✨10✨

162 31 127
                                    




''Sevgili günlük,

Dışarıda yumuşak bir şekilde yağan kar yerleri kaplamıştı. Soğuktu ve halkın yarısı kara aldanmayıp, ya işlerinde ya da günlük alışverişlerini yapmak üzere dışarıdaydılar. Tabii ben de işe gitmek zorundaydım.

Sefil ruhları koruyan bedenleri incelemek zorundaydım.

O sabah onu gördüm. Bal rengi saçları her zamanki hali gibi kıvrımlı, minik yüzü havadan dolayı kırmızılaşmıştı. Gözleri etrafta meraklıca dolaşıyor, yanından geçen insanlara selam veriyordu. Kahve gözlerini dolandırırken, benle buluşmuştu. Dudaklarım yavaşça kıvrılmış, başımda olan şapkamı çıkartıp selam vermiştim.

Kırmızı olan suratı daha da kırmızılaşmış ve selamıma karşılık o da kafasını sallamıştı.

Utanmıştı.''





Sert zemine, karşılıklı oturmuştuk. Ay ışığı minik dükkanı zorlukla aydınlatıyordu fakat bundan bir şikayetimiz yoktu. Dışarıdan gelen keman sesleri ortamı yumuşatmıştı.

'' Daha çok acı çekeceksin.''

René boğuk sesi ile konuşmuştu. Kısa saçları dağılmış, mavi gözlerinin etrafını koyu bir kırmızı ele geçirmişti. Kafasını sallamaya başlamıştı. Gözleri yeniden dolmuştu.

''Harry, yaralarımızı saramayacağız. Aksine daha çok açacağız.''

Kafamı olumsuz anlamda sallamıştım. Yanlış düşünüyordu. Şu fani dünyada Elizabeth'i düşünmemi ve kalbimin  buz tutmasını engelleyen kişiydi.

Konuşmak için derin bir nefes almıştım fakat devam etti.

''Ama ne var biliyor musun ?" Gözleri direkt olarak zümrütlerime bakıyordu. Ruhumun içine işleyen bakışları ile bir şeyler anlatmak istiyordu.

'' Artık korkmak için bir sebebim yok. Düşünmek için zamanım da yok. Sadece içimden ne gelir ise yapacağım."

Gözlerinden bir damla yaş düşmüştü. Nefesini alaycı bir şekilde dışarı verdi ve devam etti.

''Belki de ruhum açığa çıkar , kim bilir? Fakat şu kısa hayatımda artık mutlu olmak istiyorum. Hayatımızda unutmayacağımız kişiler var ve onların hatırları ile yaşamak bir hediye. Ne kadar acı dolu olsada onlar bizim ilklerimiz Harry. Bunu bilerek mutlu olamalıyız."

Sert zeminden kalmıştım. Karşı duvarda yere oturmuş René'nin yanına gidip elimi uzatmıştım. Bana bakıp hafifçe tebessüm etmiş ardından ise elimi tutup, ayağa kalkmıştı.

Onu geldiğimizde oturduğumuz koltuğa doğru yönlendirdim ve oturmasını sağladım. Ben de yanına oturunca başını göğsüme koyup gökyüzüne bakmaya başladı.

Eli hala avucumun içerisindeydi. Demir işlemeli parmaklarım , onun lekeli ve uzun parmaklarında dolaşıyordu.

''Bence bir gün yukarıdaki yıldızlar gibi olacağız."

Dediği cümle üzerine hafifçe kıkırdadım. Göğsümden kalkıp,  çatık kaşları ile bana baktı.

'' Bu hoş değil Bay Styles.''

Dudaklarımızda şakacı bir gülüş vardı.

''Ah,peki neden birer yıldız olacağız Bayan Dawson?''

Dudaklarındakı  gülüş aniden büyüdü ve gamzesini ortaya çıkarttı. Elini yanağıma koyarak gökyüzüne çevirdi. Etrafa saçılmış minik elmas parçaları gibi parlayan yıldızları gösterdi.

''Onlar bize, biz onlara bakıyoruz. Her gece onlarla bakışıyoruz hatta bazen derdimizi bile anlatıyoruz ama belki de onlarda bir zamanlar bizim gibi burada yaşamışlardır. Görevleri bitince yukarıya yerlerine gidiyorlardır.''

Gözlerimi minik elmas parçalarından çekip, suratına baktım. Acele ile konuşuyor ve kanıtlamaya çalışıyordu. Bir eli hala avucumda olduğundan dolayı, diğer eli ile farklı olan yıldızları gösterip anlatıyordu.

''Sence de öyle değil mi?''

Başını bana çevirmiş, bakıyordu. Dudaklarındaki gülümseme hala duruyordu ve aniden kahkaha attı. Yumuşak sesi büyün dükkanı doldurmuştu.

''Dinlemedin değil mi?'' Kafamı olumlu anlamda sallamış ve gülmüştüm.

Gözlerimiz birbirine kitlenmişti. Sadece birbirimize bakıyorduk. Sanki bir daha göremeyecekmişiz gibi. Derin ve anlamlıydı fakat ikimizi de durduran suçluluk hissi konuşmamıza engel oluyordu. Bunun farkındaydık.





Merhaba,

Öncelikle bu bölümü beğenmedim çünkü yazacak ne ilhamım ne de konum vardı.

Ama umarım beğenmişsinizdir.

Multideki şarkı bölüm ile alakalı değil fakat çok sevdiğim bir şarkıdır. Isterseniz göz atabilirsiniz . 

E.

Diary || h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin