16|Şip-yuk

750 65 36
                                    

So Yun beklenmedik şekilde Hoseok'un boynuna atladı. Aralarındaki boy farkı yüzünden parmak uçlarındaydı.
"Hoseok-shi, çok özledim."

Hoseok boynuna sarılan kollarla afallamış gözüküyordu. Hoseok'un şaşkınlığından yararlanan So Yun daha sıkı sarılıp kafasını boynuna gömdü. Tekrarladı. "Hoseok-shi~"

Hoseok hızlanan kalbi ve karışan kafasına aldırmadan boynuna sarılan kolları çekti. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Bir adım geri çekilen So Yun kafasını öne eğdi. Diğerleri Hoseok'un arkasına toplanmış şaşkınlıkla izliyordu.

"Ben, ben çok üzgünüm sevgilim." Jennie sinirle gözlerini kapayıp kapının kenarına yaslandı. Her ne olursa olsun Hoseok çok yıpranmıştı ve Jennie onun her halini görmüştü. Gitmeden önce bir açıklama hakediyordu.

"Ben senin sevgilin falan değilim. İnsan sevgilisini öylece ortada bırakıp gitmez!" Diyerek sesini yükseltti Hoseok. So Yun pişmanlığının altında eziliyor gibi görünüyordu.

"Ama mecburdum." Hoseok alayla güldü. Jennie Hoseok'un biraz sonra ağlayacak halde olduğunu anlamıştı. Daha fazla dayanamayıp yaslandığı kapıdan çekildi. İleri adım atacakken Namjoon onu durdurdu.

"Bırak." Namjoon bırakmayınca Yoongi  Namjoon'un omzuna dokundu. "Bırak diyorsa bırak." Geldiğinden beri Yoongi'yle arasında soğuk rüzgarlar esen Namjoon Jennie'nin kolunu bıraktı.

Jennie Hoseok'un yanına gidip koluna girdi. Onu mutfağa doğru ilerletmeye başladı. "Siz içeri geçin. Biz geliyoruz şimdi."

Mutfağa geçtiğinde tezgaha tutunan Hoseok gözlerini kapattı. Sonunda dayanamayıp ağlamaya başlamıştı. Jennie onu kendisine çevirip iki omuzunu tuttu. "Onu yukarı göndericem. Ne zaman hazır hissedersen yanına git ve yüzleş onunla." Hoseok'un gözlerini silip ona sarıldı.

"Ya da önden ben gideyim. Öylede böylede yüzleşmek zorundayım." Jennie kafasını sallayarak koluna girdi. Dış kapıya ilerlerken içeri kısaca bakan Hoseok So Yun'u kafasını eğik görmüştü. Adımlarını çatıya yönlendirdi.

Jennie Hoseok çıktıktan sonra So Yun'u çağırıp Hoseok'un konuşmak istiyorsa, onu yukarıda beklediğini söyledi. Sessiz kalıp kafasını sallayan So Yun kapıdan çıktı.

Onca zaman bu anın ne kadar utanç verici olabileceğini düşünmüştü. Yavaş adımlarını hızlandırıp son basamakları çıktı. Büyük ve alçak masanın üzerinde oturan Hoseok onu görünce ayağa kalktı.

So Yun'un az önceki cesaretli halinden esir yoktu. Tam karşısına geçti ama kafasında söyleyeceği cümleleri toparlayamıyordu. "Ben buna gerçekten mecburdum." Dolu gözlerini akması için sıkıca kapattı.

Hoseok sakin kalmaya çalışıyordu. Ama o gittiğinden beri büyük bir boşluğa düşmüş gibi hissetmişti. Mantıklı düşünmek ve konuşmak için çabalıyordu. "Bana anlatabilirdin. Eğer bir yere gitmeye mecbursan bana söyleyebilirdin! Ben her zaman seni dinledim. Her zaman arkanda olacağını söyledim. Bak geri döndün işte, ben seni beklerdim!"

Kendine hakim olmak için konuşurken bir sağa bir sola gidiyordu. So Yun titreyen bacaklarının onu daha fazla taşıyamayacağını hissettiğinde masaya tutunarak oturdu. Derin bir nefesi içine çekerek konuşmaya başladı.

"Söyleyemezdim. Bunun için onlarca anlaşma imzaladım. Seni böylece bırakıp gitmek benim için zordu, çok zordu ama yine söylüyorum. Mecburdum. Beni bekleyeceğini biliyordum. Söylesem beni anlayacağınıda biliyordum. Şimdi çıkış yapmak üzereyiz. Geleceğime seni katmayı ben çoktan planladım. Tek temennim ben yokken başka biriyle olmamandı. Hoseok-shi, gerçekten çok özledim."

Elinin tersiyle göz yaşını silmek için kaldırdığı koluna çarpan şeyle gözünü açtı. Hoseok çok özlediği sevgilisinin yüzünü avuçlarının arasına aldı. Bu hissi çok özlemişti.

Onu çabucak affetmeyi düşünmüyordu, ama onunla olmayı hala çok istiyordu. O gece sadece kalbini dinlemeye karar verdi. 

"Bende seni çok özledim, sevgilim."

So Yun onu affetme ihtimalinin düşük olduğunu sandığı için şaşkınlıkla hala kocaman gözlerle ona bakıyordu. Kendini toparlayıp anın güzelliğinden faydalanması gerektiğini hatırladı.

Ellerini yüzündeki ellerin üzerine koydu. Aralarındaki mesafeyi kapatıp o çok özlediği dudaklara aylar sonra kavuştu. Hoseok onu affetse bile onun güvenini sarsmıştı. Şimdi ise tekrar kazanmayı istiyordu.

Yavaşça geri çekildi. Hoseok tekrar konuştu. "Artık sokak lambası kadar bile değil, başucumdaki masa lambam kadar yakın olacaksın."

Ne demek olduğunu anlamasada, iyi bir şey olduğunun farkındaydı. Gülümseyerek sevgilisine doya doya sarıldı.
~~~~~~

Çok uzun zaman oldu değil mi? Bence öyle oldu. Tatildi bayramdı derken hep ertelemek zorunda kaldım. Ama çok özledim burayı. ❤️

Aslında olayları uzatacaktım ama kısa ve tadında yapmak istiyorum. Keyifli okumalar. 😍❤️

Birde üstteki cümle saçma olmuş olabilir ama diğer bölümde Tae'ye sokak lambasını gösterip bu kadar yakın aslında demişti. Ordan aklıma geldi sadece~

Remember | Kim Taehyung-Jennie KimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin