IMPERFECT TRAIL; İL ODORE
Islak kaldırımların üzerinden geçen insanlar koşuşturma peşindeydi. Onlara sert bir selam veren yağmur, toprakla birleşmesiyle havaya güzel bir koku doğurmuştu. Taze havanın kokusu ise bambaşka bir kokuyla pislenmişti.
Cinayet.
Kan ve ruhsuz bedenin iğrenç kokusu, köprünün altını çepeçevre sarmıştı. Cinayeti izleyen köprü suskundu, suçluydu.
186. Caddedeki ormana yakın Sunshine adlı tatil köyü, çok şirin bir yerdi. Tatil köyünün önünden akan küçük dereden insanların ve arabaların geçebilmesi için bir köprü yapılmıştı. Alçak ve tahtadan bir köprüydü, pek sağlam değildi.
Yıllardır eskimiş bu köprünün bir cinayete kucak açacağını kim tahmin edebilirdi?
Ortamda bulunan çift gözlerin yanında, artık işlevini yerine getiremeyecek ruhsuz gözler vardı. Köprünün ortasına boynundan asılmış beden, tüyleri diken diken edecek kadar ürkütücüydü.
Kırmızı topuklu ayakkabıları, beyaz elbisesine tam uyuyordu. Elbise rutubetin ve sahibinin vücuduna yakışır bir şekilde pislenmişti. Kadının bembeyaz tenine morluklar bile yakışıyordu. Saçları pislenmesine rağmen hala güzel görünüyordu. Ölümün vermiş olduğu güzellik, kadının üstüne tam oturmuştu.
Reggie, herkesten daha bir soğukkanlı yaklaşmıştı bu cinayete. Ölü kadının bedenini incelerken bir yandan da Baker ve Felix cinayetiyle bir bağlantısı olup olmadığını düşünüyordu. Kadının parmaklarında hiçbir eksilme yoktu; ne yüzük parmağı nede başka bir parmak.
İnceleme ekipleri fotoğraf çekerken Aiden soluğu Reggie'nin yanında aldı. "Pek bir benzerlik yok, değil mi?"
Kadın içini çekti ve yağmur sebebiyle sırılsıklam olan saçlarını eliyle geriye itti. "Bunu otopside anlayacağız. Kadının kim olduğu ortaya çıktı mı?"
Aiden elindeki tableti Reggie'ye çevirdi. "Casilde Bianchi. 26 yaşında, İtalya kökenli. Burada yalnız yaşıyormuş ve kayıtlı bir mesleği yok," dedikten sonra sayfayı değiştirip kadının bir başka fotoğrafını gösterdi. Kadın küçük bir oflama çekti ve ölen bedeni yere indiren ekip arkadaşlarına baktı. "Otopsiye Tyxna ile katılmak istiyorum."
Ceset siyah torbaya kondu ve ardından inceleme ekiplerinin arabasına, otopsiye gitmesi için konuldu.
Aiden tableti kapattı ve arabaya ilerledi. "Yağmur iyice şiddetini hızlandırmadan gitmeliyiz, Reggie."
Ardından cinayet kokulu yeri terk ettiler.
Casilde Bianchi. Geçimini tek başına sağlayan, bir bar fahişesi. İtalya'da doğmuş ve ardından buraya, yeni bir hayat kurmaya gelmişti. Gelmesiyle yeni hayatının birkaçıncı ayında asılmıştı.
İntihara mahkum edilmişti.
Kızıl saçlı ajanın, siber ajanı Brya'dan bu bilgileri alması uzun sürmemişti. Katilin, fahişelere karşı bir takığı olması muhtemeldi fakat Reggie bunun kesinlikle bu kadar sade olmayacağını biliyordu.
Tyxna ile bir gün içerisinde bu ikinci karşılaşmalarıydı; bu tarz durumlar pek hayra elamet sayılmazdı. Reggie'nin şuan en çok merak ettiği şey, iki cinayetin de birbirleriyle bağlantıları olup olmamasıydı.
Laboratuvardaki aynı soğuk ortam stabildi. Ölü kadının cesedi çoktan metal masaya bırakılmıştı. Tyxna Reggie'yi görünce kaşlarını kaldırdı. "Güzelim, senin burada ne işin var?"
Reggie Tyxna'nın karşısında, ölü bedenin sağ tarafında durdu. "Birkaç şey merak ediyorum. Otopsiye seninle katılabilir miyim?" Tyxna kaşlarını kaldırdı ve eldivenleri eline yerleştirdi. "Nasıl istiyorsan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Imperfect Trail
Mystery / ThrillerGizem/Polisiye. Bir toprak, ölürken izlediği onca bedenin vermiş olduğu vicdan azabıyla kan kokar mıydı? Kusurlu bir izin vermiş olduğu kurtarış biçimi, kaç kişiyi haklı çıkarabilir? Kaç kişi ağlar sana, kaç katil gözlerinin içine bakarak öldürür...