Çalan aram'ın sesi ile yeni güne gözlerimi araladim.
Bugün okul günüydü.Ve ben çok kötüydüm.
Tüm gece uyuyamamıştım,dönüp durmuştum yatakta.
Alarmı kapatarak zorla kalktım.
Kendim kalmış olsam bile içim uyuyordu.
Ayaklarımı yere sürte sürte tuvalete gittim.
Aynada kendime baktım.
Yıpranmış gibi duruyordum.
Saçlarım,yüzüm,herşeyim yıpranmıştı sanki.
Kendime bakmayı bırakıp elimi yüzümü yıkayarak dışarıya çıktım.
Artık kendime vakit ayırmanın zamani gelmişti.
Altıma siyah eşortmanımı geçirip,üstüme de gri göbeği açık kazagimi giydim.
Beyaz-Gri karışımı şapkamı takıp (ki zaten sadece 2 tane şapka var),gri çantamıda sırtıma aldığımda herşeyim tamamdı.
Saçlarımi saldım.
Artık kestirecektim.
Her zaman kısa saçı sevmişimdir.
Makyaj masasina oturup siyah kalem ve rimel sürüp,şeftali rujumu da sürdüğümde artık hazırdım.
Keyfime,rahatıma düşkün biriyimdir.
Uykum , kişisel bakımın her zaman benim için önemliydi.Bu aralar çok boşlamıştım kendimi.Ama artık kendimi toparlamanın vakti gelmişti.
Odamdan çıktığım gibi burnuma dolan mis gibi yumurtalı ekmek kokusu aldı beni benden.
Mutfağa koşar adım ilerlemiştim.
Karşımda Asya'yı görmek yerine Enes'i görünce şok olmuştum.
Enes beni fark ettiğinde elindeki ekmeği yumurtaya bandirmaya devam edip gülümseyerek "Günaydın"demişti.
Gerçekten çok şaşırmıştım.-Günaydın ablacım da sen bilir miydin böyle şeyler?
-Birkaç şey biliyorum.Mutfağa girdim ama sorun olurmu?
-Olmaz ablacım,burası seninde evin.
-Teşekkür ederim abla.
Gülümseyerek yanına gittim.
Kocaman sarıldım Enes'e.
-Bir daha teşekkür etmeni istemiyorum Enes.Burası artık senin."Noluyor burda?"diyerek mutfağa giren Asya'ya baktık.
-Günaydın Asya Abla.
-Günaydın kuzen.Diyerek Asya'nın yanına ilerledim.
Kocaman öptüm yanaklarını.-Mis gibi kokular geldi burnuma.Kim yaptı bunları?
-Ben yaptım.
Demişti Enes çekinerek.
Asya şaşırmıştı.Ama hemen kendini toparladı.
-Aferin sana Enes.Sevdim seni.
Diyerek gülümseyip Enes'e göz kırpmıştı.
-Neyse,bugün çok işimiz var.
-Evet!!Bugün öğlene kadar derse girelim biz,öğleden sonrada Enes'i okula yazdirmaya gidelim.
-Olur,hadi önce kahvaltı edelim hemen hazırlanalım.
Hep birlikte mutlu bir şekilde kahvaltimizi etmiştik.Bugun tüm neşem üstümdeydi.Kimse bozamazdı mutluluğumu.
Enes'e "Ellerine sağlık"diyerek sofradan kalktım.Ayni şekilde Asya'da kalktiginda çıkmaya hazırdık.
Birlikte ayakkabılarimizi giyip evden ayrıldık.Dolmuş durağına doğru ilerliyorduk.-Sence onu eve alarak iyimi yaptık?
-Asya,şüphen olmasın artık.Çok iyi biri Enes.
-Sen nasıl bu kadar çabuk güveniyorsun?
Dediğinde düşünmüştüm.
Gerçekten insanlara bu kadar çabuk nasıl güvenebiliyordum?
-Bilmiyorum,ama güveniyorum işte.Ben herkese güveniyorum.Tanıyıp tanımadan,hemen herkese güveniyorum.Kisilik yapıp,keşke degistirebilsem.
Dolmuş durağına gelmiştik.Her zamanki gibi üniversiteli genç kız orda bekliyordu.Bu demek oluyordu ki dolmusu kaçırmamıştık.
5 dk sonra dolmuş gelmişti.Bostu.
En arkaya geçip en köşeye cam kenarına oturdum.Kulakligimi çantamdan çıkarıp taktım.
Bu aralar takıldığım (Medyada Var)Azat Taş - Bir sevda düşün
Şarkısını açtım.Gözlerimi kapattim.
Hayaller,benim herşeyimdi. Hayal dünyasında yaşardım ben.Cok severdim hayal kurmayı.Hayalini kurduğumuz herşeyin birgün gerçekleşeceğine inanırdım hep.
Hayal kurardım kafamda,öyle uyurdum geceleri.
Yine hayal kurmaya başladım.
Siyahı düşündüm.
Çok sertti.Kalbi taşlaşmıştı.Sevdigi insanı kaybetmek nedir çok iyi bilirdim.Tamamem aşka inancını kaybetmişti artık.Bir sevda düşün,
Benden çok uzaklarda
Bir Leyla düşün,
Mecnun'dan öte Ferhat'la...Şarkı sanki beni anlatıyordu.Herkesin hayatı mükemmel değildi,kusursuz değildi.Her insan geçmişinde,gençliğinde illaki bisey yaşardı.Benim kusurum güvenmekti.
Her ne kadar Kerem ile ayrıldığımız gün kendime söz vermistim.Kimseye güvenmeyecektim.Ama olmuyordu.Yine güveniyordum,yine yine yine....-Açelya kalk.Okula geldik.
Asya'nın dürtmesi ile gözlerimi araladim.
Kulakligimi çıkartıp çantama attım.
Birlikte otobüsten inip okula girdik.
Girer girmez nedensizce sözler bize dönmüştü.Hayırdır,noluyor?
Göz ucuyla Asya'ya baktığımda onunda bunu farkettiğini anladım.
Okulun içine girmiştik.Herkesin bize bakması canımı sıkmaya başlamıştı.
Bazıları ise bakıp bakıp gülüyordu.
Kavga çıkartmamak için hızla sınıfa doğru ilerlemeye başladık.Sınıfta girdiğimizde;
-Bu gavatlar neye gülüyor böyle?Diyerek Asya'ya sordum.Asya ise gözleri şaşkınlıktan yerinden çıkacakmışçasına sıraya bakıyordu.
Gözlerimi sıraya çevirdigimde şok içinde kalmıştım.!-Bu turşularda ne böyle?
Sıramın her yerinde turşu vardı.Oturulacak yer,masa,altı,her yerinden turşu fışkırıyordu.
-Kim yapmıştı bunu?
Siniftaki herkes gülüyordu.
-Kesin ne gülmeyi.
Diyerek sınıfta cırlamıştım.
Çiçek dahil herkes sus-pus olmuştu.
Yavaşça ve sinirle sırama ilerledim.Heryer turşuydu.
Oturaktaki turşuların üstüne bir not vardi;-Turşuları sana veriyorum.Sen kendi turşunu kurarsın.
Kimdi bu?!?!?!
Asya'da yanıma gelmişti.
-Siyah.
Diye fisildamisti.
Tabikide de,Siyah...
Neyin peşindeydi bu man kafa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN
ChickLitSeni seviyorum demek; Kırdım lütfen affet,demek. Bana sarıl ve bırakma,demek. Seni özledim yanıma gel,demek. Yaramı sar,gözyaşlarımı sil,demek. Saçlarımı okşa,yanımda uyu,demek. Ben boş sayfayım,sen yaz,demek. Yalnız benim aşkım ol,demek. Ben masalı...