15.Bölüm

1.7K 131 193
                                    

Büyü yeteneklerine sahibiz demek de ne oluyor? Bu nasıl olabilir? Aklım almıyor!

" Yani büyü gücünden kastım: Meydana aniden gelip gitmemiz, nesneler üzerinde değişiklikler meydana getirme onları hareket ettirme gibi oldukça kısıtlıdır." diyen Bayan Kate aniden yok oldu. Gözlerim ayrılırken etrafa bakıyordum, herkes de benimle aynı durumdaydı. Aniden meydan da belirince hafif geri çekildik.

" Evet arkadaşlar, böyle aniden yok olup geri aniden istediğimiz yere gelebiliyoruz. Kafanızın çok karıştığının farkındayım bu nedenle eğitimi burada noktalıyorum. İstediğinizi yapabilirsiniz, serbestsiniz." deyip aniden yok oldu.Şaşkınlığımı üzerimden atamazken kolumu kavrayıp beni sertçe sarsan el ile kendime gelip hafifçe gözlerimi kırpıştırdım. Yanıma döndüğümde gördüğüm kişi Ally idi.

" Konuşalım mı?" deyince tamam anlamında kafamı salladım ve oradaki merdivenin beyaz basamağına yan yana oturduk.

Boş boş suratıma bakarken ne diyeceği beni oldukça meraklandırıyordu. İfadesiz ve boş gözleri olduğundan daha da irileşmişti. Dudaklarını sertçe birbirine bastırırken iki elini göğsünde birleştirmişti. İfadesizliği yavaş yavaş kaybolup yüzüne bir sitem sızmaya başlayınca sabrım da taşmaya başlamıştı.

" Ne diyeceksin Ally?" diyerek bu saçma sessizliği bozmak istedim. Ellerini dizlerine koyarak tek kaşını kaldırdı ve derin bir nefes aldı.

" Sevgilin var ve ben herkesle birlikte öğreniyorum. Benim daha önce öğrenmem gerekmez miydi?" ses tonunda bir sitem hüküm sürerken sanki biraz da sinirli gibiydi.

" Ya... işte... Ne bileyim." diye kıvranmaya başladım.

" Bari yakışıklı mı onu söyle!" öfkesi yitip gitmişti ve dedikoducu teyzeler gibi bir hali vardı. Bu tavrına gülümsemekle beraber şaşırmıştım. Çünkü Ally baloda idi, görmesi gerekirdi.

" Sen görmedin mi?" diye bir soru yöneltince hemen cevabı yapıştırdı.

" Kızım ben gördüm tabi de, soru o değil sen nasıl gördün?"

" Ne saçmalıyorsun Ally?" derken kaşlarım zıt kutuplu iki mıknatıs gibi birbirini çekmiş, alnım ise sanki limon yemiş birini andırırcasına buruşmuştu.

" Ya işte sana göre nasıl biri-" aniden Edward'ın tepemizde belirmesiyle Ally'nin sözü yarım kaldı. Edward yine o ifadesiz sert görünümüne bürünürken Ally alt dudağını ısırarak bir bana bir de Edward' a baktıktan sonra ayağa kalktı. Ally'e oturması için sert sert bakarken aldırmadı ve hızla yanımızdan uzaklaştı.

" Sevgilinin olmadığını sanıyordum." derken sanki o ifadesizliğinin altından ucu görünen bir alay vardı. Tek kaşını kaldırıp gözlerini üzerime dikerken cevabı yapıştırdım o ifadesiz suratına.

" Ben de senin büyüdüğünü sanıyordum." ses tonumu iğneleyici tutarken kaşı yerine geçti ve suratını toparlayarak ifadesizliğini bozdu.

" Ne demeye çalışıyorsun sen?" Biraz şaşkın biraz sinirli gibiydi. Hala numara peşinde!..

" Ne demek istediğimi gayet de iyi anladın." alaya alıyordum onu ve o bundan rahatsız olmaya başlamıştı.

" Ne anlayacakmışım ben?" kaşlarını çatıp suratını buruşturdu. Biraz da panik bir hali vardı ama bunu göstermemeye özen gösteriyordu.

" Peki, anlatayım o zaman ama sende bu söyleyeceklerimi o küçük beynine sok!" kaşlarını çatıp dişlerini sıktı. Aldırmadan devam ettim.

" Hani, o oynamaya çalıştığınız oyun vardı, elinize yüzünüze bulaştı hani. Aklınızca üzerime iddiaya girdiniz ya, onu diyorum. Anlatabildim mi? Gerçi hak veriyorum size çünkü 'çocukların beyin gelişimi' için oyun şart. Ancak bir yeri unuttunuz: benimle oyun oynayamazsınız, sizin gibi çocuk olduğumu sanmıyorum." alayla sırıtarak suratına bakmaya devam ettim. Tepkisizdi. Bir anda konuşmaya başladı.

Beyaz GüçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin