Innocent Blood

The Old Days

      "  Peki."

" Ne demek "Peki"? "

" Yani tamam. Teklifini kabul ediyorum.  Sana yardım edeceğim."

Ilk önce şaşkınlıktan konuşmak için ağzımı bile açamadım. Kabul edeceğini hiç düşünmemiştim. Belki eski günlerim hatrındandır diye geçirdim içimden.Belki.

" T-Teşekkür ederim. "

" Rica ederim. "

" Ş-Şey sana b-birşey sorabilirmiyim. S-Sorun değilse tabi? "

" Tabi ki. Neden olmasın. " dedi.

Benim aksime kekelemek yerine çok akıcı bir biçimde konuşuyordu. Benden daha rahat olmasına şaşırdım bi' an. Ama yinede nedenini erkek olmasına bağlayıp, iyi hissetmeye çalıştım.

" Neden teklifimi kabul ettin? Yani yanlış anlama kabul ettiğin için çok müteşekkirim ama..."

" Ne 'ama' ? "

"Şey yani ben sadece neden teklifimi kabul ettiğini sormak istedim."

dedim.

Sonunda demek istediğim şeyi demiştim ve bunu gerçekten çok merak ediyordum.

" Eski günlerin hatrına..."

-------------- 18 Temmuz 1172--------------

Hava fazlasıyla sıcaktı ve bunaltıcı bir havası vardı. Fakat o yanımdayken her şey önemini yitiriyordu. Benim bu hayattaki tek mutluluk kaynağımdı o. Onsuz bir parçam eksik gibi hissediyordum. Onsuz mutluluğu hissedemiyordum. Onsuz bu hayatın anlamını bulamıyordum. Onsuz kendim gibi olamıyordum. Onsuz günler geçmiyordu. Onsuz kalbim atmıyordu. Onsuz yaşamak istemiyordum. Ben onsuz yapamıyordum.

Ama beni sevip sevmediğinden emin olamıyordum. Seviyordur değil mi. Umarım seviyordur. Çünkü ben onu çok seviyorum. Beni sevmese onun gibi olmamı istemezdi değil mi?

"  Ne düşünüyorsun sevgilim? "  dedi.

Ah ben onun sesinede aşıktım.

"  Bizi. "

Bana anlamamış gibi baktı. Hayır... böyle bakmamalıydı. Yoksa... kalbimin fazla buna dayanabileceğini sanmıyorum.

"  B-Beni seviyor musun Mark? "

"Eğer seni sevmesen benim gibi olmanı istemezdim Isabella...Bu yüzden bunu birdaha sorma tamam mı  Isabella? " 

Bunları söylerken sesi gereğinden fazla çıkmıştı. Korkmuştum.

" P-Peki. "

" Sana kızmadım sevgilim. Sadece... öyle sormana şaşırdım."

Kafamı " Tamam" anlamında hafifçe salladım. Ama bundan emin olmak istiyordum. Beni sevdiğine emin olmak istiyordum.

"  Bana söz verir misin? "

" Hangi konuda? "

" Beni daima seveceğin ve asla gitmeme izin vermeyeceğin konusunda."

" Söz veriyorum. Seni daima seveceğim ve asla gitmene izin vermeyeceğim."

" Vampir sözü mü? "

"  Vampir sözü."

    ---------------------------------------------------

          -------1 Gün Sonra------

        -----Katy'nin Ağzından-----

Sonunda dedim içimden sonunda buradan çıkabilecektim bugün.Kendimi çok yorgun ve bitkin hissediyordum. Kaç gündür bana kan vermemişlerdi. Ne bekliyordunuz ki güçlü ve güzel bir vampir mi? Üzgünüm ama onu başka bir yerde arayın. Çünkü burada olan tek bir vampir var. O da korkak ve salak olan.

Odanın kapısı bir kaç kilit sesinden sonra açılmıştı. Kapı açılır açılmaz içeriye hemen Tristian girdi ve beni salona taşıdı. Gözlerimi açacak halim yoktu üstüne üstlük Tristian'ın endişeli bakışları beni daha da tedirginleştiriyordu.

Tristian beni koltuğa bırakıp birkaç dakikalığına gitti. Geri döndüğünde elinde bir bardak dolusu kan vardı. Bekle...Elinde bir bardak KAN VARDI! Ah bu kısa zamanda onu çok özlemiştim. Canım benim ya , sensiz ben bir hiçim gülüm ! Tristian'a minnettardım bunun için.

Tristian kafamı nazik bir şekilde kaldırdı ve bana kanı içirdi. Bir anda kendime geldim. Daha enerjik hissediyordum. Içimdeki uyku dürtüsü artık yoktu ama okul vardı. Ama katlanacağım sonuçta okula gitmeyi ben istemiştim. Sanırım (!) pekte zeki bir vampir değilim.

    --------------------------------------

Okul'a girdiğimde her şey çok normaldi. Yani ne bekliyordum ki? Diyorum ya biraz kafamda tahtalarım eksiktir.

Kapıdan içeri girdim. Ilk dersin kitaplarını almak için dolabıma doğru ilerledim. Kitaplarımı alırken arkamdan gelen ses beni şaşırttı ve korkmama sebebiyet oldu.

" Katherine. Yeni okul arkadaşına okulu gezdirmeyecek misin? "

Bu duyduğum ses çok tanıdıktı. Derin bir nefes aldım ve cesaretimi topladım. Arkama döndüm ve ne olacaksa olsun dedim. Ama karşımda gördüğüm kişi sayesinde donakaldım.

Carter'ın burada ne işi vardı?!?!