Kyungsoo ellerini, rüzgârın dağıttığı saçlarının arasına geçirip, saçlarını nazikçe geriye yatırmaya çalışıyordu. Yüzünde masum bir gülümsemeyle, dizinin üzerindeki Jongin’in elini bakıyordu. Baekhyun, tam karşısındaki bahçe sandalyesinde oturmuştu, bacaklarında ince bir örtü vardı. Yanındaki küçük kız, Baekhyun’un saçlarına küçük tokalar takıyordu.
’ Küçük kız, yüzüne vuran güneş ışıklarından dolayı gözlerini kısarak Chanyeol’a bakmıştı. ‘’ Baba bak, babamin çaçina toka tayktim. ‘’
‘’ Çok yakışmış Seul. ‘’ demişti Chanyeol sevecen bir ses tonuyla, kızın saçlarını okşayıp, alnına küçük, tatlı bir öpücük kondurarak. Küçük kız, neşeyle ayağa kalkarak Kyungsoo’nun paçasını sıkıca dolanmıştı.
‘’ Şen Kyungsoo olmayısın. Babamyar senden konuşuyoylar hep. Sen öydükten sonra Jongin amcam çok ağyamış. Şen tekyar gitmiceksin dimi, Kyungsoo aymca? ‘’
Kyungsoo, yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle, elini Seul’un yanağına koymuştu. ‘’ Hayır Seul, gitmeyeceğim. ‘’
Küçük kız, kafasını kaldırarak kıstığı gözlerini Kyungsoo’ya doğrultmuştu. ‘’ Şaçına toyka takabiyiymiyim? ‘’
Kyungsoo, tek hamlede kızı kucağına oturtmuştu. ‘’ Tabii ki takabilirsin. ‘’
Seul, sevecence kahkaha atarak saçındaki tokaları çıkarmıştı. Elindeki lastik tokayı Kyungsoo’nun saçlarına takmaya çalışıyordu. Birkaç dakika uğraşmıştı Kyungsoo’nun saçıyla. Birkaç dakikanın sonda, Kyungsoo’nun kısa saçları önünde ince bir şekilde toplanmıştı.
‘’ Kyungsoo, sen iyi misin? ‘’ Diye sormuştu aniden Jongin, karşısında dikilen, kollarını birbirine bağlamış ve ağlamaklı duran küçük çocuğa.
‘’ O benim babam, neden Seul onun kucağında oturuyor? ‘’ Seul ayağa kalkarak küçük Kyungsoo’nun önünde durmuştu. Elleri Kyungsoo’nun göğsünü hızla iterek, küçük bedenin yere düşmesine neden olmuştu.
‘’ O beyim de aymcam, onu bende şevebiyiyim tamam mı? ‘’
‘’ Seul! ‘’ diye bağırmıştı Baekhyun sertçe, sesinin sertliğini fark edip, sert ifadesini biraz yumuşatmıştı. ‘’ Kyungsoo’dan özür dile, hemen! ‘’
‘’ Özür diyeyim. ‘’ Seul, ellerini Kyungsoo’nun boynuna dolayarak sıkıca sarılmıştı.
‘’ Kyungsoo! ‘’ Diye bir ses gelmişti bahçe kapısından. Luhan, elini tuttuğu güzel bir kadınla bahçe kapısından içeri girmişti. ‘’ Chanyeol söyleyince inanmak istememiştim. Sen gerçekten yaşıyorsun? ‘’ Luhan, sıkıca Kyungsoo’ya sarılmıştı. ‘’ Ah! Sizi tanıştırmayı unuttum bu karım Olivia. ‘’ Kyungsoo, Olivia’nın elini nazikçe sıkarak gülümsemişti.
‘’ Senden çok bahsettiler, sen ve Jongin’in aşkından. Sizin hakkınızda bir senaryo yazıyordum. Burada olduğuna göre sanırım bunun için senden de izin almam lazım. ‘’
Kyungsoo, şaşkın yüz ifadesini gizlemeden arkadaşlarına bakmıştı.
‘’ Olivia, bir senaristtir. Seul’u evlat edindikleri okulda gönüllü olarak çalışıyordu. Bizimle tanıştıktan sonra, ikimiz hakkında bir senaryo yazmak istedi, bende izin verdim. ‘’
‘’ Aslında yapımcıyla çoktan anlaşıldı sadece sonunu kurgulamaya çalışıyordum. Aranızdaki bağ; aşk, sevgi ve zorluklarla güçlenmiş. Hikâyenizin sonunu senin gibi birinin ölmesiyle bitiremezdim. Buna hem kendim hazır değildim, hem de izleyiciye böyle bir acıyı yaşatmak istemedim. ‘’ Olivia, ellerini heyecanla yanına açmıştı. ‘’ Ama yaşıyorsun, tanrım bu çok güzel bir mutluluk. ‘’