Nurgül'den...
Bunu yaptığıma inanamıyordum. Ben az önce yüzmüştüm. Evet ben. Nurgül Şahin yüzüvermiştim Marmaris'in gökyüzünü kıskandıran mavi sularında. Hemde Furkan sayesinde. Denizi görür görmez diğerleri ile eve gitmek yerine Furkan'ı ikna edip denize koşmuştuk apar topar... Güzel Ege'nin güzel denizleri. Masmavi gülümsüyordu. Furkan denize ciğerci kedisi gibi baktığımı görüp yüzmek isteyip istemediğimi sordu. Yüzme bilmediğimi söyleyince de sorun olmadığını bana hemen öğreteceğini söylemişti. Gün batımı sayılırdı bu vakitler. Bundan olsa gerek kumsal çok sakindi. Yüzmeyi öğrendiğimdeyse hiç çıkasım gelmedi.
"Ay aşkısı bu muhteşem bir deneyim oldu benim için."dedim. Kumsala çıkarken diğer yandan hala aklımda yorgunluğuma kezat şekilde yeniden yüzme isteği vardı.
"Benim içinde öyle oldu aşk çiçeğim."
"Yarın bir daha girelim mi ne olur? Lütfen."
"Düşünmem lazım."deyip çapkınca göz kırptı Furkan. "Hadi eve gidip yemek yiyelim. Olur mu?"
"Olur tabi."
Furkan'dan...
Aşk değil midir insana yapmam dediği herşeyi yaptıran? Aşktır. Aslında Nurgül tepeden tırnağa her zerresiyle Aşk'tı benim için. Ben onun için Mecnun olur çöllere düşerim, Ferhat olur dağları delerim.
"Ay Nurgül valla çok kızgınım sana. Biz burda evin temizliğine canımızı dişimize takarak girişelim sen git Furkan ile deniz sefası yap... Geç mutfağa Elizya ve Esra'ya yardım et."dedi kapıyı açan Ayşenur. Kapı açılır açılmaz onun gazabına uğramıştık. Kendisi öğretmen olduğu için etrafındaki herkesi potansiyel bir öğrenci olarak görüyordu sanırım. Etrafta eli boş gezen birini gördü mü başlıyordu böyle sayıp sayıp ceza verir gibi görev vermeye.
"Yahu bir dur nefes alayım."dedi Nurgül. "Giderim birazdan. Üstümü değiştirmem lazım. Bikiniler ile sanmam Elizya beni mutfağa soksun."
"PEKİ! ACELE ET."
Ayşenur arkasını dönüp mutfağa giderken Nurgül hayıflanmıştı ondan yana. "Bir insan mesleğini sever de bu kadar mı benimser ya. Resmen beni öğrencisi sanıyor."
Ona teselli olması niyetli sırtından sarılıp boynuna minik bir buse kondurdum. "Sıkma tatlı canını ben yanındayım sana yardım ederim." Muhtemelen şuan gülümsüyordu. Kollarımın arasında dönüp bana sarıldı.
"Varlığın huzur veriyor. İyi ki varsın."
Nurgül kalbime kasıtlı galiba. Ne zaman bana böyle ithamlarda bulunsa kalbim hızlanıyor içimi mutluluk kaplıyor. Kendimi onunla tamam hissediyorum.
"Sen benim ruhumun yan etkisi olmayan ilacısın. Sen beni sevdikçe alıp seni kalbime sokup saklayasım geliyor." Fısıltıyla kurduğum cümleler kulağından kalbine doğru süzülerek ilerledi. "Sakla beni kalbine. Kimse bulmasın."dedi ve bir memnuniyet nidasıyla mırıldandı. "Seni gökyüzü kadar sonsuz seviyorum."
♡♡♡♡♡
Akşam yemeği yerken biz erkeklerin kızlarla olan sohbeti kahkahalar atmamıza neden oluyordu.
BİZLER DÜNYANIN EN TUHAF AMA EN MÜKEMMEL BEŞ ÇİFTİYİZ. BELKİ BİR O KADAR DA UÇUK KAÇIK VE DELİ DOLU...
"Kız sen değil miydin, 'Semih aşkından ölüyorum al beni kalbine ne olur' diyen?"dedi Semih.
"Acaba o tam tersi olmasın? Sen değil miydin, 'Esra! Aşkından ölüyorum Esra. Aşığım sana ilk gördüğümden beri!'diye evimin kapısında mart kedileri gibi dolaşıp duran?"dedi Esra ona cevaben. Semih'in karnına hafif bir dirsek atmayıda ihmal etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇUK KAÇIK (Dostluk Hikayesi )
Truyện Ngắn☆Kendini olduğu gibi sevenlere ithaf edilmiştir.☆ Dün de, Bugün de, Yarın da... Kendini yalnız hissettiğinde kalbine dokun. Çünkü Uçuk Kaçık Dostların hep orada, seninle... Bu hikâye sadece başrollerin değil, belki de içinizden birilerinin hikâyesid...