Yeni bir ev, yeni bir okul ve yeni bir çocuk..
Hep kötü çocuk ve ezik kız hakkında hikâyeler yazdınız, yazdık ve ya okuduk. Ya da bunun tam tersi kötü kız ve ezik çocuk oldu.. Yeni bir okul işin içine girdiğinde hep kız pasif kaldı ve kötü çocuğun kıza aşık olması ama bunu göstermemesi üzerine kuruldu temeller.
Bu kez farklı olacak. Evet, yeni bir okul ve yeni bir çocuk ama diğerlerinden farklı bir çocuk. Kötü çocuğa karşılıksız bir aşk duyan iyi bir çocuk.
Kyungsoo, Hankuk Academy of Foreign Studies'e dönem ortasında kayıt olmuş ve tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. Oldukça tuhaf bir çocuktur - atarlı ergen - ve bunu her defasında belli eder. Fakat bu tuhaflığının yanı sıra oldukça masum ve iyi bir çocuktur. Okuldaki kızlar onunla ilgilenirken o onları hiç takmaz çünkü okula başladığı ilk anda kötü çocuğumuz Kim Jongin'e abayı yakmıştır. Onu uzaktan, masumca karşılıksız bir aşkla sever.
Kim Jongin, sert ve psikopat bir çocuktur. Çevresinde sadece 2 yakın arkadaşı vardır. Ona yakın olan herkes zarar gördüğü için kendinden uzaklaştırmıştır. Okulun sahibi gibi davranır. Okulda olup biten her şeyin sorumlusu odur. Bir nevi adı çıkmış dokuza inmez sekize cinsinden bir çocuktur. Kyungsoo'dan ölesiye nefret eder ama bunun nedenini kimse anlayamaz. Belki de okula geldiği ilk anda dikkatleri üzerine çekmiş olmasıdır.
* * * * * * * * * *
Bölüm şarkısı ve Kyungsoo'nun arabada dinlediği şarkı
* Simple Plan - Generation
Not: Kapak için manevi kardeşim KoreaFans' a teşekkürler :*
* * * * * * * * * *
'' Kyungsoo, hadi ama gitme vakti! ''
Boş odanın tam ortasında bi çocuk bağdaş kurmuş oturuyordu. Elleri göğsünün altında birleşmişti. Koridorda yankılanan topuk sesleri çocuğun kızaran gözlerini kapıya sabitlemesine neden olmuştu. Kapı gıcırdayarak açıldığında açık renk parkenin üzerinde oturan çocuk gözlerini hızla kırpıştırarak gözyaşlarının süzülmesini sağlamıştı.
'' Kyungsoo lütfen '' demişti kadın. Yerde oturan çocuk ayağa kalkarak elini ceplerine sıkıştırmış ve dış kapıya doğru yönelmişti. Siyah Vosvogen'in ön koltuğuna oturarak annesinin şoför koltuğunu yerleşmesini bekliyordu. Emniyet kemerini takarken dikiz aynasına yansıyan, arabanın arkasındaki çocuğa odaklandı gözleri. O en yakın arkadaşıydı ve şimdi gitmek zorundaydı. Araba çalışmaya başladığında beyaz kulaklığının girişini usulca telefona yerleştirerek işaret parmağıyla ekranı yukarıya doğru ittirmişti. Alfabetik sıraya göre giden şarkıların içinden gözlerini kapatarak birini seçti.
*I'm sick of all this waiting
-Bu bekleyişten bıktım
And people telling me what I should be
-İnsanların bana ne olmam gerektiğini söylemesinden de
What if I'm not so crazy
-Ya ben, manyak değilsem
Maybe you're the one who's wrong, not me
-Belki de hatalı olan sensin, ben değil
So what you gonna do, what you gonna say
-Ne yapacaksın ve ne diyeceksin ki
When we're standing on top and do it our way
-Zirvede duruyorken ve kendi yolumuzu çiziyorken
You say we got no future
-'Bizim bir geleceğimiz yok' diyorsun
You're living in the past
-Sen, geçmişte yaşıyorsun
So listen up, that's my generation
-Beni dinle, bu benim neslim(kuşağım)
Kyungsoo, kendini müziğin akışına bırakmışken omzuna değen elle sıçramıştı. Şoför koltuğundaki kadın ona bir şeyler söylüyordu. Kyungsoo, kulaklığını çıkararak annesinin gözlerinin içine iyice baktı
'' . . . . . işte burası. Sen benim söylediklerimi duydun mu? Eğer duymadıysan tekrar edebilirim, biliyorsun hiçbir ayrıntıyı atlamayı sevmem '' Kadın arabadan indiğinde bile konuşmaya devam ediyordu. Çok konuşuyordu hem de çok.
'' Lütfen onları dikkatli taşıyın! İşte öyle tatlım seni okula bırakamayacağım, almaya gelemem o yüzden arabayı sen al. Senin okulda olduğun saatlerde bende evi yerleştirmiş olurum ayrıca... ''
'' Anne! Lütfen biraz soluk alabilir misin? '' Kyungsoo, annesinin arabadan inmesinin ardından kemerini açarak şoför koltuğuna geçmişti.
'' Kyungsoo, çok hız yapma ve dikkatli kullan. Ayrıca konuştuğumuz şeyi unutma! '' Kyungsoo, annesini başıyla onaylayarak hızla evin önünden uzaklaşmıştı. Annesinin ayarladığı GPS'i dinleyerek okulu bulmaya çalışıyordu
'' 10 metre sonra sola dönün! '' Kyungsoo, kadının dediğini yaparak 10 metre sonra sola dönmüştü.
'' 30 metre sonra tekrar sola dönün ''
'' 10 metre sonra sağa dönün '' Kyungsoo, GPS'in dediği son şeyi de yaptıktan sonra okulu görmüştü. Öğrenci otoparkına girmek üzereyken önüne aniden çıkan beyaz spor arabayla ani bir fren yapmıştı.
'' Aptal! '' diye söylenmişti kendi kendine. Boş bir park yeri bulması on dakikasını almıştı. Az önceki beyaz spor arabanın karşısındaki alana park ettiği arabasından çıkarken telefonunun titremesi üzerine dar pantolonundan telefonunu çıkardı.
'' Kyungsoo, okul müdürünün yanına uğramayı unutma canım. '' Kyungsoo, derin bir nefes vererek okulun girişine doğru ilerlemeye başlamıştı. Ellerini yine dar pantolonuna sıkıştırarak, kafası önünde yürüyordu. Stresli olduğunda hep bunu yapardı. Okul girişindeki çizelgeden müdürün odasını bulmaya çalıştı fakat yazılar oldukça küçüktü ve okumakta zorluk çekmişti. Zar zor bir tahmin yürüterek müdürün odasının hemen koridorun sonunda olan oda olduğunu anlayabilmişti. Zaten bunu anlamsı gerekiyordu çünkü bütün okulda yankılanan azarlama ve sert bir çocuğun sesi o odadan geliyordu. Adımları oldukça çekingendi ve yavaş ilerliyordu. Bir kaplumbağa edasında, kendini yormadan yürüyordu. Kapının önüne geldiğinde yüzüne çarpan kapı ve fark etmediği bir hata onu çok farklı yerlere götürmüştü. Sıkıca kavradığı kumaş parçası parmaklarının arasında kalırken üzerine düşen ağırlık canının yanmasına neden olmuştu. Üzerindeki kişi derin derin nefes alıyordu. Oldukça sinirliydi. Kyungsoo, sıkıca yumduğu gözlerini açtığında sadece gülümsemiş ve şöyle demişti.
'' Merhaba, ben D.O ''
Immm, ne söylesem ya da ne yazsam bilmiyorum. Durun, durun buldum.
İlk bölüm olduğu için biraz sıkıcı olduğunun farkındayım. Giriş bölümlerini hiç beceremem. Bir sonraki bölümlerin daha heyecanlı, belki daha komik, biraz hüzünlü, bir duble psikopatça olacağını söyleyebilirim.
Bir de şu vardı. Yorum ve görüşlerinizi bildirirseniz oldukça mutlucuklu olurum.