35. BÖLÜM TOPARLANMAK

213 16 5
                                    

Nekadar bu şekilde yattığımızı bilmiyorum, çok fazla zombi sesine uyandım her yerim inanılmaz ağrı içindeydi, kaza esnasında vücudun neredeyse bütün kasları sıkarmış kendini diye duymuştum, Oakes de kendine gelmeye başlamışt.
Hava kararıyodu, ne yapmamız gerek onu konuşmaya başladık.

(Richard) Şimdi ne yapcaz Oakes.

(Oakes) Etrafı bi kontrol edelim Richard ne var ne yok

(Richard) burası çok büyük Oakes ve bizde güç yok

(Oakes) sadece bulunduğumuz katı kontrol edelim, aşağıya iniş yerine ufak bi barikart kurup nöbet tutarak yatalım, yarına kadar kendimizi toplayalım.

(Richard) doğru söylüyorsun ama bizim elimizde silah yok

(Oakes) onun için sadece bulunduğumuz kata bakacaz, bu oda iyiye benziyor, kapıyı sağlamlaştıralım eğer zombi felan karşımıza çıkarsa yarına kadar kendimizi buraya kapatırız, yarın da bakarız işte

(Richard) Dagilalim mi ozaman

(Oakes) Hayır Richard yorgunuz zaten her tarafım ağrı içinde, hızlı bi şekilde etrafı kolaçan edip istirate geçmemiz lazım..

Beraber bulunduğumuz katı gezdik dolandık, bizim olduğumuz kat eski eşya, yaşam tarzları, eski semtler üzerineydi.
Heykeller üzerinde bir sürü eski yaşam tarzları.
Gezdik dolandık, bulunduğumuz katta tehlike içeren her hangi bir şey yoktu.
Aşağı kata iki iniş vardı.
Sağda solda olan masa ve sandalyelerden merdivenlerin başına basit bir düzenle kurduk, eğer aşağıdan birisi yukarı çıkacak olursa üst üste koyduğumuz masa ve sandalyeler devrilecek, bizde bu sesden birisinin geldiğini anlayacaktık.
Kendimizi güvene aldıktan sonra bulunduğumuz odanın arkasına barikart kurduk.
Kısa bi konuşmanın sonunda ilk nöbeti ben tutmaya başladım.
2 saat sonra Oakes i uyandıracaktım, nöbete böyle devam edecektik.
Lanet olası vucudumun her yeri ağrıyodu.
Acaba bizim gurup ne yapmıştı.
Biz geri dönmeyince aramaya çıktılarmı?
Gerçi patlama sesini duymuşlardır.
Belkide öldüler deyip yaşamlarına devam edecekler.
Offffff Irem nasıl acaba, kafamdan bi türlü atamıyorum.
Icim acıyor, kendimi çok yalnız hissediyorum o yanımda olmayınca.
Gün geçtikçe yavaş yavaş anlıyodum, bu aşk denen şey tek başına yaşanmıyor.
Zaman geçtikçe, her an ölümle burun burunayken, yan yana dururken, çok zormuş.
Bu işin sonu yok gibi geliyordu artık bana, yorulmaya başlamıştım.
Hep bu umutla bu işe başlayıp sonunun hüsran bitmesi, artık yorulmuştum.
Bizi de kaderimiz bi yerde bekliyordu.
Sonumuz bu yerde saklıydı.
Ah ireme bu açılabilseydim.
Ama Irem Oakes den hoşlanıyordu galiba, yada ben öyle anlıyordum.
Ne biliyim işte, kafam basmıyodu bu işlere.
Ne kadar zaman geçmiş, yarım saati var hala, yarım saat sonra kaldırırım Oakes i.
Buda çok yorulmuştu gerçekten, pek yapılı birisi değildi ama çok dirayetli birisiydi Oakes.
Onun işide zordu be, annesi bırakıp gitmiş, babasından haber alamamış, abiside kim bilir nasıl bi beladaydi da bırakıp gitmek zorunda kalmış.
Tek başına bu yaşına kadar gelmiş, çok zor gerçekten, ben başaramazdım.

Boynum inanılmaz ağrıyodu.
Ne sabah olmuş, lanet olsun uyuya kalmışım.
Oakes hala yatıyodu.
Saatime baktığımda saatimin durmuş olduğunu fark ettim, neyse kimin umrundaki.
Oakes i uyandırmadım, uyusun biraz daha, biraz daha bekledikten sonra, bulunduğumuz odadan dışarı çıktım.
Hemen merdivenlere kurduğumuz barikatlara baktım ters birşeyler yoktu.
Aşağı kata baktım, aşağı inmelimiydim, yoksa Oakes i kaldırmalımıydım.
Biraz düşündüm ve aşağı inmeye karar verdim.
Kurduğumuz barikartlari geçtim ve yavaş yavaş aşağı inmeye başladım.

ZOMBİ ÇAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin