Yıldızları parlatalım mı? 🌟
İyi Okumalar İntikam Ailesi...
---
Yardım...
---
Nefes...
Yaşam, iki hece beş harf. Ölüm, iki hece dört harf. Fark sadece harf sayıları gibi gözükse de öyle değildi. Yaşamın içinde anılar, ölümün içinde ise acılar vardı. Kuruyan dudaklarımı ıslattım. Karanlık beni ölüme sürüklüyordu. Karanlık korkutuyordu. Karanlığa gözlerimi kapatıp iyi anılarımı düşünerek zihnimi aydınlatmaya çalıştım.
Çok değil, kaçırılmadan bir kaç gün önce bahçede gülme krizine girmiştik.
Can'a gidip Hira hakkında konuştuktan sonra birbirimize sarılarak uyumuştuk. Özlemiştim. Ailem saydığım insanları özlemiştim. Ağzımda ki tuz tadı dağılırken bir tane daha gözyaşım ayrıldı bedenimden. Kaçtığımda kurtulduğumu düşünmüştüm. Beni yine alıp götürmemesi için çok savaşmıştım ama kaçamamıştım. Kararsızlığım yüzünden yeniden eline düşmüştüm. Orada ölmesine izin vermeliydim. Eğer yapmış olsaydım şu an burada, gözlerim bağlı, ellerim ve ayaklarım iki yana kelepçelenmiş şekilde durmazdım. Sinirle ellerimi bir kere daha çekiştirip zincir sesinin yankılanmasına izin verdim.
Bir duvara hapsedilmiştim. Bedenim de o kadar güç yoktu ki ayakta durmak istemiyordum. Günlerdir uyumamışım gibi yorgundum. Gözlerim kapalı olsa bile arada sırada başım dönüyor, yer ayaklarımın altından akıp gidiyordu. Uyumak istiyordum. Güvendiğim birinin kucağına kıvrılıp uyumak istiyordum. Annesinin bıraktığı yavru kedi kadar savunmasızdım. Hiçbir zaman kurtulmak için birilerini beklemeyen ruhum, olduğu durumu kabullenmemek için haykırışlarına devam etti. Ne kadar güçlü kalmamı söylese de içimde ki kız çocuğu dizlerinin üzerine çökmüş, öylece oturup olacakları izliyordu. Acı çekmeye hazırladı kendini. Ama ben onun kadar hazır değildim.
Gitmek istiyordum.
Kapının açılma sesini duyduğumda tüm düşüncelerimi yok edip olacakları bekledim. Saniyeler sonra gözümde ki bez yavaşça çekildi. Neredeyse birbirine yapışmış olan gözlerimi zorlanarak açtım. Cılız sarı ışık dahi gözlerimi acıttı. Karanlık, içime işliyordu. Saniyeler sonra ortama alışıp gözlerimi tam olarak açtığımda etrafımızda olanlarla karşımda sırıtan suratını es geçmek zorunda kaldım.
Sağ ve sol masalarda gördüğüm aletlerle içimden ne kadar büyük bir korku duyduysam yüzümü o kadar ifadesiz tuttum. Adam öldürmek için ihtiyacınız olan ne varsa buradaydı. Boy boy bıçaklar, makaslar, silahlar, duvarlara asılmış çekiçler ve adını bilmediğim dünya kadar alet...
Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde "Sana hazırladığım partiyi beğendin mi?" diye sordu. Yüzünde ona acımamı sağlayan sırıtışına karşılık dudağımın kenarı kıvrıldı.
Umursuzca kafamı iki yana salladım. "Fazla renksiz olmuş."
Sırıtışı büyüdü ve bir elini pantolonunun cebine sokarak rahat bir tavır takındı. "Senin katacağın rengi, hiçbir şeyin çalmasına izin veremezdim." Söylediklerine cevap vermeme izin vermeden birkaç adım yaklaştı. Bedenim ne kadar yıkılmam için an kollasa da inatla ayaklarımın üzerinde dik durmaya çalışıyordum. Güçsüzlüğümü gösteremezdim.
"Sahtekar." diye mırıldandı. Yüzünü biraz daha yüzüme yaklaştırarak devam etti. "Sen ne kadar sağlam durmaya çalışsan bile gözlerin bana her şeyi anlatıyor." Hainler.
Bu durumumdan zevk alıyor olmalıydı ki samimi bir gülüş sergiledi. Acı çekmem, bir senedir mesajlarda yazdığı gibi istediği tek şeydi. Dudaklarını dudağıma yaklaştırıp son anda sırıtarak kulağıma eğildiğinde korkudan çırpınan kalbim, artık daha çok çırpınmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Değişimi (TAMAMLANDI.)
Chick-LitHerkesten saklanan o sır, günü geldiğinde kesilmeyi unutulmuş zehirli sarmaşık gibi hayatına sarıldığında elindeki tüm makaslar yok olmuştu. Onu kesip kurtulamazdı. Zehre karşı koyarken kendi yılanını kaybettiği bu oyunda kazanmak için ebabil kuşuna...