Hoseok'un ağzından;
Uyandığımda mutfaktan enfes kokular geliyordu. Sanırım evin miniği yine bize daha günün ilk saatlerinden ziyafet verecekti. Yüzümü yıkayarak mutfağa geçtim. Jennie salonda değildi. Mutfakta ise sandığımın aksine günlerdir yüzünü görmediğimiz Yoongi vardı. Masaya hazırladıklarını yerleştirirken kısa bir süreliğine göz göze geldik. Şaşkınlığımı anlamış olacakki "Bu son." dedi. Kaşlarımı çatarak anlam veremediğim cümlesine yanıt verdim. "Son olan ne?" omzunu silkti.
Diğer tabakları almak için bana sırtını döndü. Gözlerinin altından uykusuzluk çektiği çok netti ve bu benim moralimi bozmaya yetmişti. Tam mutfaktan çıkacakken tekrar konuştu. "Taehyung ve Jen'i çağır. Sizinle konuşacaklarım var."
Evdeki gerginliklerin son bulması için dua ediyordum. Çünkü bir şey iyi gitse, onun yanında başka bir şey ters gitmeye başlıyordu. Jen'in odasının kapısına vurdum. İçeriden onaylayan sesini duyduğumda kapıyı araladım. "Yoongi kahvaltı hazırlamış. Bizi çağırıyor." Penceresinin kenarında küçükken beraber süslediğimiz çerçeveyle oturuyordu. Onunda gözlerinden uykusuz olduğunu anlamak çok zor olmamıştı.
Ne olup bittiğini merak ediyordum ve bu yüzden koşar adımlarla Taehyung'un dairesine ilerledim. Sonunda uzun bir aradan sonra dördümüz tekrardan yemek yiyecektik. Kahvaltıya başladığımız sırada Tae kafasını Yoongi'ye çevirdi. "Nerelerdeydin?" Yoongi tam kafasını tabağından kaldırmış cevap verecekti ki Jen konuştu. "O gidiyor." İçimde anlam veremediğim bir kaç his birbirine karıştı. Kelimeleri zar zor birleştirip "Nereye gidiyor?" dedim. Bu sefer Jen sustu ve gözlerini kahvaltının başından beri yaptığı gibi tabağına dikti. Yoongi derin nefesini dışarı verdi. "Biriyle tanıştım. Yurtdışında bir dil akademisine gidiyor ve orada yaşıyor. Akademi hakkında birkaç bilgi aldıktan sonra dil sınavına girip iyi bir burs kazandım. Bu yüzden ortalarda gözükmüyordum." devam edecekken araya Tae girdi. "Tanıştığın kişi kim,nereli,hangi ülkeye gideceksin...?" gibi soruları ardı ardına Yoongi'ye yöneltti.
"Yeterince güvenilir biri. Amerikada bir süre eğitim aldıktan sonra eğer iyi bir derece yaparsam dünya turuna bile çıkabilirim." Duygusal kişiliğim beni ele vermeye çoktan başlamıştı. Çocukluktan beri yanımdan ayırmadığım bu üç kişinin eksileceğini düşünmek daha önce beni mahvediyordu. Şimdi ise gerçek oluyordu ve düşündüğümden daha acıydı. Yoongi için böylesi daha iyi olacaktı belki ama yinede böyle olmamalıydı. Ben dördümüzü birbirimizden ayrı düşünmek istemiyordum. Jen'inde böyle düşündüğüne eminim çünkü kafasını eğmiş saçlarıyla yüzünü kapatmıştı. Ağladığını gerçekten hiç belli etmiyordu bu haliyle..
Taehyung düşünceli gözüküyordu. Muhtemelen eskileri pek hatırlamadığı için daha çok olayın mantıksal yönü ile ilgileniyordu. "Ne zaman gidiyorsun?" dedim. "Bu akşam" diyerek yanıt verdi kısaca. "Neden böyle bir karar aldın?" Jennie ile ilgili olayları az çok biliyordum ama yinede gitmesini istemiyordum. "Burada kalsam yarı zamanlı işlerle hayatımı bitireceğim. Sizinle zaman geçirmekten hep keyif aldım ama artık büyüdük. Biraz gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor." dedi son cümlesinde iç çeken Jen'e bakarak.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Jen'den;
Akşam olduğunda Tae ve Hoseok, Yoongi'ye bavullarını çıkarmasında yardımcı oluyorlardı. İçimdeki o bitmek tükenmek bilmeyen ağlama hissi beni çok yorgun düşürmüştü ve bayılacak gibi hissediyordum. Yoongi onunla birlikte havaalanına gitme isteğimizi reddetmişti.
Bütün eşyalarını dışarı çıkardıklarında hepimize tek tek sarıldı. Hoseok çoktan ağlamaya başlamıştı bile. Bana sarıldığında bir elini belime bir elinide saçıma koydu. Bana her zaman bu şekilde sarılırdı. Bunun bana güven verdiğini en iyi o bilirdi. Geri çekildiğinde iki elimi avuçlarının arasına aldı. "Sen çok güçlüsün Jen. Ben yokkende bazı durumların üstesinden gelebileceğini biliyorum. Konuştuklarımızın aklını karıştırmasına izin verme. Sadece nasıl mutllu olursan öyle yaşa." Devam edecekken omzuna vurdum. "Sonsuza kadar mı vedalaşıyoruz sanki?Elbette geri döneceksin. Böyle konuşma." tekrardan sarıldım. Taksi geldiğinde hepimizle tekrardan vedalaşıp taksiye bindi.Camı açıp bize son kez baktı ve Tae'ye "Ona iyi bakmazsan döndüğümde fena şekilde hesaplaşırız." dedi gülmeye çalışarak.
Bacaklarımdaki hissizlikle olduğum yere çöktüm ve o gidene kadar içimde tuttuğum gözyaşlarımı dışarı bıraktım. Bu çok ani olmuştu. Kendimi çok suçlu hissediyordum ve bu düşünce beynimi kemiriyordu. Hoseok çoktan yok olmuştu. Muhtemelen odasına kapanıp o da ağlayacaktı. Tae ise sessizdi. Vedalaşırkende pek bir şey dememişti. "Bizim yüzümüzden gitti değil mi?" dedi. O sırada beni kaldırıp koluma girmişti.Kafa salladım. Beni eve bıraktıktan sonra kendi dairesine geçti. O da artık o dairede tek olacaktı. Buna alışmamız biraz zaman alacak gibi gözüküyordu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~
Umarım bu kadar uzun bir aradan sonra yine bu çalışşkann yazarı sevmeye devam edersiniz... :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember | Kim Taehyung-Jennie Kim
FanfictionBir kazayla tüm hayatı alt üst olup hafızasını kaybeden Kim Taehyung. Geçmişten ona kalan 3 kişilik bir aile. Jennie Kim, Min Yoongi ve Jung Hoseok. Peki şimdi ne olacak? Her şeyi tekrar hatırlamaya mı çalışacak yoksa yaşadığı anın tadını mı çıkar...