●• 2 •●

10.5K 464 160
                                    

▪Red - Kıçımda bol kot (Anıl Piyancı - Emrah Karakuyu)

"Güne merhaba, kahvaltı için para yok o zaman güle güle güne bu nasıl bir paradoks."

Şarkı söyleyerek ve dans ederek kahvaltı hazırlıyordum her sabah olduğu gibi. Dans dediğim de sağa sola ayaklarımı kaydırarak gidiyordum. En sevdiğim yeteneklerimdendir kendimi övmek gibi olmasın ama.

Şarkı söylemek uykumu açıyordu bu yüzden de sabahları şarkı söylerdim. Biri kulağımdan kulaklığımı çekince aniden arkamı döndüm. Kim olabilirdi babamdan başka? Ve her sabah yapmasına rağmen hiç usanmadan her sabahta korkuyordum.

"Bir alışamadın kızım." Diye gülerek söylendi.

"Valla baba ya. Sende inatla her sabah aynısını yapıyorsun, kalpten gideceğim yakında az kaldı."

"Sus kız, kalpten gideceğim ne demek tövbe de."

"Tövbe." deyip gülümsedim ve son olarak çayları da koyduktan sonra işim bitmişti. Annemin yokluğunu böyle konularda çok hissediyordum. Bizim aramamıza bağlı olarak Melda Teyze geliyordu. Yemekleri yapmaya veya evi toparlamaya.

Annem trafik kazasında ölmüştü. Aynı arabanın içindeydik ve kemerini takmayan tek kişi annemdi. Arkadan hızlıca bir araba çarpmıştı ve annem öne doğru savrulmuş. Kafasını çok sert çarpmış ve beyin kanaması geçirdi. Kurtaramadılar. Annem öldükten sonra Leo'yu almıştı babam. Her zaman bir köpek istemiştim ondan, köpekleri çok sevdiğimi biliyordu. Annemin yokluğunu hissetmemem için elinden geleni yapmıştı.

Bir annenin yerini her ne kadar biri tutamasa bile onun çabası beni toparlamaya yetmişti.

"Abin akşama geliyormuş kızım."

"Kavga ediyoruz falan ama özledim abiciğimi." 1 haftadır yoktu okullar bile kapanmadan tatile gitmişti. Buldu tabi güzel kızı kaçırır mı çapkın. Kim bilir ne boklar yedi orada.

Masadakileri hiç toplamadan hemen evden çıkmıştım. Uğraşasım hiç yoktu bulaşıklarla. Garajın anahtarını çıkartıp açılmasını izlerken babam da evin kapısını kilitliyordu. Bugün okul çıkışı Anılla yarışacaktım. Yeni aldığım Kawasaki Ninja H2R bebeğimi alıp garajdan çıktım. Almadan önce denemek için sürdüğümü saymazsak bu ilk sürüşüm olacaktı.

"Meleğim benim, çok dikkatli sürüyorsun tamam mı? Ve sadece senin dikkatli olman gerekmiyor, etrafına da çok dikkat et. Şu araba kullanan egolu şerefsizleri biliyorsun."

"Biliyorum baba. Olabildiğince dikkat ediyorum merak etme sen."

Babam da motorcuydu. Zamanında o da çok yarış yapmış ve bir sürü ödül kazanmıştı. Bizim gibi kendi aralarında yaptığı yarışlar değildi Babamın yaptıkları, altın önemli ödüller kazanmış.

Kaskımı takmadan önce öpüp o da kendi Harley-Davidson motoruna binmişti. Sokağın sonuna kadar birlikte gittikten sonra ters yönlere dönüyorduk. Zaten bugün Enes'le yarış yapacaktık, telefonumu çıkartıp Enes'i aradım.

"Günaydıın. Neredesin?"

"Günaydın Dolucuk. Tam motora atlıyordum sen aradın."

"Bizim sokağın başındayım Alper'i de al gelin buraya."

"Tamamdır." Dedikten sonra telefonu kapattık. Biraz bekledikten sonra motor sesiyle arkama baktım. İkisi de arka tekeri kaldırmış bana doğru geliyordu. Gülümsedim. Yanımda durdular ve kasklarını çıkarttılar.

"Buralar çok kalabalık nerede yapacağız?" Kolumdaki saate baktım. Dersin başlamasına yarım saat vardı.

"Ve yarım saat var bence erteleyelim."

Yarış TutkunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin