"Bir gün aşık olursan anlarsın."
Yoongi'ye pişman olacağım sözler sarf ettikten sonra akmaması için zorladığım gözyaşlarımı serbest bıraktım. Onunla böyle konuşmak istemezdim ama içimde yılların birikmişliği vardı. Bir gün öğrendiklerinde zaten beni anlamayacaklarını biliyordum.
Daha fazla ortamın gerginliğine dayanamayacağımı hissettiğimde aklıma gelen ilk şey orayı terk etmek olmuştu. Bir kaç adım geri gittiğimde Yoongi sanki bir şey söylecek gibi oldu. Ama tekrar gözlerini kapatarak sustu. Gözlerinin kenarlarının kızarmasından ne kadar sinirlendiğini anlamıştım.
Eminim benden böyle bir şey beklemiyordu.
En sonunda arkamı döndüğümde çarptığım beden ve şokum yüzünden geriye sendelemiştim. Düşmemem için belimden tutan el yüzünden vücudumun saniyelik titrediğine yemin edebilirdim.
Belimden tuttuğu gibi kendine çektiğinde konuştuklarımızı en başından duymamış olmasını duyuyordum.
Belimdeki elini boynuma dolayıp saçlarımı karıştırmaya başladı. "Vayy! Bizim minik Jennie'miz kime aşık olmuş böyle?" Önüme gelen saçlarımı elimle yüzümden çekerek Tae'den kurtuldum. "Kime? Bende tanıyor muyum? Gerçi ben sizden başka kimseyi tanımıyorum, ama kime? Huh? Yakışıklı mı?"
Hızla soru yağmuruna tutarken yanımızdan geçen Hoseok son sorusuna "Gerçekten görüp görebileceğin en çirkin kişi." Diye yanıtlayıp beni kolumdan çekiştirmeye başlamıştı. Bir kez daha tekrarlıyorum, Hoseok bir kahramandı.
"Şimdi sakince evimizi terk ediyorsunuz. Çatıdayız biz." Diye bağırdı kapıdan çıkmadan önce.
Çatıya çıktığımızda adım atar atmaz yere çömelip ağlamaya tekrar başladım. "Şimdi ne yapıcam ben? Çok utanıyorum!"
Hoseok iki kolumdan tutup beni tekrar kaldırdı. Büyük masanın üzerine oturduk. "Merak etme bu iki güne geçer siniri. Ama bence fazla tepki verdi, sebebi ne acaba?"
Kapının gıcırtısıyla aynı anda arkamıza döndük, bu çocuk hep bizi mi dinliyordu?
"Hayır bu sefer sizi dinlemiyordum." Dedi çünkü aklımdan geçen soruyu Hoseok çoktan sormuştu.
"Bir şey sormak için geldim. Yoongi bağırıp gitmemi söyledi." Dedi elindeki telefonun şifresini girerken.
"Bu kişi bana böyle bi mesaj atmış. Kim bu?"Namjoon Hyung
Günlerdir sana ulaşamıyorum, nerelerdesin?
Bir ara görüşelim.
Yarın ziyarete geleceğim o halde."Böyle kendi kendine konuşup gelme kararı almış. Onu tanımıyorum bile!"
Hastanede ona mesaj atan tek arkadaşıydı. Yüzünü daha önce görmemiştim ama Taehyung ile sık sık dışarıda görüşürlerdi. Ve ayrıca şu an rol yapıyordu. Biz ona haber vermiştik.
"Yakın arkadaşın. Biz kimseye söylemedik demiştik ama haberi var. Şu anda rol yapmaya çalışıyor." Dedi Hoseok telefonu Tae'ye uzatırken.
"Tamam gel yazıyorum o zaman." Diye bize baktı, kafamızı salladıktan sonra mesajı gönderdi.
Büyük ihtimalle konuşulanları duymamıştı. Zaten Hoseok ondan önce gelmişti. Asıl konuyu o duymuştu.
"Bu çocuk beni bütün gün yordu. Kendisi hala canavar gibi. Ben uyumaya gidiyorum. " diyerek ayağa kalktı biranda Hoseok. "Siz kalıyor musunuz?"
Ben olumlu anlamda kafamı salladığımda üstümde hissettiğim bakış yüzünden Tae'ye dönmüştüm. "Biraz konuşalım mı?" Diye sormasını beklemiyordum. "Konuşalım."
Hoseok bana o meşhur sinsi gülümsemesini yolladıktan sonra aşağıya indi.
Düşünür gibi yaparak devam etti. "Yoongi neden kızgındı o kadar?"
"Bilmiyorum. Çok korkunç bi andı."
"Hoseok'un dediği gibi çok çirkin biri olduğu için mi ağlıyorsun?" Dedi sakin ama meraklı ses tonuyla.
Olumsuz anlamda kafamı sağa sola salladım. "Hayır, o gerçekten yakışıklı biri." Gerçekten çok yakışıklısın Taehyung.
"Ona açılmadın mı?" Kafamı yine olunsuz anlamda salladım. Bunu yapmaya hiç cesaretim olmamıştı.
Totosunu sürterek bana biraz daha yaklaştı. "Hatırlıyor musun? Hastanede sana 'eminim senden hoşlanmışımdır' demiştim." Kafamı ona çevirip dinlemeye devam ettim. Bağdaş kurduğum bacaklarımın üzerindeki elimin üstüne elini koyduğunda bugünki ikinci titremeyi yaşamıştım. "Şaka yapmıyordum. Eminim o kişi onu sevdiğini duysa, çok sevinirdi." Cümlesini bitirdiğinde güven verici şekilde gülümsedi.
Kafamı eğerek elimin üstündeki ele baktım. "Ve birde.." tekrar ona baktım. "Sana eskiden de her dokunduğumda titrer miydin?" Hissetmiş miydi yani?Elimi hızla çekip telaşlı biçimde yerimde doğruldum. "Hayır hayır! Ellerin çok soğuktu şimdi de çok soğukt-"
Bileğimden tutarak doğrulduğum yere tekrar oturttu. "O zaman şimdi sana bi sorum daha olacak." Utandığımdan eğdiğim kafamı tekrar kaldırdım.
Piknikte yaptığı şeyi tekrar mı yapıyordu o? Gittikçe yaklaşan yüzüne karşılık eş zamanlı geri çekilmeye başladım. HAYIR NEDEN NEFESSİZ BIRAKMAK İSTİYORSUN Kİ?
Sırtım masaya gittikçe yaklaştığı sırada düşeceğimi hissettim. Ellerimi yanıma koyacakken alttan yine ellerini belime koydu. Yüzü olmaması gerektiğinden daha yakındı. Ve muhtemelen şu an şaşı gözüküyordum!
"Peki şu an neden titriyorsun?" Yüzünün sıcaklığını yüzümde hissediyordum. Sebebini bilmediğim bi nedenden gözlerim dolmuştu. Masayla aramda kısa bir mesafe vardı ve Tae eliyle sırtımdan destekliyordu.
Ve yavaş yavaş daha çok yaklaştığında öpeceğine emindim! TAEHYUNG BENİ ÖPECEK! Bu anı görmeye hazır değildim ve kendimi ona bırakarak gözlerimi kapattım.
Dudaklarından çıkan nefesi dudaklarımda hissettiğim an kapının gıcırdama sesi duyuldu. Ne harika zamanlama ama!
########
Annyyyyyyyeeeeeeoooong tatlı okuyucularım❤️
1k olucaaaaz!!
Aşırı mutluyum biliyorum bölüm geç geliyor ama, aaah ağlamak istiyorum :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember | Kim Taehyung-Jennie Kim
FanfictionBir kazayla tüm hayatı alt üst olup hafızasını kaybeden Kim Taehyung. Geçmişten ona kalan 3 kişilik bir aile. Jennie Kim, Min Yoongi ve Jung Hoseok. Peki şimdi ne olacak? Her şeyi tekrar hatırlamaya mı çalışacak yoksa yaşadığı anın tadını mı çıkar...