13.Bölüm

2.1K 236 74
                                    

Bay Tom'a şaşkınlıktan ayrılan gözlerimle bakıyordum ki aniden hızlı hızlı konuşmaya başladı.

" Hadi, odana git. Yarın eğitim var dinlenmen gerek!" bu cümleyi söylerken yüzüme bakmamıştı suratımı buruşturdum. Bakışları yere değerken oldukça panik bir hali vardı ve o gür kaşlarının altındaki kahve gözleri sanki kaçacak delik arıyordu. Benden saklanılan bir şeyler vardı bundan emindim. 

" Bir şey var ve söylemiyorsunuz! Aptal veya çocuk olduğumu da sanmıyorum!" derken ses tonum olabildiğince sertleşirken bir hayli de yüksek çıkmıştı. Gözlerim ayrılır iken sanki yüzüme bakmasını istiyor gibiydim.

" Her şey zamanında olmalıdır... " duraksadı. "Mesela örnek vermek gerekirse;  ilkokul birinci sınıfa giden bir öğrenciye lise birinci sınıf konularını anlatamazsın çünkü o çocuk anlamaz ve bu boşa bir harekettir." her kelimeyi anlamam için bastıra bastıra ve teker teker söylemişti. 

" Yani ben bu cümlenizden şunu anlıyorum: Şuanda siz ne söylerseniz söyleyin ben anlamayacağım. Öyle mi?" deyip ayrılan gözlerimi üstüne diktim.

" Evet, hadi odana git. Yarın eğitim var." derken sanki bir an önce beni göndermek istiyor gibiydi. Derin bir nefes alıp arkamı döndüm ve tahta zeminde tok sesler çıkararak yürümeye başladım. Biraz da olsa sinirlenmiş gibiydim ancak daha ziyade sabırsız ve şaşkındım. Tahta kapıyı o dayanılmaz gıcırtıyla açtığımda karanlık koridora girmiştim. Bir şey göremiyordum ama dümdüz gitmem gerektiğini bildiğim için düz gidiyordum.

Sonunda bu karanlık koridordan çıktığımda gözüme adeta batan ışıklarla huzursuzca gözlerimi kıstım. Gözlerim biraz da olsa acımıştı.  Hızlı adımlarımla karşıma çıkan turuncu renkli ve sarmaşıkların özenle süslediği tabelaların yol gösterimiyle kendimi evin kapısının önünde buldum. İşaret parmağımı tablete dokundurup kapının beni tanımasını sağladım. Aralanan beyaz kapıyı itip içeri bir kaç adım atarak arkamdaki kapıyı sol elimin tersi ile itip kapattım.

Odama doğru yol alırken boş koridorda kuru bir öksürük sesi yankılanınca hafif irkilerek arkama döndüm. Karşımda oldukça mahcup yüzlü, ellerini önünde birleştiren Luke duruyordu. Sinirle dişlerimi sıkıp hızla önüme döndüğümde seslendi.

" Anna bir dakika bekler misin?" Hiç istifimi bozmadan parmağımı tablete uzattım. Koşarak yanıma geldiğini hissediyordum ve kalbim hızla çarpmaya başlamıştı. Onunla konuşmak istemiyordum. O söylediği sözler şimşek gibi beynimde çakıyordu. Şuan da yanımda olmasını bile istemiyordum.

Aniden omzumda soğuk elini hissedince, sertçe sol elimi omzumdaki elin üzerine atıp hızla fırlatırcasına ittim. Bir hışım önüme döndüm ve dibimde ki Luke'un omuzlarına sertçe vurduğumda bir kaç adım geri çekildi. Gözlerim olabildiğince irileşmişti ve kendimi oldukça sıkıyordum. O ise başı yerde parmaklarıyla oynuyordu. Kaşımın altından sinirden ayrılan gözlerimle bakarken dişlerimi sertçe birbirine bastırmıştım. İşaret parmağımı üzerine sallayarak " Bana asla dokunma!.." dedim. Gözleri yer ile buluşurken uygun kelimeyi arıyor gibiydi.

" Çok... çok özür dilerim. Ben öyle olsun istemez-" hızla sözünü kestim.

" Sus artık! Sus! Anlıyor musun? Özür diledin tamam ama o söylediğin aşağılayıcı kelimeleri hafızamdan silebilecek misin? Yapamazsın! Kimse yapamaz!.. Artık bırak sesini duymayı seni yakınımda görmeye tahammülüm yok!.. Ben senden nefret etmedim sen ettirdin! Bundan sonra ben seni tanımıyorum sen de beni!  Şimdi önce buradan sonra hayatımdan çek git!.." diye haykırdım. Gözlerim ayrılmıştı ve sinirden tüm yüz kaslarım harekete geçmişti. Öfkemi boşaltıyor gibiydim. Gözlerim istemsizce yüzünde gezindi...

Beyaz GüçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin