Selam, bölümde belirttiğim şarkı dinlemek isterseniz yukarıda 👆Keyifli okumalar...
BÖLÜM 5 "karanlığın ateşi"
"Gecenin ıssızlık ateşi, gündüzün sahte aydınlığıydı. "
Büyük bir sessizliğin ortasında kalmış bedenim. Ne bir ses ne de bir görüntü var. Bir kaç saniye kulağıma gelen küçük mırıldanmalar oldu. Birisi akın diyordu, barış nerede ? Sonra o küçük mırıldanmalar kesildi. Bir karatrı oldu sanki, gozlerimi acamiyor olusumla tum isiklar kapanmıştı. Sonra beni birisi yattığım yerden kaldırdı ve başka bir yere koydu. Bir sandalyenin üzerine koyulmustum sanki...
Gözlerim aralandı tüm ışıklar açıldı ve beni yatırdıkları o sandalyeden kalktım. Etrafa baktım, yanımda buket vardı.
"Ne oluyor"dedim bağrışların arasında.
"Sakın ol canım "
"Buket bu sesler ne, bana ne oldu? "
" Alya barışın babası geldi. O burada.."
Gözlerim etrafa bakarken sesin geldiği yönü bulmaya çalışıyordum. Barış'ın babasının sesi tüm karakolda yankılanırken, vahit beyle ilk defa karşılaşacağım anın bu an olması ne kadar garipti. Tam da şuan barış'ın bu durumda olmasının sebebini sorgulanıyorken, onun karşısına çıkmam ne kadar doğru olurdu. Bir yıl sonra ilk defa karşılaşacağım bir insana, bu durumu nasıl izah edebilirdim . Daha ne olup ne bittiğini ben bile bilmiyorken, nasıl hesap verecektim. Bir bağırış sesi geldi. Birisi korakolun içinde basbas bağırıyordu. Bir kadın, endişeli halde koşa koşa kağana sarıldı. Arkasından gelen çok naif bir beyfendi eşlik ediyordu kadına. Galiba kağan'ın annesi ve babasıydı. Sonra akın'ın babası binadan içeriye girdi. Akını sordu bize .
"Iyimisiniz kızlar. Akın nasıl, neredeler?"
"Biz iyiyiz, akın vahit amcayı sakinleştirmeye çalışıyor sanırım "dedi buket, sesin geldiği yönü, akın'ın babasına gösterirken. Barış'ın babasının sesi kulaklarıma işliyordu.
"Benim oğlum suçsuz onu buradan çıkartın hemen! " diyordu. Sesin geldiği yöne doğru gittim. Ve karşımda, barış'ın babası. Sinirden kıpkırmızı yüzüyle karşı karşıyaydım. Tam karşısındaydım. Bir buz parçası gibi, tam karşısında belirdim.
Akın, kağan ve buket kocaman bir çember olmuştu vahit beyin etrafında. Bana öyle bakıyorduki, sanki daha önceden tanıdığı birini yıllar sonra tekrar görmüş gibi. Ama imkansızdı. İlk defa görüyordum onu. Ne kadar benziyordu barış'a. Dimdik duruyordu karşımda. Yüz ifadesi öylesine serti ki, tıpkı barış gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN IŞIĞI ESİRİ.
Novela JuvenilBir terslik vardı. Etrafta sadece ormanın ruh titreten uğultusu vardı. Damarlarımda ki kan, bu denli ıssızlığa alışkın olmadığından katran olmuştu. Gün ışığına esir olmuştuk usul usul. Orman ve gün ışığı! Bedenini bırakmak istemeyen ruhun alacak...