Bölüm 17
Sesindeki alaylı tını rahatça iç çekmeme yetmişti bile. Belki de 21 yıllık tutsak hayatımızda artık bir şeyler yoluna girmeye başlıyordu.
-Sehun-
Korkunç şeylerden uzak olmak.. Burada hayatımı tamamlayan insan ile birlikte rüzgarın kollarında uzanmak, sanki bütün kötülüklerden koruyordu beni.
Her şey harika olmayabilirdi ama birazda olsa kendimizi uzak tutabilmek güzeldi. Sanki her şey mükemmelmiş gibi davranmak bazen iyi geliyordu insana.
Çoğu şeyi atlatmıştık belki, ama hala halledilmesi gereken meseleler vardı ve biz elimizden geldiğinde bu süreci erteliyorduk.
İyi olacağına emindim, en azından beraberken iyi olacaktı. Kai benimleyken hayatımızın düzene girmesin de elimizden gelen her şeyi yapacağımızı biliyordum. En önemlisi ona güveniyordum.
İstediğimiz tek şey beraber olmaktı. İnanın lanet olarak gördüğüm bu güç umurumda bile değildi. Kullanmaya gönlümün olmadığı fazlalıktı benim için.
Çoğu kişinin bize imrenerek bakacağından emindim. Hatta gücümüzü yok saydığımız için bizi salak olarak nitelendireceklerdi. Ama inanın Kai benim olduktan sonra umurumda bile değildi.
Bu denli güçlü olduğumu öğrendiğimden beri yeteneklerim benim için sadece birer fazlalıktan ibaretti. Hiç biriniz sizi yıllarca olmanız gereken yerden ayıran gücü bir ödül olarak görmezdiniz.
Ben yıllardır kaybettiğim evimi bulmuş gibiydim. Evet, belki gerçekleri öğrenmeden önce bu boşluğun farkında değildim ama onu ilk gördüğüm andan itibaren kime ait olmam gerektiğini biliyordum.
Beni tamamlayan ve ihtiyacım olan tek kişi Jongin’di. Beraber çok fazla zorlukla karşılaşabilecek olabilirdik ama sonuçta yanımda o oldukça cehennem bile bana güzel gelecekti. Cehennem ateşi bile bana ferahlatıcı gelecekti.
Onsuz bir cennette yaşamaktansa, Jongin’in olduğu bir cehennemde sonsuza dek yanmak bana daha doğru geliyordu.
Cennet ve cehennem olgularına aslında asla tam olarak inanmamıştım. Cennet ve cehennem için kalıplaşmış olgulardan asla hoşlanmamıştım.
Cennet ve cehennem bana zaman gibi geliyordu. Einstein’ın özel görelilik kuramını belki bilirsiniz. Eğer sevdiğiniz birinin yanındaysanız veya sevdiğiniz bir işi yapıyorsanız zaman çok hızlı akıp gider. Ama eğer sıkıldığınız bir işi yapıyor ve sevmediğiniz bir ortamda bulunuyorsanız zaman geçmek bilmez. Bu yüzden zaman aslında kişiden kişiye değişir der.
İşte bana göre cennet ve cehennemde böyleydi. Kişiden kişiye göre değişiyordu. Genel bir özelliği yoktu. Açıkçası ferah bir ortamda, huzurlu ağaçların arasında Kai’sız vakit geçirmektense; cehennemin yakıcı sıcağında, bunaltıcı havasında Kai ile olmayı yeğlerdim.
Kai benim oksijenim gibiydi çünkü. Farkına vardığımdan beri tatmadan bir saniye bile duramadığım..
Düşüncelerimi bölen yumuşak ve sevgi dolu sesi aslında içimi ürpertmeye yetmişti.
‘’Bebeğim biliyorsun henüz her şey bitmiş değil.’’
Söylediklerinde o kadar haklıydı ki. Ama kendimi kandırıp iyiymiş gibi davranmak sorunlarla yüzleşmekten daha kolay geliyordu bana.
‘’Bitecek ama değil mi? Yani sen, ben ve diğerleri bütün bunlardan kurtulacağız?’’
Saçlarımı okşamaya devam ederken, yaslandığım sıcak göğsüne iyice sokuldum. Cevap vermeyi reddetse de başıma kondurduğu ufak öpücük içimde ki endişenin dağılmasına yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cry For The Moon
FanfictionYüzyıllar boyunca birbirine düşman nesiller yetiştirdi iki aile.Ama bir gün hesaba katmadıkları bir şey oldu.Ay tutulmasının beklenmedik gerçekleştiği o gece, her iki aileden dünyaya birer bebek geldi. Onlara bahşedilen şey bir lanet miydi yok bir...