Dün yaşanan olaylardan sonra içim rahattı. Artık sugalya arkadaşlığımızın bozulma korkusuyla yaşamak zorunda değildim. Hani demiştim ya bir insan gökyüzü kadar temiz ve ferah olabilirmi diye, işte o kişi sugaydı. Hani demiştim ya eğer bir gün güvenebileceğim biri çıkarsa karşıma, o kim olacak diye, işte oda sugaydı. Ben hayatımı paylaşabileceğim , mutlu olabileceğim ve güvenebileceğim birini bulmuştum, daha doğrusu allah onu karşıma çıkarmıştı. Ama bu aralar en çok korktuğum şey bu güzelliğin bozulmasıydı.
Telefonumdan gelen mesaj sesiyle irkildim ve baş ucumdaki telefonu aldım. Suga mesaj atmıştı.
Kimden: min suga💓
Pşşşt
Uyudunmu sevgilim?Hayır
Sen niye uyumadın?Seni düşünmekten gözüme uyku girmedi. Herşey çok hızlı gerçekleşti....
Haklısın.....
Sang-ah.....bana bir söz verirmisin?
Ne sözü?
Bana beni ne olursa olsun bırakmıyacağının ve beni asla unutmayacağının sözünü verirmisin?
Tabikide veririm....seni herşeyden çok seviyorum...senden başka kimsem olmasada..
Sana söz veriyorum...
Buna sevindim :)
:)
Iyi geceler prenses ;)Sanada iyi geceler prens ;)
Suga çevrim dışı.Telefonumu baş ucuma geri koyduktan sonra duvarımla bakışmaya başladım. Bu olanlar fazla güzel gibi geliyordu. Herşey çok ani ve hızlı gerçekleşmişti. Bu ilişkinin kısa süreli bir ilişki olmasından korkuyordum. Telefonumdan gelen başka bir mesaj sesiyle irkildim yine. Telefonumu elime heycanla aldım ama suga olduğunu sandığım kişi.......babamdı......
Kimden: bay cha jung hyo
min sang!
Önemli
Yarın en son buluştuğumuz kafede buluşalım.
Saat 13:30 da orda ol!.
Görüldü.Bu adam ne istiyordu yine! Onun yüzünden bıçaklanma riski atlatan ben şimdi yine onun yanına gitmek zorundaydım. Babam annem öldükten sonra biraz piskopatlaşmış ve bir piskolog görmeye başlamış ama tedaviler sonuç vermeyince doktor vaçgeçmiş oyüzden şu anda bir piskopatla konuşmak zorundaydım.
Sabah alarmımın iğrenç sesiyle uyandım ve kendimi banyoya attım. Ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra üstüme bir şort ve bir bluz giydikten sonra saçımı topuz yapıp evden çıktım. Önce suganın yanına uğrıycaktım sonra da o piskopat olan adamla görüşücektim. Ne istiyordu yine?!?!?
Offf kafayı sıyırıcam!!!
Kapıyı caldım ve beklemeye başladım en fazla 20 dk sonra bir çeşit uykulu suga açtı kapıyı."ayyy uyandırdımmı???". Diye sordum endişeyle. "Biraz öyle oldu.." dedi ve gülümsedi . Içeri girdim ve koltuğa oturdum. Sugada arkamdan gelip boyuma sarıldı ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Sonrada yanıma oturdu. Başımı onun göğsüne yasladım ve koynuna girdim. "Bu gün babamla görüşücem..". Dememle şaşırmışa benziyordu. "O adamlamı??" Diye sordu sinirle. Bende onaylarcasına başımı salladım. "Bende geliyorum." Dedi birden. "Olmaz! Seni yanımda görürse senide benide yaşatmaz!" Dedim sinirle. "Ya sana birşey yaparsa??!!". Attığı bakışlarla ürpermiştim. "Yapmaz. Daha doğrusu yapamaz" . Dedim sakinleşerek. "Enazından seni bırakmama izin ver" dedi ve suratını astı. "Tamam tamam" dememle gülümsedi ve evden çıktık. Beni kafenin önünde bıraktı. "Seni beklerim" dedi. "Yaah! Cidden, iyi olucam merak etme".dedim kendime güvenerek . "Olmaz ! Bekliycem".dedi inatla. Bende göz düsürdüm ve içeri girdim. Gidip onun karşısına oturdum."hoşgeldin" dedi. Bense sustum "ne diyeceksen de işim var" dedim sertçe. "Pekala..." dedi. "Bu sene okulunu amerikada okuyacaksın". Demesiyle şok olmuştum. Nasıl yani? dilini bile bilmediğim bir ülkede okulamı gidicektim yani??? Böyle birşey asla kabul edemezdim. "Hayır! Olmaz" dedim ve kaltım. Ama kaltığımda kolumdan tuttu ve beni yerime geri otutturdu. "Yah!! Gitmiyeceğim!!!!". Sesimi yükseltmemle herkes bana odaklanmıştı ama umrumda değildi. "istesende istemesende amerikaya gidiceksin! Ve inglizce öğrenip orda doktor olucaksın!!" Doktormu?!?!?!?!? Ama ben doktorluk istemiyordum ben yazar olmak istiyordum. Tanınmak, yazdığım sözlerin insanları etkilemesini istiyordum. "Doktormu?!?!? Ben yazar olucam bir kere!!!" Deyip yükselttim sesimi. "Ya zorla ya istekle!! Bu iş olucak okadar!!!" . Bu yaptığına inanamıyordum. Beni zorla istemediğim yerlere gönderip istemediğim şeyleri yaptırıyordu. Küçüklüğümden beri aynı şeyi milyonlarca kez yaşamıştım. Bıkmıştım artık."ben senin içki paran için hayallerimi yıkamam anladın mı?!!" Gözlerim dolmuştu . Hizlı adımlarla kafeden dışarı çıktım. Suga yere oturmuş beni bekliyordu. "Nasıl geçt--...sang-ah?! Noludu sana!??!?! Ne yaptı o adam sana?!?!?" Sesini yükseltmişti. Bense hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. "Sang-ah.....gel buraya" deyip kollarını açmıştı. Bende koşup ona sımsıkı sarılmıştım. Tek güvende hissettiğim yer onun yanıydı.
Suganın evinde~~
"nasıl yani?!!?!?!?!??!?!" Şok içinde bana bakıyordu. Sadece sustum. "Sang-ah ....gitmiyceksin demi?" Dediğinde gözümden bir yaş süzüldü."sang-ah!.....bırakma beni...lütfen". Onunda gözünden yaşlar süzülmeye başlamıştı. "S...suga.....kaçır beni".Bu bölüm kısa olduğu için özurdilerim arkadaşlar.
Bir sondaki bölüm daha uzun olucak!
Umarın beyenmişsinizdir!Oylamayı ve yorum atmayı unutmayınız!
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
Hepinize iyi kpoplu günler!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
benim tatlı serserim 1 (Düzenlenmiştir)
Fanfiction"Sang-ah!" "Hm" "Sen benim kader ikizimsin.."