14. Bölüm

1.8K 183 63
                                    

Odama girdiğimde sevinç çığlıkları eşliğinde kendimi yatağın üzerine attım. Elimdeki gümüş renkli çantam yatağın üzerinde savrulurken ayakkabılarımı, ayaklarımı hafif sallayarak çıkardım.

Yüzümde oluşan büyük gülümsemeye karşı koyamıyordum. Nasıl da bakmıştı Edward... Nasıl da bozulmuştu ama.

Yabancı ile el ele çıkarken hepsinin özellikle de Luke'un yüzünde ki ifade görülmeye değerdi.

Şaşkın bakışlar gözlerin aksine ifadesiz yüzler, kocaman açılmış ağızlar... Oldukça komik ve bir o kadar da keyif verici idi. Son gülen iyi gülermiş. Aynen de öyle oldu.

Hunharca kahkahalarım odada yayılırken kapının açıldığını duydum. Luke gelmiş olmalıydı. Hızla yerimden doğrulup kahkahalarıma son verdiğimde bu defa kapının delicesine çarpıldığını ve odamdan uzaklaşan sert ve tok ayak seslerini duydum.

Parmak uçlarım da yürüyerek kapıya kulağımı yasladım. Ufak iniltiler ve aldığı nefes seslerini duyabiliyordum. Çok hızlı, derin nefesleri alışılmışın dışında bir ses çıkarıyor ve onun için endişelenmeme sebep oluyordu.

Bir bağırışla aniden kırılan bir cam sesi duyunca oldukça irkilerek kapıdan uzaklaştım.

Tüm sesler kesilmişti, gözlerim iyice ayrılırken yavaşça kapıya doğru ilerliyordum.

Çok ürkütücü sessizlik acı bir çığlıkla uzaklara taşınınca deli gibi kapıyı açıp koridora çıktım.

Yerde oturan Luke' u ve ellerinden sızan kanı görünce hızla yanına yaklaştım. Ona her ne kadar kızgın olsam da sonuçta benim de bir yüreğim vardı. Bazen buna çok kızsam da o an bedenimi bir acıma duygusu yönetiyordu. Bırak senin canını yakanın canı yansın! Bırak! Olmuyor işte kahretsin ki vicdan o an bedenimde ki en baş köşeye kuruluyor.

Anlamsız bakışları yüzüm de gezinirken malesef benim gözlerim de ona doğru yöneldi.

Üst dişlerinin altında kalan dudağına sertçe bastırırken dişleri derisini delmiş idi ve usulca koyu kırmızı bir kan dudaklarının üzerinde dolaşıp kendini belli ediyordu. Yüzümü buruşturdum.

Gözlerinin beyaz kısmına kan oturmuştu ve bir kırmızılık hüküm sürüyordu. Göz bebekleri büyümüş sanki bulunduğu yere sığmaz bir hali vardı.

Burnunun ucu kızarmış yanakları da hızla gözlerinden fırlayan damlacıklarla yaşarmıştı.  Avucunu sertçe sıkarken etrafından ince ince süzülen kan damlacıkları ile gözlerim irileşti.

Hızla ayağa kalkıp mutfağa gittim ve ilk yardım çantasını kapıp koridorda belirdim.

" Avucunu aç."dedim dümdüz. Suratına bakmamaya gayret ederken gözlerimi kırpıştırıyordum. Zor durumdaydı ve ona yardımcı olmamak bana yakışmazdı. Yüzüme baktığını hissedebiliyordum.

"G-gerek y-yok." dedi kekeleyerek, aynı zamanda sesi de titremiş idi. Sanırım ona hala nasıl yardım edebildiğimden şaşıp kalmıştı.

"Emin misin? İyi durmuyor."diye üsteledim. Sakin hareketlerle elini bana doğru uzatıp avucunu yavaşça açtı. Gözlerini bir an olsun üzerimden çekmeyişi beni oldukça rahatsız etmişti.

Yüzümü istemsizce buruşturarak avucunun içindeki büyük cam parçasını çektim. Çektiğim yerden kanlar dışarı hücum ederken etrafında ki küçük cam parçalarını da çıkardım. Hemen üzerine bez parçasını bastırarak kanı durdurmak istedim.

Bezi kaldırdığım da kesilen yerler daha belli oluyordu. Tepkisiz kalması beni oldukça şaşırtmıştı. Hala bakışları yüzümdeydi.

Yarasını temizleyip sardığım da hızla ayağa kalkmıştım. Hafifçe öksürdü.

Beyaz GüçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin