19 🌸 yıldızlara sarıldık bu gece 桜

4.2K 437 255
                                    

"Eğer dudaklarımı boynunun arkasında hissedersen lütfen korkma, öpmek değildi niyetim, sadece umutsuz bir aşk bu."


Kasvetli karanlığı sarmalayan milyarlarca umutlu yıldızın sessiz birlikteliğiyle çarpıyordu zayıf kalbim. Bir ışık parıldıyordu göz kamaştırırcasına. Aynı ışığın kıvrımlı çizgileri yansımıştı güzel gözlerine, çocukluğunun haylazlık dolu gülüşleri kıvrılmıştı dudaklarının üzerine. Berrak bir su gibi yalın ve açıktı teni. Ay ışığında bile yalnız bir sokak lambası gibi ışık saçıyordu etrafa. Hiç büyümeyen küçük ellerinin kısa parmakları kocaman sarmalamıştı benimkileri. Karnının üzerine yerleştirdiğinden her nefes alış verişinde havaya kalkıp iniyordu, öylesine güzeldi ki hissi içimdeki tekrardan ağlama isteğini bastıramıyordum.

Gece saatinde arabaların uğramadığı sıcak asfaltın misafirleriydik bugün. Yola yatırdığımız bedenlerimizi beraberliğimizin yalnızlığıyla ödüllendirmiş yalnızca göğe bakıyorduk. Dudaklarıma bahşettiği kelebek öpücüğünün bağlarına dolanmıştı ruhum. Bir örümcek ağı gibi dikkat ve incelikle örülmüştü sevgimin sırma telleri. İçimde yanıt arayan bir yığın soru dizilmişti beynimin ahşap masasının üzerine, fakat cevapları arayacak kuvvetim kalmamıştı artık. Öyle geçmiştim ki kendimden, aramaya mecalim yoktu. Sarhoşluğu içkiyi dudaklarıma değdirmeden yaşadığımdan, bilincim yerinde değildi.

"Su-ah?" İsmimin en çok yakıştığı dudaklar kıpırdandığında başımı çevirmeden "Hmm?" diyebildim yalnızca. Karnındaki elimi daha çok sıkarak utanç seviyemi artırdığında gözlerimi kapadım. Cennet kıkırtısı kulaklarımı doldurdu anında.

"Bak," dedi boştaki elinin işaret parmağıyla bir grup yıldızı gösterirken. "Şu Andromeda. Zincirli Prenses de deniyor." Ardından ayın güneybatısında olan oldukça parlak dikdörtgen şeklindeki grubu gösterdi. "Bu da Orion, avcı takım yıldızı. Oldukça parlak olduklarından dünyanın her yerinden rahatlıkla görülebiliyorlar."

Kepçe biçimindeki yıldız takımını gösterirken kolay kısmı ben devraldım. "Bu da Ursa Major, Büyük Ayı. Sap kısmındaki Merak ve Dubhe yönünde beş birim gidince Polaris'i buluruz."

"Kutup yıldızı." dedi gülümserken. "Küçük Ayı'nın en parlak olanı."

Kafasını bana çevirdiğini, yanağıma usulca çarpan sıcak nefesinden hissettim. Ben de başımı çevirdim aynı yöne yavaşça. Duygularım, yapraklarını güzün soluk ellerine kaptırdığı bir ağaç gibi çırılçıplaktı, bunu yıldız dolu gözlerinin arasına sinmiş yansımamdan gördüm.

"Min Sujin yine en kolayı seçti." Sıra sıra dizilmiş inci dişlerinin küçük ve minik kusuruyla önüme serilişi kalbimi tekletti. "Bunu herkes bilir. Ama bunu," parmakları birbirine dolanmış ellerimizi havaya kaldırarak bir grup yıldızı ve onun en parlak olanını göstertti "Muhafaza edilmeyi, güveni ve mutluluğu ifade eden Arabacı takım yıldızının en, gökyüzünün on birinci parlak yıldızı Capella'yı herkes bilmez. Özelliği onu görebilmek isteyen gözlere ait olduğundan daima kutup yıldızının gölgesinde kaldı. Halbuki en parlak yıldız olma kategorisinde ondan çok daha ön sıralardaydı."

Biz ne yapıyorduk? Burada böyle yatmış yıldızları seyre dalarken kenetli ellerimiz, gülümsemekten yorulan gözlerimizle neyi kanıtlıyorduk? Biz neydik?

Jimin'in konuşması bittiğinde umursamadığım tüm gerçekler bir bir suratıma çarpıldı acımasızca. Capella'nın parlaklığının bilinmeyişinde sönük kalması gibi soğurduğum duygularımın kalbimin izbe odalarında unutuluşunu unutuyordum. Burada elimi tutan bu küçük adamın dudağından çıkan tek bir harfin melodik ritmine kapılıp gidebilecek haldeydim ama hala onun ne düşündüğünü bilmiyordum. Yaptığının, attığı o kocaman adımın neye tekabül ettiğinin farkında olup olmadığını bilmiyordum.

cherry blossom | pjm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin