26. Bölüm

1.5K 166 91
                                    

Koşar adımlarla odama girdiğimde kendimi hızla yatağın üzerine atıp başımı yastığa gömdüm. Artık ne tepki vereceğimi bile bilmiyordum ama buna rağmen gözlerim doluyordu. Ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette bir boşluğun içindeydim... Ne hissediyor ne de tutunabiliyordum. Kolu kanadı kırılan bir kuş misali bu acımasız hayatın içinde çırpınıp duruyordum.

...

Gözlerimi usulca aralayıp küçük bir esnemenin ardından ayağa kalktım. Kendimi olabildiğince yorgun hissediyordum artı bir de halsiz... Nefes almanın bile eziyet gibi geldiği o dakikalarda sürüne sürüne banyoya girmiştim. Musluğu açıp avuç dolusu suları yüzüme çarptıktan sonra hemen yan tarafta duran askıdaki havluyu yüzüme bastırdım. Soğuk suyun etkisiyle çırpınmaya başlayan yüreğim yavaş yavaş normal ritmine dönüyordu. 

Bakışlarım birden aynadaki görüntüme ilişince gözlerim daha o anda irileşti. Kaşımın üzerindeki damar daha bir belirginleşmişti  ve hızlı hızlı atıyordu. Elimi üzerine doğru uzattığımda aniden yok oldu... Gözlerimi kırpıştırıp gördüklerimin gerçek olup olmadığını anlamaya çalıştım. Yanlış mı görmüştüm? Saçma... Dün de aynı şeyi görmüştüm. Bir yanlışlık olamazdı. 

Hayretler içinde aynadaki yüzüme tekrar tekrar baktığım da yanlış görmüş olabilme ihtimalim yükseliyordu. Ancak bunları yanlış gördüğümü sanmıyorum. Son kez yüzüme bakıp yorgun adımlarımla banyodan çıktım.

Çoktan eğitim zamanı alarmının ötmeye başlaması gerekiyordu. Neden çalmamıştı ki bu alarm? Belki de alarmın ötüş saatinden çok önce kalkmıştım. Usulca kapıya ilerleyip çok ses çıkarmamaya özen göstererek kapıyı araladım.

Henüz bir kaç adım atmıştım ki aniden etraf koyu  bir karanlığa hapsoldu... 

Ufak bir çığlık attım ve deli gibi etrafıma bakmaya başladım. Görebildiğim tek şey korkunç bir karanlıktı. Nefes alışverişlerim düzensizleşir iken aniden güm diye çarpan kapıyla bir kez daha çığlık attım. 

" Kim var orada?" diye çığlıklarla söylendiğim de duyduğum tek şey derin bir sessizlikti. 

"Kim var orada?" yine ses yok...

Ne yapacağımı şaşırmış bir halde milim kıpırdayamıyordum. Gözlerim karanlığın zehrinde hapsolmuştu. Alıp verdiğim nefeslere yapışan gürültüyle kendimden bile korkmaya başlamıştım. 

Koridor kapısını bulup bir an önce buradan çıkmalıydım. Kendi odama bile gitmeyi istemiyor sadece buradan uzaklaşmak istiyordum. Ellerimi önce önüme uzatıp yokladım. Hissettiğim şey boşluktu. Sol tarafıma elimi uzattığımda elime değen sert cisimle duvarı bulduğumu anladım.

Duvardan tutunarak duvara paralel olarak hareket etmeye başladım yavaş ve ürkek adımlarla... Duvarın son bulduğu o anda ayak parmak uçlarıma değen sert cisimle ellerimi önüme uzattım. Hissettiğim şey önümdekinin kapı olduğunu düşündürmüştü. Elime değen çıkıntıyla kapının açma düğmesini bulduğumu anlayıp hemencecik bastım. Kapının aralandığını hissettiğim an hızlıca ittim ve kendimi dışarı attım. 

Burası da zifiri karanlık içindeydi ve ağlamaya başlamıştım. Çaresizliğimin dışa vurumuydu gözyaşlarım. Kendimi çok yalnız hissediyordum şuanda. Aslında ben gerçekten yalnızdım. Kimim vardı ki şurada?

Bu düşünceler de beni üzmeyi başarmış daha da güçsüzleştirmiş idi. Hızlı hızlı gözlerimi sildim. En iyisi odama dönmek diye düşünüp arkama döndüğüm sırada kapı aniden çarptı. İrkilerek çığlık attığım da kendimi yerde buldum. Az önce duyduğum sesle hızla kendimi geriye atmış ve ayaklarımın birbirine dolanması ile düşmüştüm.

Beyaz GüçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin