krebini çevirmekle meşguldu. Dikkatini kendime çekmek için yalandan öksürdüm. Bunu duyunca hemen arkasını döndü. Ilk başta biraz şaşırdı ama sonra rahat tavırlarından birini takınıp konuşmaya başladı:
" Günaydın,Katy! Üzgünüm ,uyandığını fark etmemişim. Bu ara da bizim için kahvaltı hazırladım. Merak etme bu kahvaltıda o nefret ettiğin mısır gevreklerine yer vermedim. Ha bu arada çay mı tercih edersin yoksa kahvemi? Süt de olur hiç fark etmez.Sen nasıl istersen. Eğer başka bir isteğin varsa söylemen yeterli." hızlıca deyiverdi bunları.Cidden çok hızlıydı. Ama benim cevabım da kesindi.
" Hayır Tristian.Ne yaparsan yap bana o kızı sevdiremezsin. Bu yüzden boşuna uğraşma."
Ona 'kız' diyordum. Çünkü ona 'Tristian'ın sevgilisi'demeye dilim varmıyordu.
" Niye sevgilimden hoşla-"
" Lütfen ona 'sevgilim' demekten vazgeç. En azından benim yanımda böyle hitap etme. Gerçekten iğrenç."
Benim dediklerim bir kulağından girdi,öbür kulağından çıktı. Sanki konuşmasını hiç bölmemişim gibi konuşmaya devam etti.
" Niye sevgilimden hoşlan mıyorsun? O sana hiç bir şey yapmadı. Ondan nefret etmek için hiçbir sebebin yok."
" Bilmiyorum...Ama onu sanki bir yerden tanıyormuşum gibi geliyor ve... Ihm içimden bir ses onun güvenebileceğimiz biri olmadığını söylüyor. Ama eğer onu gerçekten seviyorsan ona...ona biraz da olsa katlanabilirim. Ama biraz...cık." dedim. Son cümleyi çok sessiz söylemiştim beni duyduğundan bile emin değildim.
Bir kaç saniye sonra Tristian koşa koşa yanıma geldi ve kollarını belime sardı. Belli ki beni duymuştu.
" Çok,çok teşekkür ederim. Sen en iyisisin ,mükemmelsin. "
" Biliyorum. Biliyorum. Eğer nefes darlığından ölürsem seni suçlarım."
Gerçekten artık çekilmesi gerekiyordu. Çünkü kaburgalarımın altındaki akciğerlerimi hissedemez olmuştum. Bu çocuk gücünün farkında değildi herhalde.
" Ah, özür dilerim fazla sıktıysam."
Ne sıkması resmen boğazladın be yavrum.
"Sorun yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Innocent Blood
VampirSıradanlıktan uzak bir genç kız. Bu hayatta bilmesi gereken her şeyi bildiğini düşünüyor. Ama sadece o öyle düşünüyor. Bitmek bilmeyen sırların doruk noktasında bulunduğunun farkında bile değil. Fakat sırlar er geç ortaya çıkar bir şekilde. Bu engel...