Gerçekten yazı yazmalıydım. Ne zaman kendimi kötü hissetsem yazı yazardım. Nedensiz bir şekilde rahatlatıyordu beni veya nedensizce değil, içimdekileri sadece defterlere anlattığımdandır. İçimdekileri bazen Ayışığı'na anlatırım ama her şeyi anlatamıyorum. Aslında şuan kendimi kötü hissetmiyordum ama kafam karışıktı. Off! Nerde benim Puffy'im? Hayır en son kitaplığıma koymuştum. "En ihtiyacım olduğu zamanda çıkma zaten karşıma. Hayır yank Gece kim ki zaten? Gece anca eşyalarını arasın, onlara saçma sapan isimler versin. Bir insan neden günlüğü gibimsi olan defterine "Puffy" der? Çünkü Gece mal!"diye söylenirken sonunda canım Puffy'imi bulmuştum. "Sonunda bulabildim seni yani. Nerelerdeydin eşşşek sıpası seni? Bende sanki cevap verecekmişsin gibi sana soru soruyorum. Tabii bende haklıyım. Hayır biliyor musun, bunlar hep bugün sefqilimi görememekten. Şöyle çok değil en fazla aralıksız 3 saat baksam yeter bana. Sence de öyle değil mi??? Aaa! Yeter ama kendi kendime bile konuşur oldum. Sus kapa çeneni büyüğün konuşuyor burda! Tamam bir daha kendi kendime konuşursam Kağan Öztürk ve Bahadır pisliğini ay yok ya yapamayacağım bunu. Gördün mü bana neler yaptırıyorsun? Görmedin tabii. Aman sen görme zaten."diye konuşuyordum ben de ben neden günlüğüm gibimsi olan şeyle konuşuyorum ki??? Amann! Puffy'imi alıp masama oturdum.
Puffy! Şu sıralar aklım çok karışık. Ne hissetsem, ne yapsam bilmiyorum. Beni yetimhanedeyken bir aile evlatlık almak istedi ama ben şart koştum. Kabul ettiler ve şuan Karanlık,Derin,Günışığı ve Ayışığı hepimiz "Soylu" ailesinin kızları olarak bu ev mi desem saray yavrusu mu desem, yani anlayacağın ne desem bilemeyeceğim bir yerde yaşıyoruz. Yarın okul için alışverişe çıkacağız. Özdemir Kolej'ine gidecekmişiz. Kolej ya kolej! İlk defa bir kolejde okuyacağız. Nasıl davranmam gerek bilmiyorum ama doğal davranacağım kesin. Yaz tatilide bitiyor malesef! Okulların açılmasına son iki gün var keşke son bir kez yüzme şansım olsa. Melek Hanım saolsun yurttayken sürekli bizi etkinliklere götürürdü. Yüzmeyide orda öğrendim zaten bunları biliyorsun ama ne bileyim hiçbir şey düşünmek istemediğimden olsa gerek böyle şeyler hakkında konuşuyorum. Ben çok acı çektim ve hala da çekiyorum. Ruhsal ve fiziksel acılar var. Sanırım benimki her ikisinide kapsıyor. Daha beş yaşındayken anne ve babamdan her gün dayak yedim. Sadece beş yaşındaydım ben beş! Sokağa atsalar inan bu kadar koymazdı. Sadece beş yaşında olan bir çocuk onlara ne yapmıştı da bu kadar nefret ve kin dolulardı bana? Sekiz yaşındayken ise yetimhaneye bıraktılar beni. Onlara karşı öfke dolu olmama rağmen o kadar yıkıldım ki... Hele ablam Talya... Sanırım en çok da onu bir daha asla göremeyeceğim diye bu kadat çok üzüldüm. Sabah, öğle ve akşam farketmez kaçıp kaçıp onların yanına gittim zaten daha sonrada ölüm haberleri geldi. Mahvolmuştum. Cenazeye gitmek istediğimde amcamlar beni almadılar bile. Zaten başka kimimiz kimsemiz yoktu. Sonrada beni ne aradılar ne sordular. Gerçi ben onların yeğeni bile değildim. Ablamlar amcamlara gideceğimiz zaman beni evde bırakırlardı hatta bir keresinde ablam Gece'de gelsin dediği için dayak yemişti. Ya varsın bana dayak atsınlar. Ben ablamı çok özledim be Puffy. Biraz daha yazarsam eğer sırılsıklam olacağından korkuyorum o yüzden bugünlük bu kadar yeter.
Seni seven Gece'n.Gerçekten biraz daha yazsaydım kendimi tutamayıp ağlamaya başlayacaktım ve bence şuan bunun sırası değildi. Acaba bu evin manzarası var mı?diyerek canım odamdaki balkona yürüdüm. Ayyy! Burayı harika bir yere çevirebilirdim, tabii üşenmediğim bir zaman. Allahtan bir tane sandalye koymuştum. Hemen oturdum. Ayy! Gerçekten güzel bir yerdeydi evimiz. Sahile de yakın bak işte bunu sevdim. Yarın okul alışverişide var. Ooh harika(!) Yatsam iyi olacaktı aslında. Dolabımdan en sevdiğim olan unicornlu pijamalarımı çıkartıcakken gözüm dolabın üstündeki ayıya takıldı. Yaa! Çok ponçirik bir şey buu. "Acaba senin adın ne olsa? Ay buldum. Senin adını Muhittin koyucam. Üstünede üstünde sefqilim olan tişörtü giydireceğim. Böylece sefqilime sarılıyormuşum gibi hissedeceğim. Oha ben ne kadar zekiymişim ya!"diye hem kendi kendime konuşup hemde üstümü değiştirmeye başladım. Muhittinciğime de tişörtünü giydirdim mi tamamdır. Muhittin'i de yanıma alıp yatağıma yattım ve sarılıp deriin bir uykuya dalmaya çalıştım.
Durmadan koşuyordum. Sağımda solumda kimse yoktu. Dümdüz bir yol, ve ben sürekli koşuyordum. Karşımda bir silüet vardı. En azından o bana nerde olduğumu söyleyebilirdi. Koşarak ona doğru ilerlemeye başladım. Karşısına geçtiğim anda tam kalbime bir bıçak sapladı ve kayboldu. Hayır,hayır tam kaybolmadı. Sadece yüzü kaldı. Yavaşça yüzüde kayboldu ve geriye gözleri kaldı...
Nefes nefese uyanmıştım. Bu nasıl bir kabustu böyle. Saat kaçtı acaba? Benim antika telefonum çoktaan bozulduğu için bakamıyordum da. "Kızlarrrr, kahvaltı hazır. Hadi kalkın artık diyen Rengin ablanın sesini duyunca saatin o kadar da erken olmadığını farkettim. Hemen kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Siyah bir pantolon giydim, üstümede sefqilimli olan tişörtümü giycektim ama sonra vazgeçtim. Nasıl ben sırf o kıskandığı için bu sıcak havada pantolon giyiyorsam o da dışarı çıkmayacaktı o kadar. Siyah tişörtümü giydim ve aşağı indim. Baktım herkes masada bende yerime oturdum derken Günışığı konuşmaya başladı"Gece kızım manyak mısın? Bu sıcakta pantolon giydin." "Ya sanane beh sefqilim kıskanıyor. Senin öyle yahuşuhlu bir sevgilin olmayınca tabii kıskanıyorsun beni." Keyifli keyifli gülen Cem abi ve Rengin ablaya baktım. Upss! Galiba bunları onların yanında söylememem gerekirdi. "Kimmiş bakalım bu yahuşuhlu sevgilin?"diyen Cem Abi'ye döndüm. "Bir kitap karakteri çok sevdiğim için öyle diyorum."dedim. Cem Abi uzun uzun güldü. Acil bu konuyu değiştirmek gerekiyor. Rengin Abla'ya döndüm. "Okul formalarını almaya ne zaman gideceğiz?" "Kahvaltınızı bitirdiyseniz hemen gidelim." Tamam diyerek kalktık ve arabaya doğru ilerlemeye başladık.
.................
"Gece,hadi çık kızım kabinden. Herkes çıktı seni bekliyoruz."diyen Rengin Abla'nın boğuk sesini duydum. Haklıydı tam 15 dakikadır bu kabindeydim. Ama haklı sebeplerim var!!! Lanet olsun ki okulda kızların pantolon giymesi yasak ve elime tutuşturdukları şeye etek demeye bin şahit ister. Bu şey çok kısa. Ben bunu giyersem kesin katil olurum. "Ya Rengin Abla bu şey cidden çok kısa. Daha uzunu yok mu?"dedim umutsuz bir şekilde. "Gece,tatlım en uzununu seçtik zaten. Hadi çık artık!"dedi. Bir dakika,bir dakika! Rengin Abla en uzunu mu dedi? E oha ama ya en uzunu buysa ben kısasını düşünmek istemiyorum. Ben bunu nasıl giyeceğim yaaa? "Off! Tamam ya çıkıyorum."dedim ve kabinden çıktım. "Ay ne güzel olmuş tatlım. Aa suratını ya."dedi Rengin Abla. "Ya demesi kolay. Ben bunu nasıl giycen okulda. Kesin katil falan olurum. Daha uzunu yok mu?"dedim. "Gece çıkart eteği alıyoruz bunları üstlerinizde verin hepsini alıyoruz. Bu kadar!"dedi ve kasaya ilerlemeye başladı Rengin Abla. Offffffff!!!Selam!! Ben geldim. Sanırım 1 haftadan daha uzun bir süredir bölüm yazmıyordum. Çook özür dilerim bundan önceki bölümümde bugün yada yarın bir bölüm yazmaya çalışacağım demiştim ama bazı sorunlar çıktı ve yazamadım. Ama çook uzun bir bölüm yazdım. Bu seger gerçekten uzun oldu. Hatta yazdığım en uzun bölüm diyebilirim. Ben bu bölümümü tirtir123456789 ithaf ediyorum. Bu yazamadığım süreçte sürekli bana bölüm yazmam konusunda ısrarcı oldu ve beni hiç yalnız bırakmadı. Neyse yine uzun konuştum size iyi okumalar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum❣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Gelenler
Teen FictionSevme beni işte benim sevilecek bir yanım yok. ~Gece Soylu Benimde yok güzelim gel biz sevelim birbirimizi. Hiç kapanmayan o yaranı, yaralarımızı beraber saralım. ~Uzay Altıner "Uzay gerçekten isminin hakkını veriyorsun."dedim gözlerine bakarak. "B...