‘’ Evlen benimle ‘’
Kyungsoo, Kai’nin bu sorusu üzerine kafasını kaldırarak, gözlerinin Kai’nin gözlerine sabitledi. Kelimeler dilinin ucundaydı ama bir türlü sözcüklere dökemiyordu. Ağzının içinde geveliyordu cümlelerini.
Kai, parmağını Kyungsoo’nun dudağına bastırmıştı.
‘’ Bekle, cevabını şimdi verme. Tatilimiz bitene kadar bekle lütfen ‘’ Kyungsoo, derin bir nefes alarak Kai’den uzaklaşmıştı.
‘’ Ben açım, hadi yemek yemeyecek miyiz? ‘’ Kai, elini pantolonunun cebine koyarak, Kyungsoo için hazırlattığı masaya doğru yürümüştü. Kai, Kyungsoo’nun sandalyesini kibarlık olsun diye çektiğinde Kyungsoo çoktan diğer sandalyeyi çekerek oturmuştu. Kai, açık kalan ağzını kaparak, diğer sandalyeye oturmuş ve Kyungsoo’nun neredeyse bitirmekte olduğu yemekleri yemeye başlamıştı.
* * * * * *
‘’ Kyungsoo uyan, hadi uyan. Çabuk, vakit nakittir hadi, hadi. Kal ‘’ Kai, Kyungsoo’yu tekmeleyerek yataktan düşürmeye çalışıyordu.
‘’ Jongin, ne var? ‘’
‘’ Uyan hadi, seni bir yere götüreceğim ‘’ Kyungsoo, gözlerini zorlukla açtığında, Kai, bir düzüne kıyafeti Kyungsoo’nun yüzüne fırlatmıştı.
‘’ Giy bunları hadi. ‘’ Kyungsoo, yerinden güçlükle kalkarak, kollarını göğsünün altında birleştirmiş ve ayağıyla ritim tutmaya başlamıştı.
‘’ Arkanı dön, giyineceğim ‘’ Kai, önünde durduğu koltuğa oturarak, kafasını geriye doğru atmış, dudağını kemirmeye başlamıştı.
‘’ Dönmüyorum ‘’
‘’ İyi bende giyinmiyorum! ‘’ Kyungsoo, kaldıkları odanın kapısını açarak dışarı fırlamıştı.
‘’ Sıkıysa gel beni yakala Jongin ‘’ Kyungsoo, kahkahalarının arasında merdivenlere doğru koşmaya başlamıştı.
‘’ Aaaayşş! Cidden mi? ‘’ Kai, Kyungsoo’nun peşinden fırlayarak merdivenleri üçer-beşer atlamış ve Kyungsoo’yu ensesinden yakalamıştı.
‘’ Benden kaçamazsın Kyungsoo ‘’ Kyungsoo, gözlerini kısarak Kai’ye bakmış ve bacak arasına sağlam bir tekme attıktan sonra kaçacak bir yer aramış, gördüğü ilk kapıya doğru koşmuştu.
Kai, acı içinde kıvranırken Kyungsoo gözden uzaklaşmaya başlamıştı. Kai, canı ne kadar yansa da, doğrulmaya çalışmış ve Kyungsoo’nun peşinden koşmuştu. Kai, Kyungsoo’nun geçtiği kapıdan devasa bir çiçek sera’sına çıkmıştı. Sera’da ekilmiş çiçeklere göz gezdirmişti. Bütün seraya ‘’ Unutma Beni ‘’ çiçekleri ekilmişti.
Kai, neredeyse burnuna sokulacak olan çiçekler yüzünden, bu büyüleyici atmosferin etkisinden kurtulmuştu.
‘’ Kai, bunlar ne? ‘’ Kai, Kyungsoo’nun eline vurarak, elindeki çiçeğin düşmesine neden olmuştu. Yere düşen çiçeği ayağının altında ezerek Kyungsoo’ya baktı.
‘’ Bu, unutma beni çiçeği. Birinden duyduğuma göre; bu çiçek ayrıldığın ama seni unutmasını istemediğin sevgiline verilirmiş ‘’
‘’ Anladım. Sanırım Yesung, onu unutmanı istememiş. ‘’
Kai, Kyungsoo’nun bileğini sıkıca kavrayarak sera’nın çıkışına doğru sürüklemişti. Lobinin ortasına geldiklerinde, Kyungsoo’nun bileğini bırakarak, ona arkasını dönmüştü.