-Yoongi.Yoongi!
Önündeki kızın odaklanmış olduğu masaya vurunca kendine geldi Yoongi.Yüzüne baktı.Sinirliydi.Gözleri dolmuştu.
-Sana kaç kere söylemiştim değil mi!Yine aynısını yaptın!Beni asla dinlemiyorsun!
Kızın mavi gözlerine baktı.Bir zamanlar onun için herşeyini verebilirdi.Şimdi onu tanımıyordu bile.Koreli değildi.Ona korece öğretirken aşık olmuştu.Yüzüne bir gülümseme taktı.
-Neden gülüyorsun birşeyler söylesene!
Yoongi elini yeşil kabanının cebine attı.Bilekliğini çıkartıp önündeki çaresiz kızın eline koydu.
-Gidiyorum artık.
-Nereye?
-Sanane.
Yavaşça kalkıp kapıya doğru yürüdü.Attığı adımlar sağlam değildi.Kapıyı açıp dışardaki iğrenç havayı içine çekti.Arkasında bıraktığı yıkıntıdan haberi yoktu.Haberi olsa bile fazla umrunda olmazdı.
Elini cebine atıp son kalan parasına baktı.Kararını verip sadece içki satan biryere girdi.Basit bir insandı.Birkaç bira alıp çıkacaktı.
Tamamiyle ahşapla kaplı dükkanın içinde gezdi.İçerisi dumanla doluydu.Sıklıkla gelirdi buraya.Koca bir duvarda dizili biralara baktı.En sevdiklerinden birkaç tane alıp ödemeye gidiecekti.
Kucağındaki şişelerle birlikte gidecekken şaraplara bakan birini gördü.Yalan söylemezdi.Dikkatini çekmişti.Yanına gidip şaraplarla ilgileniyormuş gibi yaptı.Şaraptan nefret ederdi.
-Pardon?
Sesin sahibini algılamaya çalıştı Yoongi.Kafası iyi çalışmıyordu.Yanında dikilen uzun boylu kişiden başka birileri bulunsaydı eğer,işi daha da zorlaşacaktı.
-Şarap alacağım ama siz hangisini önerirsiniz?
Yoongi karşısındaki adamın tavırlarına şaşırmıştı.Onunla bu kadar kibar konuşan kimse olmazdı.
-Şurdaki.
Yoongi en yukarda duran şişeyi gösterdi.Buranın sahibini tanırdı.Şişelerin raflardaki yerini tarihleri belirlerdi.Yukarda kalan eski tek şişe ise iyi olmalıydı.
-Teşekkür ederim.
Yoongi birşey söylemeden ayrıldığında dairesine doğru yürümeye başladı.Tam tahmin ettiği gibi.İnsanlar onu görünce yolunu değiştiriyordu.Kabul etmiyor değildi.Berbattı.Arkasından tanıdık sesi yeniden duydu.Beyni temas ettiği onlarca toz yüzünden kendini kapatacaktı.
Uzun boylu çocuk ona doğru koşarken o sadece beyninin onu yönetmesine izin verdi.Kendini durdurdu ve nereye düşeceğini bilmeden derin uykusuna daldı.
🌌
Hoseok dikkatlice büyük gri koltuğunda oturan yabancıyı inceliyordu.Sokağın ortasında düştükten sonra onu zorunlu olarak evine götürmüştü.Sadece ona düşen cüzdanını vermek için gelmişti oysa ki.
Süt beyaz teni ve küçük gözleri vardı.Kolundaki damarlar fazla belliydi.Büyük ellerine karşın boyu o kadar da uzun değildi.Önüne düşen siyah saçları onun güzel görünümünü tamamlıyordu.
O uyanmadan üstünü değiştirmek için odasına gitti.Akşam gelecek misafiri için hazırlanmalıydı.
🌌
Min Yoonginin beyni yavaş yavaş uyanmaya başladığında içinde bulunduğu büyük salona baktı.Burda olmaması gerekiyordu.Üstelik burası kimindi?Yoongi yüzünü buruşturup etrafındaki şeyleri incelerken içerden giydiği siyah gömlek ve pantolonla uzun boylu genç girdi.Yavaş yavaş herşeyi anlıyordu.
-Demek uyandınız.
Yoongi gözleriyle kol düğmelerini bağlarken biryandan da onunla konuşan kişiyi takip etti.
-Evet.
-Sokakta bayıldınız galiba.Bende sizi buraya getirdim.
-Ben alışkınım.Gerek yoktu.
-Bir hastalığınız falan mı var?
Yoongi genç adamım sorusu karşısında gülümseyip ayağa kalktı.
-Ben gitsem iyi olacak.
-Peki.Ben Hoseok bu arada.
Yoongi bu tanışma isteğine ne kadar şaşırsada belli etmedi ve kendi adını söyleyip kapının kolunu çeviriyordu ki kapının bir kolu olmadığını farketti.Hoseok gamzelerini gösteren o gülüşü yapıp kapıya doğru uzandı ve baş parmağını bastırdı.
Yoongi zenginliğin fazlasıyla belli olduğu kapının açılmasıyla başına vuran ağrılar yüzünden pek de hoş olmayan bir yüz ifadesiyle inanılmaz lüks evden çıktı.
Biraz daha istiyordu.Vücudu o zehirden biraz daha istiyordu.Saatine baktı.Beyni uzun süredir kapalı olmalıydı.
🌌
Min Yoongi ancak gece olduğunda gelebilmişti iki katlı köşe apartmanın önüne.Gözlerinin kanlandığına emindi. Cır cır böcekleri havadaki ölümcül sessizliği deliyordu.
Anahtarını bulup büyük demir kapıyı araladı.Çabuk yoruluyordu.Nefes nefese alt komşusunun zilini çaldı.Burası zehrini yüklendiği yerdi.Kapıyı açan kıza baktı.Üstünde giydiği iç çamaşırı ve kısa şortu dışında hiçbir şey yoktu.Normalde herkedi etkileyebilirdi ama bu Yoonginin umrunda değildi.
-Sadece ver ve gideyim.
Kızın hala kapıda dikilmesi Yoonginin sinirlenmesine neden olmuştu.O lanet şeyi istiyordu.
-Bu gün ücretli Min Yoongi.
-Ne istiyorsun?
-Seni.
Yoongi küçük gözlerini yumdu.Beyni aldığı maddeyi yeniden vermesi için yalvarıyordu fakat bu kız sadece işini zorlaştırıyordu.
Kapıdan içeri adımını attığında sehpada duran paketleri cebine attı.Daha rahattı artık.Birazını hemen orda vücuduna hediye ettikten sonra karşısında duran bedene döndü.
-Artık istediğimi alabilir miyim Min Yoongi?
Yoongi gözlerini kapatıp koltukta arkasına yaslandı.Bu onun umrumda değil deme şekliydi.Kız sigarasından son bir yudum alıp onunla oynamaya başladı.
Beyni uçurumun kenarında gezen Min Yoongi ise ne olacağından kendini sorumlu tutmuyordu.Zehrini almıştı.Bu ona yeterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OVERDOSE |yoonseok|✔
Short Story°Kanser Jung Hoseok,uyuşturucu bağımlısı Min Yoongiye aşık olur.° (Tamamlandı)