1.BÖLÜM

4.3K 274 15
                                    

7 Nisan 2014, 05.00 

Ahh, uçak saatim bu kadar erken olduğu için Chanyeol hyunga milyonuncu küfrümü ederken elimi çabuk tutup güvenlik kontrolünden geçmeye çalışıyordum.Hah kim demiş vampirler uyumaz diye, o efsaneyi kim uydurduysa saygılarımı iletmeden edemedim.Evet ölümlülerden farklıydık ama tabi ki bizimde uykuya ihtiyacımız vardı.Kontrolden geçerken çıkarttığım güneş gözlüklerimi susamışlıktan kararmış irislerimi ve uykusuzluktan çökmüş göz altlarımı gizlemek için tekrar taktım.

Koşarak check in işlemimi tamamlamak için en yakın uçuş ofisine gittim.Karşımdaki manzara gerçekten uykumun 
açılmasına yetmişti.Mini eteği ile karşımda bacak bacak üstüne atmış sarışın kıza herkesin bayıldığı gülüşümü gösterip flörtleşirken çoktan işlemim hallolmuştu.Gözlüklerimi çıkartıp, benimle böylesine 
ilgilendiği için nadir yaptığım gibi göz kırparak rahat bir şekilde bekleme salonuna yürümeye başladım.Kulaklıklarımı takarak bir koltuğa oturup az önce Chanyeola içimden ettiğim küfürleri tek 
tek ona mesaj atmaya başladım.Farkındaydım o bile bu saatte uyanmamıştı.Muhtemelen ev ahali benim uçağımın iniş saatine kadar sıcak yatakları ile sevişmeye devam ediyorlardı.Kulaklarımda 
‘’Skillet-Better Than Drugs’’ çalarken biraz uyuklayabileceğimi düşünüp gözlerimi yumdum. 

Tanrı uyuklamayı bana çok görmüş olacak ki birden uçağımın kalkış anonsu verilmeye başladı.Evet kulaklık olmasına rağmen duyuyordum, kulaklarımın fazla hassas olması bazen gerçekten işime yarıyordu.El bagajımı alıp business classta yerimi almaya hazır bir şekilde giriş kapısına yöneldim. 

Uçuşların en sevdiğim yönü özenle seçilmiş hosteslerin bazen bana tuvalette bile hizmet etmesiydi (anladınız bence kdjnkn).Ama lanet Chanyeol ün uğursuz elleri ile alınmış bir biletten ne beklenirdi ki. 
Bu uçuşta gerçekten bana hizmet edebilecek kapasitede bir hostes yoktu.Bozuk ağzımla içimden bugün ettiğim milyonuncu küfür ile yerime oturup uçuş boyunca uyumayı tercih ettim. 

Titrek gözkapaklarıma güneş ışığı vurmaya başlamıştı. Buda saatin ilerlediğinin ve Kore’ye inişin az kaldığının göstergesiydi tam düşüncelerimi uzaklaştırıp tatlı uykuma devam edecekken beklenen 
hamle yapıldı ve uçağın tekerlekleri bir kuş hafifliğinde yer ile buluştu. Uçağın kapıları açıldı hızla çıktım, binaya yönelmeden önce uçağın yanında durup ellerimi iki yana açarak hafif rüzgarı 
kucakladım. Yaklaşık 15 yıl sonra döndüğüm bu yeri gerçekten özlemiştim.

Evet 5 yaşında annemle babam beni hyunglarımdan ayırıp apar topar Amerika’ya götürmüştü.Onlar arada bir beni ziyarete 
gelse de benim Kore’ye dönme şansım hiç bulunmamıştı. Ta ki babam doğum günümden –yani bugünden- bir hafta önce bana artık Kore’de yaşamaya başlayacağımı söyleyene kadar. 

Düşüncelerimi uzaklaştırıp rüzgarla kucaklaşmama garip gözlerle bakan insanları görmezden gelerek binaya yöneldim.Biran önce bavulumu alarak çıkışa gidip beni karşılamaya gelen Chanyeol hyunga yumruğu yapıştırmak istiyordum.Ahh sanırım bunu rüyamda bile göremezdim bahsettiğim adam benden yaklaşık bir 100 yıl kadar büyüktü ve dövüş artık onun için yürümek gibiydi. Bavulumu 
görmenin sevinci ile hemen öne atılıp sanki en lezzetli kanın kaynağını bulmuş gibi onu kaptım. 

Yanımda sadece bir bavul vardı çünkü diğer eşyalarım buraya döneceğimi öğrendikten iki gün sonra kargo ile gönderilmişti. Normal insanlara göre bir öküz ölüsü ağırlığında olan bavulumu elimde pamuk şeker varmış gibi taşıyarak çıkışa yöneldim. Kapının açılması ile tiz çığlığı duymam bir oldu. 

‘’Vee işte karşınızdaa Oh Sehun’’ diye bağırdı az önceki sesin kaynağı Tao. Diğer insanların bana bön bön bakmasının verdiği utanç ile başımı eğip alt dudağımı çiğnerken her zamanki küfrüm döküldü dudaklarımdan.

Cry For The MoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin