"Uyanma vakti Kento." Kento uyunmak yerine yatakta döndü.
"Uyanmazsan kahvaltıyı kaçıracaksın. Bak açık büfeymiş." Gözlerini yavaş yavaş açtı.
"Günaydın~"
"Aego mu yaptın sen?" Area, 'Ne yaptım ben?' derken Kento'nun yeni uyanmış olduğundan etrafa bayık bakmasından yararlanmak istedi.
"Aeogo mu? Yok artık! Ayılamadığın her halinden belli. Haydi kalk bakalım." Kento ayağa kalkıp banyoya yüzünü yıkamaya gitti. Area durumdan kurtulduğuna sevinirken Kento, Area'nın aego yaptığından emindi. Kento banyodan çıkınca kıyafetleri aldı, tekrardan banyoya girdi. Bir kaç dakika sonra siyah pantalon ve kırmızı tişört giymiş şekilde çıktı. Area koyu tenine kırmızı tişörtün çok yakıştığını düşündü.
"Hadi inelim Area~"
"Aego mu yaptın sen?"
"Aego mu? Yok artık! Ayılamadığın her halinden belli"
"Ya! Sen yoksa?"
"Ben ne?"
"Benim aego yaptığımı biliyor muydun?"
"Biliyordum diyelim." Ardından Kento eğilip Area'nın saçını karıştırıp güldü.
Kento kapıya doğru yürüdüğünde Area hâlâ aynı yerde duruyordu. Kento arkaya dönüp Area'ya baktı.
"Area? Gelsene hadi." Area kendine gelip Kento'nun yanına geldi. Kento, Area'nın elini tuttu ve yürümeye devam etti. Kahvaltıyı yapacakları yere gelip yemek istediklerini tabaklarına koydu. Boş bir masaya oturdular.
"Area." Area kafasını kaldırıp Kento'ya baktı. "İyi misin? Odadaki son konuşmamızdan beri garipsin."
"İyiyim."
"İyiyim derken bile iyi olmadığın belli. Muhtemelen aego yaptığını bildiğim halde sormamı garip karşıladın. Özür dilerim."
"Evet, garip karşıladım ama sorun değil."
"Peki, kahvaltımızı bitirip hemen Eyfel Kulesi'ne gidelim.
"Olur."
&
Kahvaltılarından sonra Eyfel Kulesi'ne kadar yürümeye karar verdiler.
"Otele yakınmış sanıyordum." Eyfel Kulesi'ne vadıklarında Area çok yorgundu.
"İyi misin?"
"Sadece yorgunum."
"Tamam fotoğraf çekilip gideriz." Area kafa sallamakla yetindi.
"Hadi sen geç ben çekeyim."
"Tamam."
"Çekiyorum.. Üç, i-"
"Bayım sizi ben çekeyim istiyorsanız?"
"Sevinirim, bayım." Kento, Area'nın yanına geçti. Kolunu Area'nın omzuna attı.
"Çekiyorum. Üç, iki, bir gülümseyin." Adam fotoğraflarını çekince yanlarına gelip telefonu uzattı.
"Teşekkürler bayım."
"Bir şey değil." Kento, fotoğrafı Area'ya gösterdi.
"Çok güzel çıkmışız"
"Evet,bende beğendim. Sana bunu yollarım."
"Tamam."
"Otele dönmek ister misin?"
"Olur." Kento, Area'nın önünde eğildi.
"Napıyorsun Kento?"
"Yorgun olduğunu söylemiştin. Sırtıma bin."
"Kento sende yorulacaksın."
"Ben yorgun değilim. Hem sorun değil, bin hadi." Kabul etmezse Kento daha fazla ısrsr edecekti. Bu yüzden bindi.
"Hadi bakalım,gidiyoruz." Otelin önüne vardıklarında Area inmek istedi. Sonrasında odalarına geçtiler. Kento kendini hemen yatağa attı.
"Yorulacağını söylemiştim."
"Area, sorun değil. Tamam mı? Bu kadar dert etme."
"Peki."
"Area sende yorgundun."
"Koltuğa yatacağım, birazdan."
"Yatak varken koltukta mı yatacaksın?" Area hiç duymamış gibi yaptı.
"Area, iki gece beraber uyuduk. Evde ise hizmetçi durmundan sürekli beraber uyuyacağız. Bu yüzden koltukta yatma." Area ayaklarını süreyerek yatağa geldi ve yattı.
"Uyuyacaksan uyu. Seni ben kaldırırım."
"Tamam."
Heeeey~ Ömür bölüm balayı bittikten sonraki zamanı anlatacak. Olaylar başlar muhtemelen~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Compulsory ; Kento Yamazaki
FanfictionBu evlilik zorunluluktan ibaretti. [190717 - 030917] *Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükkanı'ndan satın alınmıştır.