ÇARŞAF

10.4K 449 45
                                    

"Canımı acıtmasını beklerken,  yüreğimi söküp gitti. "

(Medya Amar Şaren)

Hayat cam kavanoz gibi değil ki azizim. Içi kuru dışı ıslak olsun.  Hele de bir kızın hayatı. Yaşamadan bilinmez yaşayınca da tekrar yaşatmaz ki adamı.

Berivan'ın hayatı bırakın cam kavanozu cehennem ateşi bile değildi. Koskoca bir hiç. ..

Genç kızın kaderden yana hiç yüzü gülmedi. Hep üzüldü. Hep yıprandı. Son dedi düştü.  Ilk dedi yandı. Hayatının yükü altında bükülürken bu son olanların altında  iyice ezildi. Yoktu işte.  Haramdı ona iğne ucu kadar mutluluk. ..

Yaşlar süzülürken yanaklarından burukça gülümsedi.  Ağlayacak haline gülüyordu. Dengesiz yapmıştı onu bu son olanlar...

Düşündü Berivan. Düşündü ama bir cevap bulamadı. Ne cevabı olabilirdi ki? Ablasının o söylediklerine karşı nasıl bir cevap bulabilirdi?

Ne demişti ablası ona" bedduam olsun". Asıl en çok ona minnettar olması gerekirken kalkıp neyle suçlamaştı onu? Bu nasıl bir oyundu yarrabi? Tek matruşkası Berivan olan nasıl bir düelloydu?

Ablasının odadan çıkışını izledi bir süre.  Yarın sırf ablası yanmasın diye kendisi yanıp gelin gidecekti o lanet yere, ŞAREN KONAĞI'na!

Aklı almıyordu Berivan'ın.  Ne olmuştu ki ablası bu hale gelmişti.  O değil miydi Tekin'in abisine kadın olmam diyen? Ne değişmişti ki bir haftada?

"Berivan! Kızım ne zaman geldin sen? Sen... sen neden ağlıyorsun bedevamin(güzelim)?

Annesinin endişeli sesiyle ayağa kalktı.  Içindekileri kusacaktı artık.  Boğazına kadar pisliğe batmışken bir kişide elini atıp çekmiyordu ki Berivan'ı.

"Çima daye ? Xema teye?(neden anne umrunda mı)

Dedi alayla. Yaşlı kadının Kaşları çatıldı. Kızı kafayı yemişti resmen. Elini kaldırıp Sırma saçlarına götürdü güzeller güzeli kızının. Ama kızının elini itmesiyle boşluğa düştü.  O bir anneydi. Tabiki herkesten çok canı yanıyordu. Ama burası Mardin'di. Burası bir annenin bile feryadını duyamayacak kadar sağır şehir Mardin'di.

"Na kecamin ısa nebeje. Tu jiyanamini. Tu... tu delalamini(Hayır kızım öyle deme sen benim hayatımsın. Sen... sen benim kıymetlimsin)

Sona doğru kısık çıkan sesle gözlerini dikti kızına. Ama kızı kör olmuş gibi bakmıyordu zavallı annesine.

"Sen hayatının erimesine böyle göz mü yumacaksin? Hani ben senin hayatınım ya daye işte sen şimdi bir ölüsün! Çünkü ben daye senin hayatın öldü.  Ve katili sensin. Babam her dövdüğünde sustun daye sadece izledin. Yüzümdeki morluklar canımın acısını gösterirken sen gelen görücülerin beni çirkin görmesinden korktuğun için sardın yaralarımı. Yeni bir yara açtığını bilmeden. Söyle daye benim kendi annem bile bana böyleyse yarın o eve gittiğimde onlar bana neden iyi davransınlar ki?"

Zelal xanım daha fazla duramadı orda.  Biliyordu kızı haklıydı.  Biliyordu kızı masumdu. Ama yapamazdı. Töreye karşı gelemezdi. Kendisi bile berdelle evlenmişken Töreyi değiştiremezdi.

Berivan hızlıca sildi gözyaşlarını. Derin bir nefes alarak banyoya girdi.  Artık sadece kendisi için yaşayacaktı. Yarın gidecek ve bir daha asla gelmeyecekti. Hem neden gelsin ki? Uğruna canını hiçe sayıp babası ve agabeyleri karşına dikildiği halde onu ihanetle suçlayan ablası için mi? Her fırsatta onu yok sayan annesi için mi? Bütün bedeninde ellerinin izi olan Çocukluğunun katili babası için mi? Yada onu sabah akşam döven abisi için mi? Tabiki hiçbiri. Ablası ve annesi bu gün o eski Berivan'ı öldürmüşlerdi. O artık yalnızca bir ölüydü.

TÖRE Kelepçeli Serçe (#WATSY2017)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin