Elizya'dan...
"Hayatında sana mutluluk ve huzur veren insanlar bağımlılık yapar."
Canım hayat felsefem. Bana huzur veren insanlar kesinlikle Uçuk Kaçık'larım.
♡♡♡♡♡
Güzel ve çılgın bir yaz tatilini kim sevmez ki... Ben, Esra, Ayşenur, Ada, Nurgül, sevgilim Buğra ve Semih, Cüneyt, Ömer, Furkan eniştemler bu haftasonu Marmaris'te harika bir tatil yapmaya gidiyorduk. Gideceğimiz yol uzun süreceği için Cuma günü öğleden sonra çıktık yola. Bu ilk tatilim değil şehir dışında yaşayacağım lakin ilk defa Uçuk Kaçık'larım ile gidecektim tatile. Hep merak ediyordum böyle bir tatili ne zaman yaşarız diye ve sonunda o gün gelmişti. Heyecan ve mutlulukla hazırlamıştık valizlerimizi. Dizi çekimlerim de bitmişti. Tatil en çok benim hakkımdı. Ve umarım hayranlarım tarafından fark edilip magazincelere yakalanmazdım. Çünkü bu çok rahatsız edici lanet bir durum. Sonunda öğleden sonra olduğunda tatil maceramız başlamıştı.
On kişilik bir tatil kafilesi olduk adeta. Her birimiz kendi sevgilimizin arabasındaydık. Otobanda resmen eniştelerim ve kızlar birbiriyle yarışıyor eğlencenin en zirvelerinde coşuyor kahkahalar atıyorlardı. Ben ve Buğra ise en geride kalmış normal hızla gidiyorduk.
"Hadi Aşkım bas gaza geçelim şu kaplumbağaları."dedim. Üstü açık olan arabada emniyet kemerimi açmış ayağa kalkıp kollarımla ön camı tutmuştum. Buğra birden adeta deliye döndü. "Ne yaptığını sanıyorsun gerizekalı! Otur hemen yerine! İkimizi de öldürecek misin?"Bana daha önce hiç böyle bağırmadığı için kısa süreli bir şok yaşadım. Gözlerimin dolduğunu bile fark edemedim. Ben tekrar ön koltuğa oturup emniyet kemerimi takarken Buğra arabanın üstünü kapatmış bana bakıyordu. Resmen tatilim başlamadan bitmiş gibiydi. "Özür dilerim boncuğum. Seni ağlatmak değildi amacım. Sadece senin o tatlı canını tehlikeye atmak istemiyorum. Anlıyor musun beni?"
Onu başımla onayladığımda tebessüm etti ve radyoyu açtı. Radyodan Kolpa şarkısı yükselirken ağlayan asık yüzüm yerini kocaman bir gülüşe terk etmiş şarkıya eşlik ediyordum yüksek sesle.
"Seni gülerken, yemek yerken, oyun oynarken ve şarkı söylerken izlemek bana Galatasaray'ın Fenerbahçe ile olan maçını izlemek kadar heyecan veriyor."dedi Buğra. Ona baktığımda çok samimi gülümsüyordu. Ah şu erkekler ve futbol muhabbetleri... Üstelik övdü mü, gömdü mü anlamadım bile.
"Amin boncuğum amin."dedim. Yanağını sıktım ve şarkıya eşlik etmeye devam ettim. Huyum buydu. Anlamadığım şeyleri 'Amin' diyip geçiştirmek.
♡♡♡♡♡
Ayşenur'dan...
Marmaris'e gidiyorduk hep beraber. Eminim herşey mükemmel olacak. Tatili çok ani planlasakta herşeyi ucu ucuna yetiştirmiştik. Biz mükemmeliz. Yerim ben bizi. Yemek demişken...
"Ay ben çok acıktım Cüneyt ya."
"Beni ye!"
"Ne diyorsun ya Lobiaş Xaşari°"
"Otobandayız farkındaysan... Sana Lobi kaşarını nerden bulayım?"
"Uff! Cüneyt salak mısın acaba? Ne lobisi ne kaşarı ya? Lobiaş Xaşari dedim. Fasulye sırığı demek lazcada. Cahil Nosişuka seni!"
"Ney Şuka? Türkçe konuş Hırçınım. Anlamıyoruz lazca diyede gömme beni bu kadar. Kırılıyorum ama..."
"Nosi; akıl Şuka; salata demek. Türkçe'ye çevirecek olursak Hıyar Beyinli oluyor. Ay aman kırılıyormuş haspam. Cacık suratlı künefe kafalı!"
"Söverken bile yemek var aklında..."
O kadar acıktım ki anlatamam birde bu Cüneyt çamışı ile konuşmak olan enerjimi de tüketmişti. Otobanda az önce ki hız yarışımızın aksine şuan hepimiz sessiz ilerliyorduk. Önümüzde uzanıp giden kapkara yol ve masmavi gökyüzü tam şiirlere konu olacak güzellikteydi. Dört saatten fazla olmuştu yola çıkalı. Acıkacaktım tabiki. Üstelik yanımızda sudan başka bir şey yoktu. Off ya neden şimdi ben? E baktım olacak gibi değil aklıma Elizya'ya mesaj atmak geldi. O anında cevap verirdi her zaman.
Ayşenur : Hobbitim ben çoh acıktımğh
Elizya : Laz güzeli yanında minik bir piknik sepeti var ya? Onun içinden ye bir şeyler tatlım.
Ayşenur : Ne! Nerde? Benim neden haberim yok ya!..
Elizya : Birde bana şapşik dersin ha! Kız yola çıkmadan mutfakta bir şeyler hazırladım da verdim ya hepinize minik koliler. Onun içinde var bir şeyler. Afiyet olsun. ♥
Ayşenur : Sen bir tanesin aşkısı. Teşekkür ederim.♥
Elizya : Müsadenle böldüğün güzellik uykuma dönüyorum. Öptüm. Not: Bir şey olursa burdayım hep. Mesaj atman yeterli.
Ayşenur : Peki. Haydi kayiten°♥°Lazca → Haydi kayiten; Görüşürüz
Ah!.. Elizya da olmasa aç kalacaktım daha bilmem kaç saat daha. Telefonu torpidoya koyar koymaz emniyet kemerimi çıkarıp arka koltuğa yöneldim. Cüneyt'in ne yaptığımı soran hiç bir sorusunu umursamadan koliyi alıp önüme döndüm. Emniyet kemerimi hızla takıp aç kurtlar gibi koliyi süzdüm. Sonra koliyi açar açmaz bastım sevinç nidalı çığlıkları.
"Ya yerim seni beeen... Oyy sen de mi varsın? Seni de yerim. Seni de. Ve seni de! Siz ne kadar da şirinsiniz? Yiyim mi seni de? Oy sen ne kadar lezzetlisin." Youtube'daki yemek görünce kendinden geçen Koreli o şişman adam gibi hissettim kendimi. Resmen yiyecekler ile konuşuyordum.
"Hırçın Hatunumu kaybettik... Sakin ol. Boğulacaksın su iç. Yiyeceklerin tir tir tirediğini hissediyorum korkundan."diyen Cüneyt'inde ağzına bir kurabiye tıktım zorla.
"Oşkom soncodo çok gozol doğil mii?"
"Ağzını kapat. Pislik yapma!"
"Sensin be pislik Çamış efendi! Hıh!"
Cüneyt'e sahtecikten küsüp önümdeki ziyafete odaklandım. Onunla zaman harcayacağıma ulusal sesleniş ile guruldayan midemi susturmak daha mantıklı olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇUK KAÇIK (Dostluk Hikayesi )
Short Story☆Kendini olduğu gibi sevenlere ithaf edilmiştir.☆ Dün de, Bugün de, Yarın da... Kendini yalnız hissettiğinde kalbine dokun. Çünkü Uçuk Kaçık Dostların hep orada, seninle... Bu hikâye sadece başrollerin değil, belki de içinizden birilerinin hikâyesid...