Bu satırı okuyan her kusurlumun kusurlarını teker teker öpüyorum.
Bölümün ithafı gamzelimkara Seni seviyorum balım.
Bu bölümden sonra Wattpad’e uzun (yaklaşık 2 buçuk veyahut 3 ay) bir süre bölüm gelmeyecek. Bunun için size uzun ve artık her şeyi çözdüğünüz bölümü yazacağım. Tek yapmanız gereken iyice düşünmek.
Düşünün çünkü bir değil iki.
Imperfect Trail; IL DİFETTO
Boş sokağın aç misafirleri gelen her kişiyi ağırlamaya hazırdı o gece.
Genç kadının kulağındaki art niyet sözler başlamıştı gene, susmuyorlardı. Kendilerine verilmiş olan armağan cesedi yemek için sabırsızlanıyorlardı. Genç kadın, o seslerin başını şefkatle okşayarak kovmadı ve telefonunu kulağına yasladı. Uzun bir çalmanın ardından telefon açıldı ancak ses gelmedi.
“Chree,” Kadının dudaklarından titreyen sözcükler bir anda döküldü. “İşimiz var.”
Telefonun diğer ucundan gelen meraklı ses ile genç kadın devam etti. “Bir tane daha öldürdüm.”
“Ne yaptım dedin?” Telefondan gelen ses şimdi daha yüksekti.
Genç kız ellerini ipek saçlarının arasından geçirdi ve yerdeki ölü bedene baktı. “Buraya gelmen gerekiyor,” etrafta güneş olmamasına rağmen güneş gözlüklerini taktı. “Hemen.”
Telefon hattı kesilince genç kadın yavaşça gülümsedi ve telefonu cebine soktu. Arkadaşını belki bir ihtimalle kızdırmış olabilirdi ancak buraya geleceğinden adı kadar emindi.
Çıplak dizlerinin üzerine çöktü ve gözlerini adamın yüzünde gezdirdi. Buz kesmiş ten rengi ve parçalanmış bir kafaya rağmen bu görüntü onun midesini bulandırmadı. Aksine keyif aldı ve beyaz dişlerini ortaya dökerek sırıttı.
“İsmi ne?” Kadın duyduğu tanıdık sese karşı hafifçe gülümsedi ve başını yukarıya doğru kaldırdı. “Geleceğini biliyordum.”
Karşısında duran siyahlara bürünmüş kadının yine kapüşonu yüzünü örtüyordu. Karanlığın içinde belli olan tek şey kan renginde kırmızı dudaklarıydı. Ayağındaki uzun topuklu ayakkabıları da dikkat çekmiyor değildi. Yerde duran kadın ancak böyle ayırt edebiliyordu zaten.
“Chelsia hapiste,” Kırmızı dudaklara sahip olan kadın dişlerini sıktı. “Her bir şeyi mahvediyor.”
Ondan daha kısa görünen ve genç olan kadın vücudunu ayağa kaldırdı ve ellerini hırkasının içine soktu. Üşüdüğünü hissetmişti. “Yakalanacak mıyız?”
Kadın ciddi ifadesini bozmayacak kapüşonu geriye çekti. “Chelsia katil değil, bunu anladıklarında onu bırakacaklardır,” buz mavisi gözleri yerde yatan ölünün suratına gitti. “Tabii Chelsia rahat durursa.”
Yere hafifçe eğildi ve adamın ceplerini kontrol etti. Kızının bir fotoğrafı, biraz para ve kimliği vardı. Eline kimliğini aldıktan sonra kızının fotoğrafını aldı. Fotoğrafı incelerken genç kadının hâlâ onu izlemekte olduğunu görünce mavi gözlerini ela, parlayan gözlere çevirdi. “Gidebilirsin, Arnia,” geri fotoğrafa döndü. “Bundan sonrasını ben hallederim.”
Arnia bir süre kadının suratına baktıktan sonra boş sokakta ilerleyerek ortadan kayboldu.
Arkada siyahlıklar içerisinde neredeyse görünmeyen kadın kimliği cebine sokarken kızın fotoğrafını incelemeye devam etti. Bukle saçları ve yanağındaki iki sevimli gamze ile kendi kızını anımsamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Imperfect Trail
Mystery / ThrillerGizem/Polisiye. Bir toprak, ölürken izlediği onca bedenin vermiş olduğu vicdan azabıyla kan kokar mıydı? Kusurlu bir izin vermiş olduğu kurtarış biçimi, kaç kişiyi haklı çıkarabilir? Kaç kişi ağlar sana, kaç katil gözlerinin içine bakarak öldürür...