Anna'nın sözlerini tamamlamasıyla birlikte Tom aniden konuşmaya başladı.
" Bu savaş mutlaka olacak! Üzgünüm ama sen bile buna engel olamazsın! " Dediği anda çok büyük bir gürültü koptu ve ortalık toz dumana karıştı.
" Neler oluyor!" Diye Anna çığlık attığında daha güçlü bir gürültü koptu.
" Savaş çoktan başladı!.." diye adeta haykırdığında deli gibi koşmaya başlamıştılar ki tam o esnada cam fanusun patlamasıyla saniyeler içinde binaların arasını sular doldurdu ve ayakları yerden kesildi. Suyun basıncıyla binaların önce camları patladı ardından binalar yıkıldı. Bu kargaşanın içinde çırpınmaya başladılar.
" Şimdi ne yapacağız?" dediğinde suyun konuşmasına hiçbir etkisi olmamasına şaşıp kalmıştı. Karada nasıl konuşup duyabiliyorsa suda da aynen öyle oluyordu. Bu kadar olağanüstülüğün arasında bunun hafif kaldığını anlayıp bu durumu garipsemekten vazgeçti.
" Savaş başladı. Seni çoktan buldular. Şimdi senin için gelecekler, sol tarafını koru!" dedi Tom. Anna bu cümleyi duyduğunda duraksadı ve bu esnada duyduğu son üç kelimeyi düşündü ancak bir anlam yükleyemedi.
" Sol tarafımı neden koruyacağım ki?" diyerek bu anlamsızlığa son vermek istedi. Büyük bir telaş halindeydiler ancak Anna şuan bu durumu göz ardı etmişti.
" Sol tarafta kalp vardır. Kehanetlere göre sen ancak gümüş işlemeli bir hançerin kalbine saplanmasıyla..." devamını getiremedi. Onu çok seviyordu. Onunla ölüm kelimesini aynı cümlede kullanmaya cesareti yoktu. Anlamıştı Anna cümlenin devamını.
Birbirlerine kilitlenmişti o an gözleri. Tom onun canının acıyacağına bile katlanamayacak iken ölüm ihtimalinin olması onu mahvediyordu. Onların sayısı oldukça fazlaydı deniz insanlarına göre. Korkuyordu hem de çok. Onu kaybedemezdi. Bunu göze alamazdı.
Hızla Anna'ya yaklaşıp aniden boynuna sarıldı. Zaman dursun istiyorlardı şu anda... Bu kargaşanın içinde birbirlerinin yüreğine o kadar güzel bir huzuru işlemişlerdi ki ne gelse onları ayıramazdı. Belki ölüm bile...
Bir gürültünün kopmasıyla ayakta duran iki bina da yerle bir oldu. Aniden ayrıldılar ve hızla yüzmeye başladılar. Arkada yarı balık yarı insan görünümünde yüzlerce, binlerce deniz vampiri hızla yüzerek Anna'ya dolayısıyla Tom'a yaklaşıyordu.
Bu esnada Anna Tom'un büyükçe bir kuyruğunun oluştuğunu yeni fark edebilmişti. Bu duruma oldukça şaşırarak önüne döndü. Çok hızlı yüzüyorlardı ve deniz vampirleri sular arasında kaybolmuştu. Önlerine dönmeleriyle tüm deniz insanlarının burada olduğunu fark etmeleri bir oldu.
Ally, Emily, Bayan Kate, Bayan Elizabeth... Hepsi buradaydı. Hepsinin yüzünde korkuyla karışık bir telaş ve üzerlerinde bir panik hali... Anna'yı görmeleriyle bu karışık ifadelerine bir şaşkınlık belirtisi de sinmişti. Hızla Bayan Elizabeth ve Bayan Kate Anna'nın yanına doğru yüzüp kollarından tutarak çekmeye başladılar. Bu esnada da Tom onların yanından etrafı kolaçan ederek geliyordu. Diğer deniz insanlarından uzaklaştıklarından emin olduktan sonra durup üçü de Anna'nın karşısına dizildi.
" Anna, bizi bu durumdan ancak sen kurtarabilirsin. Bu savaşı yenmek senin ellerinde. Senin gücün biz de yok hatta kimsede yok. Ancak onların sayısı bize göre çok fazla ve ellerinde farklı silahlar var." dedi Bayan Kate bir çırpıda.
" Ama... Ama ben, bende olan bu gücü nasıl kullanacağımı bilmiyorum." dedi Anna. Üzerinde hissettiği sorumluluğun ağır baskısıyla ümitsizce bir sağa bir sola bakınıp duruyordu. Aklını kurcalayan sorularla baş edemezken binlerce canlıyla nasıl baş edebilirdi? Sahiden o kadar güçlü müydü? Ona kendini güçsüz hissettiren şey neydi peki? Ya bu görevi başaramazsa? Ya deniz vampirleri kazanırsa? Korkuyordu... Hem de çok!..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Güç
Science FictionAnna kaderine yazılmış büyük görevin farkında olmadan yaşayan ve Beyaz Güç'ün sahibi olan, kendini sıradan biri zanneden ancak bunun aksine tüm dünyanın kaderini değiştirecek bir öneme sahip olan bir deniz insanıdır. °°° Sular altının %97'si bilinme...