Herkes akşam hazırlığı için şimdiden odalarına çekilmeye başlamıştı. Büyük bir sessizlik oluşmuştu. Orada bulunan bir sandalyeye oturup gözlerimi yer ile buluşturdum. Hiçbir şey düşünmek istemiyor gibiydim ancak bunun nedeninin ne olduğunu da bilmiyordum. Sanırım beynimin düşüncelerden arınması gerekiyordu. Fakat ailemi, yaşadığım bu saçma şeyleri düşünmeden tek bir saniyem geçmiyordu.
Hayat ne garipti, daha dün sabaha kadar insan olduğumu zannederken bir çeşit deniz canlısı olduğumu öğrenmiştim. Daha kendimi bile tanıyamazken burada bulunan insanları hatta daha doğrusu insan görünümlü deniz canlılarını nasıl tanıyabilirdim ki? Kendime bile bu kadar yabancıyken. Bu dünyada en çok değer verdiğim iki insanın yanımda bulunamayışı... Yıllarca yaşadığım yerin aslında benim için oldukça tehlikeli oluşu... Hiç tanımadığım bambaşka bir dünyanın içinde bulunuşum ve en garibi de bu dünyanın benim için daha güvenli oluşu...
Neredeyse her gün beynimi meşgul eden bu düşünceler yine meşgul etmeyi başarmıştı. Çıkamıyordum bu düşüncelerin arasından... Her gün boğuluyordum. Bir yapboz gibiydi sanki ama çoğu parçası eksik bir yapboz... Nereden baksan bir şeye benzemiyordu. Evet eksik parça çoktu ama yapbozdan ziyade belki çıkılmaz bir labirentti. İçinde gezinip duruyordum fakat bir çıkışı yoktu. Derince bir of çekerek başımı avuçlarımın arasına aldım.
" Kafan karışmış. Bu kadar düşünme." deyince tanıdık bir ses başımı sesin sahibine çevirdim. Karşımda Bay Tom dudaklarındaki gülümseme ve elindeki iki bardak ile duruyordu. Sağ elindeki bardağı bana uzatınca teşekkür ederek bardağı aldım. Hemen yan tarafımda duran sandalyeye oturunca hafif geri çekildim. Sonuçta onu tanımıyordum. Yerine iyice yerleştikten sonra başını bana doğru çevirdi.
" Herkes akşam için hazırlanıyor sen niye buradasın?"
" Ben herkes değilim. Ben benim." dedim emin ses tonuyla. O ise verdiğim cevabı beğenmiş olmalı ki alt dudağını hafif öne doğru bükerek başını aşağı yukarı salladı.
" Evet, farklısın." dedi dudağının üzerinde hediye paketi gibi duran tebessümle. Yani hediye kadar güzel ve samimiydi bu tebessüm. Elimde bulunan kahveden küçük bir yudum aldım ve iki elimle bardağı iyice sardım.
" Bence yine de hazırlanmaya gitmelisin, belki beynini bu kadar meşgul eden düşüncelerden kurtulursun."
" O kadar mı belli oluyor?" deyince evet dermişcesine başını aşağı yukarı salladı.
" O zaman izninizle ben gideyim." deyip yürümeye başladım. Aniden gelen bir istekle arkamı döndüm ve onun arkamdan gelen bakışları ile karşılaştım. Benim arkamı döndüğümü görünce dudaklarının arasına bir tebessüm yerleştirerek başını yavaşça önüne çevirdi. Ben de önüme dönerek eve doğru yürümeye devam ettim. Yine kapının kenarında duran tablete parmağımı dokundurarak kapının beni tanımasını sağladım. Aralanan kapıyı ittim. Karnımdan sesler gelmesi ile acıktığımı anlayıp kendimi mutfağa attım. Elimdeki bardağı orada bulunan masaya bırakarak buzdolabına yöneldim. Tam kapağı açacaktım ki ensemde hissettiğim nefes ile irkilip aniden arkamı döndüm. Luke'un beyaz suratı ile karşılaşınca derin bir nefes aldım.
" Arkamda ne yaptığını sanıyorsun sen!" dedim normalden daha yüksek çıkan sesim ile.
" Sana şaka yapmak istemiştim."deyip alt dudağını büktü.
" Birincisi seninle şakalaşabilecek kadar yakın olduğumuzu sanmıyorum. İkincisi de şakalar güldürür ve sen arkamdan sinsice yaklaşarak güldürebileceğini mi sanıyorsun?"
" Bu kadar sert tepki vereceğini bilseydim..."
" Artık biliyorsun ve bana bir daha böyle şakalar yapma lütfen." dedim ve odama doğru ilerledim. Tablete dokunarak içeri girdim. Arkamdan da kapının iyice kapandığından emin olduktan sonra yatağımın üzerine geçip oturdum. Belki çok tepki verdim ama yaptığı şey saçmaydı. Şimdi de sanki çok mutluymuş gibi partiye hazırlanmam lazım. Bıkkınlıkla nefesimi dışarı vererek banyoya gittim. Kısaca bir duş aldıktan sonra havluya sarılarak dolabın önüne geldim. Dolabı karıştırıyordum fakat hepsi çok süslüydü. Pek süslü elbise seven biri olmadığım için hiçbirini beğenmemiştim. Ama içlerinden biri dikkatimi çekmeyi başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Güç
Science FictionAnna kaderine yazılmış büyük görevin farkında olmadan yaşayan ve Beyaz Güç'ün sahibi olan, kendini sıradan biri zanneden ancak bunun aksine tüm dünyanın kaderini değiştirecek bir öneme sahip olan bir deniz insanıdır. °°° Sular altının %97'si bilinme...